24 Eylül 2017

Bir darbeci general tipi olarak Muhsin Batur

                                                                                   SAKLI TARİHTEN SAYFALAR

Bugün; bundan 18 yıl önce 24 Eylül 1999 günü ölen Hava Kuvvetleri eski komutanlarından Muhsin Batur'un kişilik çizgisinden ve yakın tarihimizdeki rollerinden bazı fotoğraflar sunacağız.

Dönemin Darbeci Subaylarının Karakter Yapısı

Türkiye'yi darbe ortamına götüren gerek genç subayların gerekse generallerin ruh köklerini bilmeden ülkemizde gerçekleşmiş darbeleri sağlıklı bir şekilde analiz etmemiz mümkün değildir.

İşte bu analizi yapmak için önce bir genç subayın sonra da bir generalin ruh kökleri üzerinde iz sürmek gerekiyor.

9 Mart Cuntacılarından Üsteğmen Bahadır Arpat, bir dönem subay prototipi olarak karşımıza şöyle çıkar:Üsteğmen Bahadır; ‘Harp Okulu'nda çapkınlık hikâyeleri anlatan, kadınlarla basılan hocaların eğitiminden geçen, rakılı bir akşam yemeğine kaçmak için komutan yerine imza atan, teğmen iken kışlada askerlere striptizci, dansöz bayan izleten, polislere karşı Kızılay'da eylem yapan, Harp Okulu öğrencisi iken Ankara'daki sol kesimin kıblesi Erdal Öz kitapevine devam eden, Darbecilikten gözaltına alınan arkadaşlarına lojistik destek veren tipte bir şahıstı.” (Arpat,1999:40-69)

Ülkemizin darbeler tarihinde belirgin bir yeri olan General Muhsin Batur da bu anlamda dikkate değer bir kişilik çizgisi sunmaktadır. Şimdi o kişilik çizgisine göz atalım:

General Batur; “Üsküdar'da babasız bir ailede büyüyen, çocukken bir akşam okuldan eve gelirken sokağı aydınlatan lambaların camlarını tek tek kıran, askeri liselerde sigara içenlerin sigaralarının burunlarında söndürüldüğü bir ortamda eğitim gören, yegâne eğlenceleri Cumartesi geceleri içki içmek olan”  kendi deyimiyle ‘Atatürk çocukları idi.' Adeta ona tapıyorlardı. (Batur,1985:15-37)

General Batur, kütüphanesinin başköşesinde Doğan Avcıoğlu'nun ‘Türkiye'nin Düzeni' isimli eserini bulunduruyor, Atatürk devrimlerinin askıya alındığına inanıyordu.” (Kemal,1974:8)

Bir Darbe Aktörü Olarak Muhsin Batur

General Batur, 27 Mayıs Darbesi sırasında Başbakan Menderes'in gözaltına alınmasında aktif rol oynamış, 22 Şubat ve 21 Mayıs Darbe girişimlerinde Darbeci Albay Talat Aydemir'e karşı görev almıştı. 1973 yılında ise Çankaya üzerinde jetleri bir başka iktidar savaşı için uçurmuştu.

17 Ekim 1961 seçim sonuçları Silahlı Kuvvetler Birliği içindeki şahinleri yeniden harekete geçmeye sevk etmişti. Albay Talat Aydemir ve arkadaşları seçim sonuçlarının ‘milli iradeyi tam olarak yansıtmadığını' iddia ediyorlar, seçim sonuçlarının tanınmaması gerektiği şeklinde ulu orta açıklamalar yapıyorlardı. Cuntacılar, bu doğrultuda Türk Siyasi Hayatına ‘21 Ekim Protokolü' olarak geçen bir bildiri yayınladılar. Protokol, seçim sonuçlarının tanınmadığını, bütün siyasi partilerin faaliyetten men edileceğini, bu duruma göz yuman Milli Birlik Komitesi'nin de gerekirse fesh edileceğini ilan ediyordu.

Durumun vehametini gören Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, 23 Ekim'de dört kuvvet komutanının da içinde bulunduğu 24 general ile olağanüstü görüştü. Ardından 24 Ekim'de parti liderleri Çankaya Köşkü'nde darbe lideri Orgeneral Cemal Gürsel başkanlığında bir araya getirildi.

Meşhur toplantının katılımcılarından General Muhsin Batur'a göre toplantının en önemli gündemi ‘Meclis'in açılmasına müsaade edilmeli mi, edilmemeli mi?' konusuydu. Çünkü Batur ve arkadaşları seçimle  ortaya çıkmış parlamentonun açılmasına izin vermemek taraftarıydılar.

