BİR DEVRİN BATTIĞI YER: ÇANAKKALE
Cenk meydanında nice koç yiğid,
Din ve yurt için oldular şehid,
Ocağı tütsün, sönmesin ümid,
Şehidi mahzun etme Yarabbi!
Soyunu zebun etme Yarabbi!
Ziya
Gökalp’in “Asker Duası” isimli şiirindeki bu duasına en gür seda ile âmin
diyorum. Ne kutlu bir dua imiş ki geri çevrilmemiş ve Hak
katında kabul olunmuş. Aziz şehitlerimizin emanetçileri olarak, onların uğrunda
can feda ettikleri kutsalları çiğnetmedik ve çiğnetmeyeceğiz. Çanakkale, bir
devrin battığı ve bir milletin yeniden doğduğu yerdir. Çanakkale, zalim için
dünyadaki mahşerdir.
İnsanlık tarihindeki en kanlı savaşlardan biridir
Çanakkale Savaşı. Dünyanın en güçlü orduları adeta vahşette yarışırcasına
saldırdılar, yurdumuza ve ordumuza. Sekiz buçuk ay süren Çanakkale Savaşlarında
iki taraftan toplam 945.500 insan savaştı. İngilizler 460.000 kişilik devasa
bir ordu ile, Fransızlar 79.000 bin asker ile, biz ise 310.000 bin subay ve er
ile savaşta yer aldık. Tüm varsayımlar onların lehineydi. Bizim ordumuzdan çok
daha kalabalık, askeri teçhizat yönünden bizden çok daha üstündüler. Fakat
ortaya çıkan sonuç beklenenden çok farklıydı. Savaş sonunda, İngilizler
155.000, Fransızlar 25.000 zayiat verirken, bizim kaybımız ise 186.000 civarındaydı.
Başka bir araştırmada ise İtilaf kuvvetlerinin yaklaşık 180.000 asker, bizim
ise 211.000 asker kaybımız olduğu belirtilmektedir (Aktaran, Eyicil, 2009).
Kutsalları
uğruna toprağa düşmüş, gül bahçelerinden vazgeçip şehadete yürümüş çeyrek
milyon şüheda ve geride kalan aziz hatıraları. Dün, bugün ve yarın daima onları
rahmetle ve şükranla hatırlayacağız. Onların uğrunda can verdikleri idealleri
ve kutsalları kanımızın son damlasına kadar savunacağız. Ve şehitler yurdu
Anadolu’yu düşman çizmesine çiğnetmeyeceğiz.
Çanakkale Savaşı dünya savaş tarihi açısından
benzersiz ve öngörülemez sonuçlar içermektedir. Orduları zafere ulaştıran şeyin
yalnızca teçhizat ve sayısal üstünlük olmadığının, gerçek bir zafer için çok
daha fazlasının gerektiğinin kanıtıdır. Zira henüz savaşın erken aşamalarında
milletimize hazin bir akıbet tayin edilmişti. Ne var ki İslam’ın son ordusu
iman dolu göğsünü bu hayasızca akına siper etti ve düşmana geçit vermedi.
Dünyanın egemen ve sömürgeci güçleri için derin bir
hayal kırıklığı olan Çanakkale Savaşı, bizler için ise bir onur kaynağıdır.
Çanakkale kahramanlık destanında ibret alınması gereken nice olay vardır. Bunlardan
biri de Seyit Onbaşı’nın hikayesidir. Seyit Onbaşı’nın görevli olduğu
bataryanın topları düşman ateşinden zarar görmüştü ve bataryadaki 4 toptan bir
tek top sağlam kalmıştı. Bu topun da mermileri namlu ağzına götüren vinci arızalanmıştı.
Bunun üzerine Seyit Onbaşı yaklaşık 275 kilogram ağırlığındaki top mermilerini
sırtlayarak top kundağına yerleştirir. Seyit Onbaşı, üçüncü atışında İngiliz
gemisi Ocean’a isabet ettirir. Atılan mermi geminin bacasından içeri girerek
gemiye büyük hasar verir. Müstahkem Mevki Komutanı, Seyit Onbaşı’dan top
mermisi sırtında iken fotoğrafının çekilmesini ister. Seyit Onbaşı ne kadar
zorlansa da top mermisini kaldıramaz. Bunun üzerine Harp Mecmuası için ancak
tahta bir mermi maketiyle bugün elimizde olan o fotoğraf çekilir (Taşkıran,
2009).
Seyit
Onbaşı ve daha nice kahraman askerimizin insanüstü başarısının arkasında
elbette Allah’ın yardımı vardır. Zira galip olan yalnızca O’dur ve Allah
dilerse nice azlar çoklara, nice zayıflar güçlü olanlara galip gelirler. Çanakkale
Savaşı milletimizin zalimlere karşı en büyük meydan okumalarından biridir. Ve
ne mutlu bize ki bu meydan okumanın ardından kutlu bir zafer elde ettik.
Kutsallarımızı, onurumuzu ve hürriyetimizi muhafaza ettik.
Çanakkale
Savaşı, bu ülkenin tüm çocuklarına anlatmamız ve dahi yaşatmamız gereken bir
kahramanlık destanıdır. Keşke ülkemin tüm çocukları Çanakkale’nin aziz
hatırasını bizzat orada temaşa etse, hissetse. Zira bu topraklar çok büyük
fedakarlıklarla yurt oldu, vatan oldu, devlet oldu. Çocuklarımız bunları bilsin
ki milli ve manevi ideallerimize sıkı sıkı sarılsınlar.
Aziz
şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyor, onlar için Alemlerin Rabbinden,
cennet makamlarının en yücelerini niyaz ediyorum. Aziz hatıralarına layık
olabilmeyi murad ediyorum…
Vesselam…