21 Eylül 2017

Bir gaziyi dinlerken…

İnsanın dışarı çıktığında adeta içinin okşandığı güzel bir eylül akşamı… Adet olduğu üzere mahallemizin duayen çiğ köftecisi  “Hayrettin Usta'nın” köftesinin acılığı ile muhabbetinin tatlılığını birleştirerek, hayatta acı ile tatlıyı birbirine kardeş kılmak için böylece bir lahza huzura ermek için Hayrettin Usta'nın mekanında dost meclisindeyiz. Bu mecliste hem yiyip içip muhabbet ediyoruz hem de birkaç dakikalık alışveriş aracılığıyla da olsa “İnsan, çeşit çeşit yer damar damar” hakikatini temaşa etme imkânı buluyoruz. Bu mütevazı mekânda her meslek, meşrep ve karakterden insan mevcut... Bir anda Türkiye hatta dünya haritası oluşuveriyor, bu haritayı seyretmek insana oldukça iyi geliyor.

Her akşam olduğu gibi o akşamda yatsı namazını cemaatle kılmış, mekândaki taburede yerimizi almıştık. Mekâna geldiğimizde, eli yüzü temiz bir beyefendi bazen heyecanlanarak bazen duygulanarak bir şeyler anlatıyordu. Kulak misafiri olunca anladık ki meğer beyefendi hacdan gelmiş ve hac hatıralarını anlatıyormuş. Her Müslüman'da olduğu gibi Hac onda da derin izler tesirler bırakmış. Mekân sahibi Hayrettin Usta; “Hocam Mustafa Bey, 15 Temmuz gazisidir.” deyince o anda adeta hazır ola geçtim. İçimden ona karşı tarifsiz saygı, hürmet ve minnet duyguları hissettim. Gaziye yakın olalım belki şehitlik bulaşır, diyerek Mustafa Bey'in hemen yanına oturdum. Kendisiyle tanışmamız bir anda kaynaşmaya halleşmeye, dilleşmeye ve dertleşmeye dönüşüverdi. 15 Temmuz gazisi Mustafa Yuttadur Hoca ile bir yazının hacmini aşacak şeyler konuştuk. Kendisinin Taşkentli olduğunu öğrenince Sultan Aleaddin Keykubat'ın Taşkentliler için yaptığı “Çamlarınız kurumasın/ Güzelleriniz farımasın/ Sularınız soğumasın” şeklindeki tarihi makbul duasının muhteşem hikâyesini Mahmut Toptaş Hoca'dan yıllar sonra bir de ondan dinledim. Hikâye hala sıcacık… Gazi Mustafa Hoca hem bir akademisyen hem de bir iş adamı. Kendisi 15 Temmuz gecesinde Atatürk havalimanında gazilik şerefine ermiş. Biz kendisine gıpta ediyoruz, kendisi de şehitlere gıpta ediyor ve gözleri yaşararak şahadete bir adım kalmıştı, diyor.

Bize 15 Temmuz gecesini anlatır mısınız? dediğimizde adeta bir nehir gibi çağlayarak, küresel güçlerin kuklası FETÖ'nün korkunç ihanetine aziz milletimizin şanlı destanını en küçük detayına varıncaya kadar anlatıyor. O anlatıyor, biz can kulağıyla dinliyoruz. Dinledikçe o günün vahşeti ve dehşeti karşısında adeta ürperiyor ve inliyoruz. Gazi Mustafa Hoca, özetle şöyle diyor: “O gece hain darbe haberi bana ulaşır ulaşmaz, yayından fırlayan ok misali hemen abdestimi alarak evden çıktım. Ulaşabildiğim bütün arkadaşlara darbe girişimini haber verdim. Onların birçoğu zaten yoldaymış. Gün vatanda birlik olma günüydü. Gün cihada koşma ve şehadetle buluşma günüydü. Gün ecdadın tabiriyle dinü devlet, mülkü millet için nöbette olma günüydü. Gün bin yıllık tarih kültür ve medeniyetimizi ezmek için yürüyen tanklara dur diyerek deyim yerinde ise son haçlı seferini bu topraklardan defü ref etme günüydü. Gün cumhurbaşkanımızın direniş salaların diriliş çağrısına kulak verme günüydü. Gün vatanda milletin arşa yükselen gür sesine ses verme günüydü. Biz o gece arkamıza bakmadığımız için bugün önümüzü görebiliyoruz. Dinimiz vatanımız milletimiz bayrağımız hâsılı bütün milli ve manevi değerlerimiz için her şeyimiz feda olsun. Aslında 15 Temmuz'da sadece biz değil o gece FETÖ'nün hain darbe girişimine karşı elinden ve dilinden geleni ardına koymayan herkes gazidir. Biz şehadete âşık gazi milletiz.”

O gece Gazi Mustafa Hoca'yı dinlerken 15 Temmuz gecesi yaşananlar an be an gözümde canlandı. Vatanda milletin tekbir seslerine salaların eşlik ederek silah seslerini nasıl bastırdığını ve susturduğunu hatırladım. O meşhur ifadeyle bize darbelerin susturduğu ezan ve salalardan ezan ve salaların susturduğu darbeleri gösteren Allah'a bir kere daha hamd ettim. Gazi Mustafa Hoca'yı dinlerken kendi kendime şöyle dedim: Biz ateşin düştüğü vakarın yükseldiği topraklarda yaşıyoruz. Bu toprakların her karışının bedeli şehit ve gazilerimizin tertemiz kanlarıyla ödenmiştir. Keşke bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi yakinen tanıma imkânına sahip olsaydım. Onlar dini mübini İslam için can veren kan veren bundan dolayı bu topraklara şeref veren şan veren yiğitlerimiz kahramanlarımız… Onları yazmak güzel fakat onlar gibi yaşamak hasbi olmak adanmak daha da güzel... Madem ki onlar Halisdemir iradeleriyle vatanımıza kasteden hainlere etten duvar olarak meydan okudular biz de şehitlerimizin ruhu gazilerimizin sağlık sıhhat ve afiyetleri için buyurun bir Fatiha okuyalım.

 

                                                                                                       BÜLENT ACUN

                                                                                                      kulacuni@hotmail.com