‘21 Ekim Protokolü'ne rağmen ortalık bir türlü durulmadı. Harp Okulu Komutanı Albay Talat Aydemir 1962 ve 1963 yıllarında arda arda iki kez darbeye kalkışmıştı.

Bu kalkışma sırasında Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur Harp Okulu'nu makineli tüfeklerle tarattırmıştı. (Gürcan,2010)

1970 yılına gelindiğinde Orgeneral Batur artık militer siyasetin başaktörü olmuştu. MGK toplantılarında Başbakanla tartışıyor, kuvvet komutanlıklarına kimlerin atanacağına açıkça müdahale ediyordu. Adeta ülkenin gölge başbakanı gibiydi.

Hava Kuvvetleri Komutanı vasfıyla MGK'lara katılan Batur, ‘Ben sadece uçaklar ile ilgili konuşmam ülke meseleleriyle ilgili de konuşurum' şeklinde söze giriyor, bundan sonra da MGK'yı bir siyasi arenaya çeviriyordu.

O günlerde Hükümet tarafından kurulan toplum polisi yapısı da Batur'u fazlasıyla rahatsız ediyor, bunu Ordu'ya karşı güç biriktirmek olarak niteliyordu.

Batur, sanki muhalif parti genel başkanı gibi hükümeti bu toplantılarda yerden yere vuruyordu.Batur, MGK'da meşhur ültimatomunu okuyunca Başbakan Demirel'in bu okunanlara tepkisi basit olmuş, General Batur'a ‘Konuşmanızın bir kopyasını bana verir misiniz?' şeklinde bir yaklaşım sergilemişti.” (Kemal,1974:37)

Batur, siyasi aktörlüğünün yanı sıra Türk siyasetine “Hükümete ültimatom veren bir komutan”(Arcayürek,1985:103)olarak da geçmişti. Batur, muhtırayı daha önce Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a okumuş, Sunay da kös kös dinlemişti.

General BaturHükümet tarafından atanan Hava Kuvvetleri Komutanı Süleyman Tulgar'a ‘Bu şartlar altında seni komutan olarak tanımayacağız' diyen ekibin de içindeydi.” (Arcayürek,1985:200)

1970 Ağustos'unda görev süresi dolan Kara Kuvvetleri Komutanı Sezai Karakoç'un yerine Hükümet 1. Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Atalay'ı getirmek üzere hazırlık yapıyordu. Doğrusu Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın gönlü de Kemal Atalay'dan yanaydı.

Ne var ki Muhsin Batur faktörü devreye girince işler değişti. Onun adayı 2. Ordu Komutanı Orgeneral Faruk Gürler idi. Orgeneral Faruk Gürler, Silahlı Kuvvetler Birliği cuntasının genel sekreterliğini yapmış eski bir darbeciydi. “Gürler, Batur için ‘Faruk Ağabey' konumundaydı aynı zamanda.”(Gökdemir ve Öztuna,1987:174)

Nihayetinde toplanan Askeri Şûra, hükümetin adayı yerine Batur'un adayı Faruk Gürler'i Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atadı.

Mehmet Turgut'a göre tüm bu rolleri üstlenen “Orgeneral Muhsin Batur'un asıl gayesi bir darbeyle birlikte ülkenin Başbakanlık koltuğuna oturmaktı.”(Turgut,1990:555)

Bunun için makamını hoyratça kullanıyor. Karargâhında 21 üst rütbeli subayı toplayarak onlarla iki gün boyunca politika yapıyordu.

Batur bu toplantıda, “Aşırı fikirler subaylara da bulaşmıştır. Artık komutanlar bir şey yapamıyor, en iyisi biz yapalım şeklinde bir psikolojinin oluştuğunu” (Batur,1985:293) bunu önlemenin yolunun hiyerarşik bir şekilde ordunun yönetime el koyması olduğunu söylemişti.Bu oluşum bilahare 9 Mart darbesini hazırlar.

9 Mart Cuntasının Yöneticisi Olarak Muhsin Batur

1970 yılının sonundan itibaren General Batur bu kez bir askeri cuntanın yöneticisi olarak darbe planları yapmaktadır.

