'Ben tellâlım pazarbaşım Ali'dir'
Fakîre sorarlar: Bu dükkânda ne alıp
satarsın, ne iş işlersin, kimi beklersin yıllardır? Eşikliğinde yıllardır
beklediğim fikir ve gönül tâlimi yapılan bu dükkânda tellâlım ben, pazarbaşım (bâzârbaşım)
Ali’dir… Bütün işim Ali isminde bir âlimin, bir irfân sahibinin gönül ve
dimağıma ektiklerini hakiki müşterisine satmak…
Bu abd-i âcizin ilmi ve behresi yok,
Pazarbaşı’ndan öğrendiklerini alıp satar. O dostun dükkânını “rıza şehrinin
pazarı” bilirim. Fikir ve gönül sermayemi o verir. Hesap yapmam, sayı bilmem. Dükkânda
alıp sattığım onun gönül dili ve irfanıdır…
Bir türküde söylendiği gibi “Bir ulu
şehirde tellâllığım var / Ben tellâlım Pazarbaşım Ali’dir (benim efendim) /
Eksik alsam artık satsam yine kâr / Ben tellâlım Pazarbaşım Ali’dir.”
Muradım fikir ve gönül alınıp satılan
bu dükkânda iyi bir tellâl olmak. Ehli bilir ki “pazarbaşı” nın bir mânası da
kâmil mertebede ahî, yâni fütüvvet ehlidir, çarşı pazarın başıdır, uyulan,
sorulan, danışılan kişisidir. Bu misâl gibi, fikir ve gönül alınıp satılan ve
irfân tâlimi yapılan dükkânın başı da o kâmil dosttur.
“Pazarbaşım kimdir?” diye gönlünüze
sorun. Eğer aklınıza kâmil bir kişi gelmiyor, gönlünüze böyle bir insan
düşmüyorsa vay hâlinize!
(ilbeyali@hotmail.com)