VF kat sol
VF kat sağ


Bir dönemeç, bir milat ve bir merhaba

Uçan kuşun kanat çırpıntıları çizilmemiş, yollara düşen adımlarımız sayılmamış, vedalar ve karşılaşmalar önceden tasarlanmamış sanırız; nasıl da aldanırız. Kaderi köşe başlarında unutmuşuz ve yalnızca köşelerin ardında hatırlanmayı dönüşleri beklemekte sanki. O dönüşler ki, okkalı bir şamardan farksız ve unutmak elimizde değil. Zaten insan, gafletini cebinde taşıyan, iflah olmaz bir unutkan değil mi? Hikmetinden sual olunmaz. Her dönüş, sahnenin, sahneyi kuşatan fonun ve oyuncuların değişimi ve her değişim, hesaplarımızın her türlüsünü galebe çalıyor.

Hain hesapları bozan, salahiyetin el değiştirdiği ve umudun yükseldiği keskin bir dönemeçteyiz 15 Temmuz'dan bu yana. O dehşet dakikalarıyla yüzleştiğimizden beri, hakikati hazmetmeye uğraşıyoruz. Kolay olmuyor. Çünkü ortak kaderimizin ibretlik tecellileri ile hemhal olmuş nesillerle ru be ru tanışıp iki satır tecrübe devşirememiştik. Çünkü onları çoktan ahirete uğurlamıştık, ardında bıraktıklarını yeterince sahiplenememiştik. Kapanmış ve açılmaması düşünülen kara kaplı defterler ve karanlık kalabalıklarla karşılaşmalarımızda soğukkanlı olmaya çalışıyoruz.

Bir milletin geleceğini çalmaya hayatını adamış, maskeli soytarılarla yüzleşiyoruz bu dönemeçte. Kim olduklarının farkına varıyoruz. Kolay olmuyor. Sistemi, kılcal damarlarına işlemiş ve âdeta yapışıp kalmış kirlerden arındırmaya uğraşıyoruz. Kiri kazıdıkça canımız yanıyor, geç kalmışlığımızı, aldanmışlığımızı telafi yolları arıyoruz.

Şahsi dönemeçlerde, şahsi kaderlerimizle yüzleşmek belki nispeten kolaydı. Ama şimdi, yaşayan tüm nesillerimizin kaderinin kesiştiği bu keskin virajda yol almak kolay olmuyor. FETÖ illeti ya da kan emici bölücü şebeke, karşısında duranların dahi çok yakınlarına kadar ilişip kanına karışmışken “olanı”, “olmayan”dan ayırmak giderek zorlaşıyor.

Uzun zamandır fazla basınç yüzünden hava kaçıran ve zamanı geldiğinde bütün engelleri yıkan o enerjiyi içinde büyütme azminden vazgeçmemiş bir memleket olduğumuzun farkına varıyoruz. Kolay olmuyor. Allah'ın kuvvet bahşettiği, haksızlığa sonuna kadar direnen müthiş insanlarla, 15 Temmuz şehit ve gazileriyle ve halen bu mücadelenin devamı için canını vermekten çekinmeyen kutlu savaşçılarla aynı havayı soluduğumuzu ve aynı dualarda buluştuğumuzu hissetmek, ürpertiyle karışık, alışılmadık bir saadet getiriyor hanelerimize.

Her tamamlanan keskin dönüş, atlatılan bir badire aslında. Büyük ve zorlu bir imtihanın üstesinden gelebilmiş olmaktır. Böylesi dönüşler hayırlıdır; unutulanları hatırlatır, gafletten uyandırır, uzun süre hatırda kalır. Ne kadar zor ise, mükâfatı da o kadar büyük.

Bedeli bu kadar ağır olduğu için bir milat bu kırılma. Ve dileğimiz odur ki, geri dönülmez uyanışların çoğaldığı, manevi hassasiyeti artıran ve vicdanı merkeze alan bir yeni çağın habercisi olsun.

Yakın tarihi, tehlikeli kalabalıklarla kaosa dönen bir memleketimiz var. Acısı umuduna kenetlenmiş, gözyaşlarında gülümseyişleri asılı kalan, düğünü cenazesine karışmış bir millet. Dünyada hayretini celbedecek çok az şey kalmış bir millet… 

15 Temmuz hem bağrımızda bir yara, hem açılan bir gül/gülümseyiş yüzümüzde. Bir andan ötekisine bozulduysa da sahneler, bambaşka bir manzarayla yeniden kuruldu. Yıkılış yeni bir inşa ve hep birlikte iyi olabilme gayretini doğurdu.

Bütün bunlar yaşanırken, bize lazım olan hakikatleri ve hakikat kisvesine bürünmüş söylemleri sorgulamak, arka planını anlamaya çalışmak son derece önemli. Size de bazı cümleler şu saatten sonra vakit kaybı gelmiyor mu?

İşler ve oluşlar, Allah'ın takdir ettiği zamanlarda mühürlü. Bütün bu doğuş ve uyanış heyecanları arasında sizlere, Yeni Söz'de ayrılan bu köşede merhaba deme imkânı buldum. Hayattan biriktirdiğim cümleleri, fotoğraf karelerini, anları, film şeritlerini, iyiliğe seslenen renkleri, aklı yoran soruları ve Hakk'ın bahşettiği güzellikleri paylaşmayı ümit ediyorum.

Dilerim ki;

Paylaştığımız cümleler hayra vesile olsun ve “Merhaba” vaadimiz yerini bulsun.