20 Haziran 2019

Bilim ve Sahte Bilim-2

Geçen yazıda sahte bilim konusuna giriş yapmıştık. Bu konuda o kadar çok örnek var ki, saymakla bitmez.

 

Bilimden uzaklaşan toplumlarda, sahte bilim her zaman yeni yeni hamleler yapar. Yalnızca taşra köylerinde değil, büyük şehirlerin gökdelenlerinde de, on üçüncü yüzyıl, yirminci yüzyıl ile koyun koyuna yaşıyor.

 

Çok sayıda film yıldızı ve sporcu medyumlara gidiyor. İnsan dehasının ürünü devasa uçakların pilotları bile gömleklerinin altında muskalarla geziyorlar.

 

Rusya, bu alanda ilginç bir örnek. Çarlık döneminde dini bağnazlık teşvik ediliyor -işinin ehli birkaç bilim adamı dışında- bilimsel ve kuşkucu düşünme acımasızca bastırılıyordu.  Komünizm döneminde ise, hem din hem de sahte bilim -devlet merkezli ideolojik dinin bağnazlığı dışında- sistematik olarak bastırılmıştı. Eleştirel düşünme, kapalı bilgi bölmelerinde araştırma yapan bilim adamlarından başka herkes için tehlikeli sayılmıştı. Bu yüzden okul müfredatlarından uzak tutulmuş ve hatta bunu ağzına almaya cesaret edenler cezalandırılmıştı.

 

Sonuç olarak, komünizm döneminde, çoğunluğu bilime kuşkuyla yaklaşan bir Rus halkı çıktı ortaya. Perde kaldırıldığında, virüs gibi yayılan etnik çatışmalar gibi, onca zamandır kaynamakta olan kazanın dibi de gözler önüne serilmiş oldu.

 

Bugün Rusya UFO'ların, hayaletlerin, falcıların, sahte doktorların, tılsımlı suların, eski zamanlardan kalma bağnazlığın istilasına uğramış durumda. Ortalama ömürdeki korkutucu düşüş, çocuk ölümlerindeki artış, salgın hastalıklar, minimum düzeyin altında seyreden tıbbi standartlar ve koruyucu tıbbın görmezden gelinmesinin doğurduğu sonuçlar, gitgide umutsuzluğa gömülen bir toplumda kuşkuculuğun devreye gireceği alt sınırı yükseltmeye yarıyor.

 

Bazı açılardan benzeri bir durum Çin için de geçerli.  Yıldız falcılığı vb. eski Çin hurafelerinin yanı sıra UFO'lar, dünya dışı bağlantı kurma ve Batı'ya özgü diğer sahte bilim örnekleri Çin'i istila etmeye başladı. Vücutlarından "evrenin enerji alanı" Qi'yi yansıtarak 2000 kilometre ötedeki bir kimyasalın yapısını değiştirebildiklerini, uzaylılarla iletişim kurabildiklerini, hastalıkları tedavi edebildiklerini iddia ettiler. Bazı hastalar, bu "Qi Gong ustalarından birinin bakımı altındayken yaşamını yitirince, usta 1993'te tutuklanarak hüküm giydi. Wang Hongeheng isimli amatör

bir eczacı, küçük miktarlar halinde suya karıştırıldığında suyu benzine ya da eşdeğer bir yakıta dönüştüren bir sıvı elde ettiğini öne sürmüştü. Bir süre ordu ve gizli polis örgütünce parasal destek gören Hongeheng, buluşunun düzmece olduğu anlaşılınca tutuklandı. Hemen ardından da her zaman olduğu gibi, aslında buluşunun gerçek olduğu, fakat "gizli formül"ünü hükümete vermek istemediği için tutuklandığı gibi söylentiler yayılmaya başladı.  (Benzer söylentiler uzun yıllar boyunca Amerika'da da dolaşmıştı. Tek fark, Amerikan versiyonunda hükümetin yerinde büyük bir otomobil ya da petrol şirketinin adı kullanılır genelde.)

 

Görüldüğü gibi, Amerika'daki sahte bilim akımı, küresel bir bütünün parçası. Nedenleri, tehlikeleri, tanı ve tedavisi dünyanın her yerinde aynı görülüyor. Medyumlar, güvenilirliği ünlü kişilerce garanti edilen mallarını televizyon

reklamlarıyla pazarlıyorlar. Yılda bir milyon kişinin üye olup günlük yaşamda rehberliğine başvurduğu "Medyum Dostlar Ağı" isimli bir kanalları bile var. Büyük şirketlerin başkanları, mali analizciler, hukukçular ve bankacılar için herhangi bir konuda tavsiye vermeye hazır bir yıldız falcısı/medyum türü, kanalın verdiği

hizmetin bir parçası olarak görev yapıyor. Ohio'da bir medyum, "İnsanlar, medyumlara gidenlerin, özellikle de zengin ve güçlü kişilerin sayısını bilselerdi ağızları açık kalırdı" diyor.

 

Bilim ile sahte bilim arasındaki en belirgin ayırım, bilimin insanın kusurlu ve yanılabilir  yapısını içtenlikle kabul etmesi, sahte bilimin ise bu özelliği görmezden gelmesi. Hataya düşmeye eğilimli olduğumuz noktaları görmeyi ısrarla reddedersek,  büyük yanlışların peşimizi asla bırakmayacağından da kesinlikle emin olabiliriz.

 

Eleştirel yöntemine başvurmaksızın bilimin yalnızca bulgularını ve ürünlerini  sergileyecek olursak, ortalama bir kişi, bilimi sahte bilimden nasıl ayırt edebilir? O halde bilimin ve buluşların arka planında yaşanan başarıları ve başarısızlıkları da tüm çıplaklığıyla öğrenmeye ihtiyaç var. Bunun için de bilim tarihi okullarda mutlaka öğretilmesi gereken bir ders olmalıdır.