Her şey bu minvalde devam ederken Ankara Gazi Çiftliği'ndeki Marmara Köşkü'nde gece saat 21:00'de başlayıp sabah 05:00'e kadar süren bir toplantı yapıldı. MİT Müsteşarı, Başbakan ve Kuvvet Komutanlarının katıldığı bu toplantıda garip bir diyalog yaşandı.

MİT Müsteşarı General Fuat Doğu, ülkede bazı cunta girişimleri olduğunu, bazı kuvvet komutanlarının da bu oluşum içinde olduğunu ifade etmişti.Bu sözden alınan Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhsin Batur, “Mesela kim var bu cuntanın içinde Kuvvet Komutanı olarak?' diye sorunca MİT Müsteşarı Fuat Doğu ‘Mesela siz”  demişti.(Arcayürek,1985:332)

Çünkü “MİT 9 Mart'ta darbe yapmayı planlayan bu ekibi içlerine sızdırdığı Korgeneral Atıf Erçıkan aracılığıyla takip ettiriyordu.” (Mısıroğlu,1995:187)

Kurmay Yarbay Talat Turhan o gün yapılan darbe hazırlıklarını “9 Mart'ta Silahlı Kuvvetlere mensup 50 yüksek rütbeli subay darbe kararı aldılar şeklinde itiraf ediyor, kendisinin Gürler, Batur ve Kayacan'a bağlı gruptan olduğunu ifade ediyordu.” (Turhan,1986:346)

9 Mart Cuntasının elebaşı Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur ise gayet pervasız bir şekilde bir darbe planını bütün ayrıntılarıyla tasarlayarak ortaya koymuştu.Batur, “Silahlı Kuvvetlerde bir teşkilatlanma olduğu belliydi, niçin merak edip de bunun faillerini sormadılar?” (Batur,1985:197)  şeklinde pişkin bir soru soruyordu.

Orgeneral Muhsin Batur'un daha sonra Anılarında yayınlayacağı üzere “Doğan Avcıoğlu'nun teorisyenliğinde bir devrim öngörülüyordu. Devlete el konulduktan sonra devletin nasıl işletileceğine dair şema yapılmıştı. Buna göre Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler Devlet Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur Başbakan olacaktı. Bakanlar Kurulu listesi oluşturulmuştu.Darbeciler kendilerine bir kod adı vermişler, planlarda bu kod adları kullanmışlardı. “Buna göre Devlet Başkanı: Selim Bey, Orgeneral Faruk Gürler, Başbakan: Yavuz Bey, Orgeneral Muhsin Batur, Başbakan Yardımcısı: Tümgeneral Celil Gürkan'dı.” (Batur,1985:215-233)

Dönemin sıkıyönetim savcısı Baki Tuğ bir röportajında 9 Mart Cuntacılarından bahsederken “Üç milyon kişilik ölüm listesi hazırlanmıştı diye bir demeç vermişti.” (Bozbeyli,2009:338)

Tümgeneral Memduh Ünlütürk de cuntacılardan bahsederken döneminin komutanları hakkında ve özellikle Batur hakkında şu ilginç sözleri söylemişti: “Gördüm ki kuvvet komutanları, Genelkurmay başkanını devre dışı bırakmış. General Muhsin Batur ile General Faik Türün devlet başkanlığı kavgası içinde. İkisine bağlı birlikler Bolu civarında karşılaşarak çatışacak, hangisine bağlı birlikler galip gelirse devleti o yönetecekmiş.” (Mercan, 2004:131)

9 Mart Darbe günü yaklaştıkça BAAS tipi sosyalist bir darbe olacağından endişe eden ve buna karşı çeşitli ön tedbirler alan ABD ve MİT kendi planlarını devreye sokmanın vakti geldiğini düşünürler. Ve plan devreye sokulur. Ani bir gelişmeyle Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, ‘Bu rejimi korumak hepimizin görevidir” (Kemal,1974:54-55) açıklamasını yapar.

Bunun için ilk etapta 9 Mart Cuntasının iki kurmayı Faruk Gürler ve Muhsin Batur, 12 Mart'ta bir muhtıra verileceği vaadiyle niyetlerinden vazgeçirilir.Hava Kuvvetleri Karargâhına gelmiş tepeden tırnağa silahlı subaylar bir Darbe kararı çıkacağı müjdesi beklerken, derin bir sükut-u hayal içinde ‘Birliklerinize dönün' talimatı alırlar.

