11 Şubat 2021

​BENİM BAYRAMIM ERKEN GELDİ

‘’Niyet ettim Allah rızası için memlekete gitmeye’’ diyerek, aldım çantamı elime 

çıktım memleket yoluna 

-ALEM GİTSEDE TERSİNE-

İstanbul Esenler Otogarı’nda  bizi Mersin’e götürecek olan  Mersin Nur Seyahatin İstanbul-Mersin seferine ‘’Bismillah’’demeye hazırlanan otobüsünün  yanı başında bir fotoğraf çektiriyor, facebook’tan o fotoğrafı paylaşıyor, ’’Ne düşünüyorsun sorusuna şu cevabı veriyorum;

‘’Alem gitse de tersine biz inadına hep gideceğiz Mersin’e ‘’

-ÇABUK  BİTEN  YOLUN  SIRRI-

18 saat süren İstanbul-Aydıncık yolu  bana 18 dakika gibi geliyor.  Sebebi  yolcularını güven ve konfor yanında  bol ikram ve muhabbetle taşıyan   Gülnarlılar Mersin Nur Seyahatin sunduğu kaliteli seyahat.

Şoförünün Anamurlu, muavinlerinin  Köseçobanlı, Bozağaçlı yani  çalışanlarının hemşehri olması seyahatin keyif katsayısını bir hayli arttırıyor.

Hele Adıyamanlı muavin Mustafa kardeşimin sıcaklığı ve ilgisi ayrı bir yazı konusu.

-BENİM BAYRAMIM ERKEN GELDİ-

Takvimler bayram günlerini göstermiyordu, fakat Annemin yaşadığı tam bir bayram sevinciydi.

Evlatlarının beşini bir arada yanıbaşında gören annem, bir yandan sevinç gözyaşları döküyor, diğer yandan da şöyle diyordu;

-Rabbim sana sonsuz şükürler olsun. Benim bayramım bu sene erken geldi.

-BİR DÖRTLÜK-

Bu manzarayı sosyal  medya hesabından paylaşıp, üzerine şu dörtlüğü yazdım;

‘’Dua dolu dilinde, sevgi dolu sesinde;

Beş kardeş bir arada o Çınar gölgesinde.

Kalbimizde babamız, yok ise de resimde

Rabbim, mukim eylesin iyiler ülkesinde’’

-MEMLEKETE GİTMEK İÇİN DÖRT SEBEP-

Ne zaman memlekete gitsem, insanı memleketine götüren sebepleri düşünürüm.

Aklıma hep şunlar gelir.

1- Anne baba duası 

2-Memleket havası

3-Seyahat sefası

4-Dostlukların vefası

-BU GURBET VAR YA BU GURBET-

Aydıncık seyahatini noktalarken, bizi uğurlamaya gelen kardeşim Soner’in  adaşı Soner usta, gurbete dair öyle bir söz söyledi ki o sözün ilhamıyla insan bir kitap yazsa yeridir.

‘’O körolası gurbet var ya insana düşmanını bile özletiyor birader!’’

-İSLAM’IN HUKUKU VAR MI?-

Bir kere daha ilim, kültür, sanat ve tarih şehri Tarsus’tayım. Eskimez dostlarım ve kıymetli büyüklerimle maske,mesafe kuralına riayet ederek,biraraya gelip sohbet ediyor,hasret gideriyoruz.

İlçenin emektar imamlarından  Selahattin Dinsever hocam öyle bir  hatıra anlattı ki cehaletin bu kadarına da pes doğrusu diyerek şaştım kaldım.

Söz Selahattin Hoca da 

-Görev yaptığım yıllarda bir avukat hanımefendinin nikahını kıyıyorum. Kendisi avukat olunca ona şu soruyu sordum;

-İslam hukukunda kadın hakları ve ailevi sorumluluklarınızı biliyor musunuz ?

Avukat hanım hayli şaşırarak, soruma soruyla karşılık verdi;

-İslam’ın bir hukuku var mı? hocam

Ben hukuk mezunuyum. Öyle bir şeyi ne gördüm ne de duydum.

-İslam’ın hukuku olmaz mı? var tabi, dedim.

Bir fıkıh kitabının muamelat bölümünü açarak, İslam’ın kadına verdiği hakları okudum.

Avukat hanım, adeta kendinden geçerek aynen şöyle dedi;

-İşte insana değer veren, aileyi her türlü yıkımdan koruyacak olan geçek hukuk bu.

-HAYATI ÖZETLEYEN BİR SÖZ-

Nereye gidersem gideyim yanımda kitap götürmeyi  ihmal etmem. Bu gelişimde de bana 2 güzel kitap refakat ediyor.

İlk kitap  merhum Davut Özgül Hoca’nın kaleminden ‘’Bir imamın günlüğü  meyanında bir insan biriktirdim’’ isimli kitap.

İkinci kitap Diş hekimi  Abdulkerim Karaağaç’ın kaleminden   yine bir diş hekiminin hatıraları meyanında ‘’Dişim çok ağrıyor doktor bey’’ isimli kitap.

Bu kitapta öyle bir söz okudum ki  tek kelimeyle muhteşem.

Bir sözle hayat  ancak böyle özetlenir.

‘’İnsanın sevdiklerini kaybetmesi dişini kaybetmesine benzer. Acısı bir an sürer, fakat yokluğu ömür boyu devam eder.’’