Bir kez "ben " dedi, kendini Çemişgezek'de buldu
Hakikat yolcularını adım adım izinden takip etmeye devam ediyoruz. Yolumuz bu sefer Tunceli ile Çemişgezek ilçesine düştü. Orada girişte bizi tek başına mütevazi bir mezar karşılıyor. Üzerinde sadece “Bayram Baba” yazıyor. Bizde araştırdık, sorduk ve “Bayram Baba’nın” gerçekte buraya niye geldiğini elhamdülillah tespit ettik. Sadece bir sözü üzerine ve bu sözün gereği olan nefsi eğitimini tamamlamak üzere buraya gelmiş. İşte Bayram Baba ile ilgili detaylı bilgiler:
“BENDE BAYRAM
BABAYIM” DEMESİ YÜZÜNDEN BAŞINA NELER GELDİ?
Çemişgezek Belediyesi çalışanlarından Ali Çelik Bey ile Yelmaniye Camii
İmam Hatibi Serkan Özer Bey’in verdiği bilgiye göre Bayram Baba Hacı Bayram-ı
Veli Hazretlerinin mürididir. Ne zaman doğduğu ve hayatı hakkında ayrıntılı
bilgiye sahip değiliz. Çemişgezek ilçesi, Tekke Mahallesi'nde mezarı bulunur. Bir
gün Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin halvethanesinde, Hacı Bayram Veli cezbeye
gelir, içindeki hakikat taşar ve ağlamaya başlar. Bunu gören ve onu çok seven
Kayserili müridi Bayram Baba da ağlamaya başlar. Bunun üzerine Hacı Bayram Veli
Hazretleri: Şu sözler dilinden dökülür:
Noldu bu gönlüm, noldu bu gönlüm
Tanrı gamıyla doldu bu gönlüm
Yandı bu gönlüm, yandı bu gönlüm
Yanmama da derman buldu bu gönlüm
Bayramım imdi, bayramım imdi
Bayram ederler yar ile şimdi
Hamdüsenalar, hamdüsenalar
yar ile bayram kıldı bu gönlüm
Bayramım imdi, bayramım imdi
Bayram ederler yar ile şimdi
Hamdüsenalar, hamdüsenalar
yar ile bayram kıldı bu gönlüm.
Hacı Bayram Veli Hazretlerinin "Yar ile bayram kıldı bu gönlüm" demesine tahammül edemeyen
Kayserili Bayram Baba: "Efendi Hazretleri, siz yar ile bayram ederseniz, biz de ağyar
ile bayramdayız; size Hacı Bayram derlerse bize de Bayram Baba derler" der ve "ya hay ya hay" çekmeye başlar.
TASAVVUF “BEN DEMEYİ
“ KABUL ETMEZ
Bayram Baha'nın, bu sabırsız ve
izinsiz hareketi kendisine pahalıya mal olur. O anda Hazreti Veli şu emri
verir: "Bire sabırsız, bire derbeder Bayram. Sana vereceğim vazifenin bidayeti
gülünç, nihayeti külünk, (kazma) yatağın bir müddet mezi de küllük. Seyahat
mahallin mütenevvi, ikametgâhın dünya, evin Çemişgezektir. Mısır, Bağdat, Şam,
Halep, Azerbaycan yap. Sonra Çemişgezek'e git. Nasibin külingi (kazmayı) yalçın
kayaya sapla. Mayi Bayram anılsın. Durma karşımda seyahatin hayırlı olsun.
ÖMRÜ YOLLARDA GEÇTİ
Bu emir üzerine Bayram Baba ağlayarak Hazreti Veli'nin ellerini öper,
arkadaşlarıyla helalleşir, nasibi olan kazmayı omuzuna atar ve dergâhtan ayrılır.
Memleketi olan Kayseri'ye uğrar, ana babasının kabirlerim, tanıdıklarını
ziyaretten sonra seyahatine devam eder. Mısır, Bağdat, Şam, Halep, İran,
Azerbaycan, Erzurum'a varıncaya kadar bin bir meşakkate maruz kalır. Açlık,
susuzluk, hele bazı köylerde misafir kabul etmemeleri yüzünden çektiği ıstırap,
gördüğü hakaret haddi aşmıştır. Erzurum'da dadaşlar elinden istirahate erişmiş,
yırtık pırtık, teni görünen vücudu elbise görmüş, sırtı ovalanarak yolcu
edilmiş. Yolculuk esnasında yorgunluğu dolayısıyla bir çeşme başında dinlenmek
üzere otururken Hacı Bayram Veli Hazretleri yanında bulunur. Hayretinden
şaşkına döner, ellerini öper, çektiği zahmetleri arz eder. O vakit Hazreti
Veli, şöyle buyurur: "Bre derbeder, asıl
zahmeti ve meşakkati bundan sonra çekeceksin. Çemişgezek'e git bu şehrin
garbinde dimdik bir heybetle duran yalçın kayanın eteğinde çalış. Tağar Çayında
abdestini al, hem dünyaya hem de ahiretine uğraş, bahçe yap, ağaç dik, yorul
cezanı çek, mükâfatını kazan. Elindeki kazmayı kayaya çarp mayi-i Bayram akıt.