12 Mart darbecileri tıpkı bütün darbeciler gibi toplumun diğer kesimlerini yok edici icraatlara imza atmışlardı.Siyasetten sanata, eğitimden kültüre, Balyoz Harekatı düzenlemişlerdi.Balyoz Harekâtıyla tutuklanan anarşist Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının 16 Temmuz 1971'de başlayan davaları 9 Ekim 1971'de sona ermiş, mahkeme 18 adet idam kararı vermişti. Bu kararların 15 tanesi bozulmuş, üç kişinin idamı onaylanmıştı.Dönemin şahidi Muazzez Aktolga'ya göre “Gürler ve Batur'a kadar uzanan bir cunta zinciri içinde yer alan ve darbe yapılsa Gençlik Bakanı yapılacak olan Deniz Gezmiş feda edilmişti” (Aktulga,2000:91)

Mısıroğluna göre;Balyoz Harekâtıyla tutuklanıp hapse atılmış “Dev-Genç Genel Sekreteri başta olmak üzere birçok solcu genç hâlâ Muhsin Batur'dan bir medet umuyorlardı.” (Mısıroğlu,1995:179)

Gürler'in Genelkurmay Başkanlığı'na getirilişi ordu içi hesaplaşmayla ancak gerçekleşmişti. “Kimi çevreler Semih Sancar'ı, kimi Faik Türün'ü Genelkurmay Başkanı olarak görmek istiyorlardı. Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, mevcut Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ı Ankara semalarında jet uçurarak zorla emekliye ayırtmış, onun yerine Faruk Gürler'i getirtmişti.Batur,bilahare kendisinin Genelkurmay Başkanı olmasını hesaplıyordu.”(Birand,1999:17)

Devletin jetlerini şahsi iktidar kavgasında kullanan Muhsin Batur, Faruk Gürler'in Genelkurmay Başkanı olmasını sağladıktan sonra şimdi de Cumhurbaşkanı olması için çalışmaya başlamış kendisi de Gürler'den “Amerika'daki gibi havacıların da Genelkurmay Başkanı olmasının önünün açılmasını istemişti.Ne var ki Gürler bu işe karşı çıkmıştı.” (Yalçın ve Yurdakul,2000:243)

Saadettin Bilgiç'in naklettiğine göre; “Gürler bunu pahalıya ödedi. Hayatının en önemli ve stratejik desteğini kaybetmişti. Genelkurmay Başkanı olamayan Muhsin Batur artık Gürler'i desteklemiyor, etrafa bazı aleyhte söylentiler yayıyordu” (Bilgiç,1998:159)

Temmuz ayında Silahlı Kuvvetler içinde Gürler olayındaki tutumları dolayısıyla içlerinde orgeneral ve korgenerallerin bulunduğu olağandışı atamalar yapıldı. “Ağustos ayında Muhsin Batur ve Faik Türün emekli edildi. Böylece 12 Mart Dönemi kapanmış oldu.” (Batur,1985:411)

Cumhurbaşkanlığı seçim gündemi Korutürk'ün Çankaya'ya çıkmasıyla son bulunca ülke siyaseti bu kez Ekim ayında yapılacak seçime kilitlendi.

Bir Siyasi Aktör Olarak Muhsin Batur

1973 seçimlerinde CHP sıralarından Meclis'e giren Hava Kuvvetleri eski Komutanlarından Muhsin Batur'un en önemli yasama faaliyeti Milli Savunma Bakanlığı bütçelerine yüklenmek oldu.

Batur, Silahlı Kuvvetlere ait konuların bir tabu gibi algılanıp, Meclis'te bile mahrem mesele olarak görüşülmesinden şikâyetçiydi.Batur'a göre;“Halkın verdiği vergilerle oluşan TSK bütçesi halkın temsilcileri tarafından bilinmeliydi.” (Batur,1985:460)

Batur siyasetçi olunca o kadar ileri gitti ki “Ankara'da bulunan askeri birlik, okul ve subay sayısına dahi eleştiri getirdi” (Batur,1985:559)

Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün Cumhurbaşkanlıığı süresi 1980 yılında bitince ülkede tekrar bir cumhurbaşkanı arayış süreci başladı.

Ne var ki  henüz partilerin hiçbirinin resmi adayı yoktu. AP'ye yakınlığı ile bilinen Son Havadis Gazetesi İhsan Sabri Çağlayangil, emekli General Faik Türün gibi isimleri zikrederken Tercüman'dan Yavuz Donat da Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'in ismini zikrediyordu. Ayrıca emekli General Muhsin Batur'un ismi  de Cumhurbaşkanı adayı olarak geçiyordu.

