VF kat sol
VF kat sağ

26 Ağustos 2020

Bir Çocuk Filmi ve Düşündürdükleri Üzerine

Tek dişi kalmış canavar, hayvanları dahi geride bırakan tutkularını ve hazlarını tatmin etmek için bu defa kurban olarak kız çocuklarını seçti. Korumasız, masum ve mağdur çocukları. Onlara özgürlük, özgüven ve cesaret gibi kavramlar altında ahlaksızlığı, hazcılığı ve değersizliği pazarlıyor. Bir taraftan çocukların ruhu ve kalbi öldürülürken diğer yandan hayvansı arzularla yaşayacakları anlar için gönüllü kurbanlar hazırlanıyor.

Bu hafta gündemimizde uzun süre yer aldı, bir yayın platformunda yayınlanacak olan ve çocuk karakterlerin rol aldığı film. Yayıncı kuruluş tarafından ilgili filme dair yapılan bilgi paylaşımında “11 yaşındaki Amy, twerk (Genellikle kadınların yaptığı, bir dans çeşidi. Cinsel tahrik edici bir tavırla yapılan bir danstır-Vikipedi) yapan bir dans grubuna hayran kalır. Onlara katılmak umuduyla dişiliğini keşfetmeye başlayarak aile geleneklerine meydan okur ifadelerine yer verildi. Filmin afişinde ise cinselliği öne çıkaran kıyafetler giymiş ve dans eden dört kız çocuğu yer alıyor.

Türkiye'nin de taraf olduğu ve çoğu devlet tarafından tanınan Çocuk Hakları Sözleşmesinin 1. Maddesinde, “Bu sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır” ifadesi yer almaktadır. Yine sözleşmede çocukların korunması için gerekli önlemlerin alınması taraf devletlerin sorumluluğu olarak ifade edilmektedir.

Çocukların beden ve ruh sağlıklarının korunması, gelişimlerinin desteklenmesi, çocuklara eğitimde ve diğer alanlarda fırsat eşitliği sağlanması devletlerin asli görevidir. Bu noktadan hareketle, yöneticilerimizden temel beklentimiz çocuklarımızın zihnen, ruhen ve kalben bu dehşetengiz ve haya bilmez saldırılara karşı korunması için gerekli tedbirleri almalarıdır. Çocuklarımız medya araçları ve ortamları vasıtasıyla kendi ülkesinden, inanç sisteminden ve kültüründen uzaklaştırılmaktadır. Sosyolojik olarak etkilerini her geçen gün biraz daha derinden hissettiğimiz bozulmanın ve çürümenin en sadık ve maharetli hizmetkarları medya araçlarıdır.

İlgili filme dönecek olursak, kahramanımız Amy, Müslüman bir ailenin kızı olup, inancı, ailesi ve değer sistemi Amy'nin özgürlüğünün ve hayallerinin önündeki engel olarak gösterilmektedir. Bu filmi izleyen ve özellikle ergenlik çağındaki kızlar için evrensel bir davet taşıyan bu sinsi kurgunun nihai hedefi Müslüman çocuklar ve onların aile yapısıdır. Zira aile, Müslüman toplumların var olma sebebidir. Ailenin çöküşü, toplumun, ülkenin ve medeniyetlerin yok olma nedenidir.

Bu ahlaksız filmin (kurgunun) en sinsi amacı ve insanı derinden yaralayan kısmı ise henüz 11 yaşındaki bir çocuktan dişiliğini keşfetmesini, ailesine, kültürüne ve değer sistemine isyan etmesini istemektir. Oyun oynaması, çocukluk sevincini ve neşesini yaşaması gereken çocukları, hayvanları bile şaşırtacak bir acımasızlıkla kendi hazları için kurban eden çağdaş batı sineması. Aslında diğer tüm kavramları gibi sömürüye, kullanmaya ve değersizleştirmeye dönük bir sinema filmi. Bu seferki hedefleri ise çocukların küçük, narin ve korunmasız bedenleri.

Yaşadığımız bu çağ, hiçbir inanç, değer ve sınır tanımayan ve bunu çağdaşlık ve özgürlük olarak gören insanlarla dolu bir çağ. Dünyanın masum ve mazlumları için yüzlerce yıldır tuzak kuranlar bugün yeni ve daha etkili araçlar kullanarak kirli emelleri için durmadan çalışıyorlar. Bu tuzaklara karşı direnebilmemiz için bilhassa anne babalar bilgili, şuurlu ve uyanık olmak zorundadır. Nasıl ki kendimize ve çocuklarımıza aldığımız herhangi bir eşyayı bile seçerek, araştırarak alıyor isek çocuklarımızı özellikle medyanın bozucu ve çürütücü içeriklerine karşı korumalı, onlara kendi öz denetimlerini yapma becerisi kazandırmalı ve zararlı medya içeriklerinin çocuklarımızın zihinlerine, kalplerine ve dünyalarına girmesine izin vermemeliyiz.

Vesselam…