Muradına er bizi de unutma" der ve gözden kaybolur.
VE ÇEMİŞGEZEK’E GELİR
Bu sarih emri alan Bayram Baba, yoluna devamla bir gün Çemişgezek'e varır.
İlk uğrağı bugünkü Çukur Mahallesi olur. Bu mahalleden Hasik Oğulları'nda
misafir olur. Bir hüsnü tesadüf olarak bir müddet sonra da Hasik Oğulları'na
mensup dul bir kadınla dünya evine girer. Evlendikten sonra efendisinin işaret
buyurduğu yalçın kayanın eteklerinde yılmadan yorulmadan çalışır ve birtakım
sekiler meydana getirmeye muvaffak olur. Ağaçlar diker, bahçeler meydana
getirir. Ama Çemişgezek halkı, bütün bunları gülünç bulmuş kimi deli demiş,
kimi ona istihza ile bakmış, meydana getirdiği bahçenin su ihtiyacı hakkında
ona demedikleri kalmamış. Bir taraftan müstehziyane hareketlerini ve diğer
taraftan iç güveysi bulunduğu hatunun onu eve almamasına hiç aldırış etmeyerek
çalışmalarını hızlandırmış ve nihayet ağaçlarda su ihtiyacı zamanı gelmiş
çatmış. Kazma küreği bırakarak Tağar Çayında abdestini almış. Hacı Bayram
Veli'nin "Nasibin budur" deyip eline verdiği kazmayı omuzuna atarak bin
bir emekle meydana getirdiği ve halen İnönü Bahçeleri adını taşıyan ve Hesik
Oğulları elinde bulunan bu mahalleden ayrılarak Bayram Baba mesirgahında
Secde-i Rahman'a kapanır. Cenab-ı Hakk'a yalvarmaya başlar: "Yarabbi, kazma vurdukça hak dedim, toprak
aktıkça hamt ettim, yoruldukça abdest aldım, namaz kıldım. Terledikçe alnımdan
akan ter damlalarına gözyaşımı kattım, şeyhimin emirlerini infazda kusur
etmedim. Cahil halkın hakaretlerine, delidir demelerine sabrettim. Ey Ulu
Allahım, kulunu halka karşı mahcup 'bırakma" der ve "Ya
Hakk" diyerek kazmayı ilk taşın ortasına saplamış. Biiznillahi Teâlâ, kaya
yarılmış ve su fışkırmaya başlamış. Bunu gören bütün halk, oraya koşmuş ve o ana
kadar hakaret ettikleri Bayram Baba'dan özür dileyerek ellerim öpmeye ve
duasını almak için yalvarmaya başlamışlar.
ÖNCE ŞEYHİNE KAVUŞUYOR SONRA DA RAHMETİ
RAHMANA
Bayram Baba bu hadise üzerine o zamana kadar çektiği bütün zahmetleri
unutmuş, mükâfatını kazanmış ve bahçesini sulamakla yetiştirdiği ağaçların
meyvesini yedikten sonra 1456 yılında efendisini ziyaret etmek üzere yola
çıkmıştır. Ankara'ya vardığında başından geçenleri tafsilatıyla Hacı Bayram
Veli Hazretlerine arz etmiş yarenleri ile buluşmuştur. Çemişgezek'e döndükten
sonra Müştak Köyü'nde bulunan Şeyh Müştak oğlu Molla Abdulgani ile işbirliği
yaparak memleketi Şiiliğe doğru götürmek isteyen ve memleket halkına zulüm eden
Emir Derviş Hüseyin'e karşı cephe aldığı sırada Onu Ankara'da bulunan arkadaşı
Şeyh Sami, Çemişgezek’e Bayram Baba'yı ziyarete gelir, üç ay misafir kalır. Bu
kadar uzun kalmasının sebebi Bayram Baha'nın hasta olmasıdır. Bayram Baba bu
hastalıktan kurtulamayarak 1462 tarihinde Hakk'in rahmetine kavuşur. Yaptığı
vasiyet üzerine tarif ettiği mahalde arkadaşı Şeyh Sami'nin de mevcudiyetiyle
toprağa verilir.