İlk turda bağımsız milletvekili Nurettin Yılmaz 80 oyla en fazla oy alan aday oldu. Muhsin Batur'a 16 oy çıkmıştı. Emekli General Muhsin Batur, 15 Mayıs günü adaylıktan çekilmişti. Ne var ki 27 Mayıs'ta Bülent Ecevit'in Muhsin Batur'u arayıp onu yeniden adaylığa ikna etmesi üzerine Batur tekrar aday oldu. Batur'un iddiasına göre MSP Genel Başkanı Erbakan da kendisine destek sözü vermişti.

Bu ilginç destek şu tarihi ayrıntıyla izah edilmişti:1973 seçimlerinin en önemli aktörlerinden biri de kapatılan MNP yerine kurulan MSP olmuştu. İddiaya göre “12 Martçılar AP'nin önünü kesmek için MNP'nin İsviçre'deki lideri Necmettin Erbakan'ın Türkiye'ye dönmesi için devreye girmişler, Muhsin Batur ve Turgut Sunalp İsviçre'ye gidip Erbakan'a ‘dönerse başına bir şey gelmeyeceği' güvencesini vermişlerdi.” (Yalçın,1999:77)

AP'liler ise örtülü olarak emekli General Faik Türün'ü desteklemekteydiler. 87. turdan itibaren yeniden aday olan Muhsin Batur, Kayseri'de bir cenaze namazına iştirak ederek bu konuda hassas olan kesimlere de bir selam göndermişti.

Ne var ki Batur'un bu uygulamasının din istismarı olduğunu söyleyen kontenjan senatörü Hüsamettin Çelebi artık onu desteklemeyeceğini açıklamıştı.

Buna rağmen Batur oylarını yükseltti. Siyaset kurumu şimdi başka bir darbeci generali Cumhurbaşkanı yapmak üzere ter döküyordu.Batur'un 93. turda oylamaya katılan 573 üyenin 303'ünün oyunu alarak seçimine sadece 15 oy eksiği kalır. 6 Haziran günü Batur, yeniden adaylıktan çekilir. Çünkü senatörlük süresi dolmuştur.

Talihin garip bir tecellisi olarak Darbeci general Batur, 12 Eylül Darbesinin savcılarına “12 Eylül Darbesi'ne karşı Aydınlar Dilekçesine imza attığı için (Öymen Örsan,1986:317) savcılıkta ifade vermek zorunda kalmıştı.

 

HAFTAYA:  MİZAHLI TARİH ATLASI                                    

                                                     KAYNAKLAR

Aktolga Muazzez, (2000),68 Anıları,İstanbul:Sistem Yay.

Arcayürek Cüneyt,(1985),Çankaya'ya Giden Yol, Ankara:Bilgi Yay

Arpat Bülent, (1999),Bahadır'ın Hikâyesi,Samsun:Ceylan Ofset

Batur Muhsin,(1985),Anılar ve Görüşler,İstanbul:Milliyet Yay.

Bilgiç Saadettin, (1998), Hatıralar, İstanbul:Boğaziçi Yay. 

Birand M. Ali, (1999),Demirkırat, İstanbul:Doğan Kitap

Bozbeyli Ferruh,(2009),Yalnız Demokrat, İstanbul:Timaş Yayınları

Gürcan Ömer,(2010),Yeni Şafak, 03.02.2010                                                     

 

Gökdemir  Ayvaz- Öztuna Yılmaz,(1987),Türkiye'de Askeri Müdahaleler,İstanbul:Tercüman Yay

Kemal Mehmet, (1974),Öfkeli Generaller,İstanbul:Soyut Yay.

Mercan Faruk, (2004),Apolet Kılıç ve İktidar, İstanbul: Doğan Kitap

Mısıroğlu Kadir, (1995), Geçmiş Günü Elerken  Cilt 2,İstanbul: Sebil Yay

Öymen Örsan, (1986),Bir İhtilal Daha Var,İstanbul:Milliyet Yay.

Turgut Mehmet,(1990), Siyasetten Portreler,İstanbul: Boğaziçi Yay.

Turhan Talat,(1986),Bomba Davası,İstanbul:Kastaş Yay,

Yalçın Soner - Doğan Yurdakul,(2000),Bay Pipo,İstanbul:Doğan Kitap.

Yalçın Soner, (1999),Hangi Erbakan?,İstanbul: Su Yay