12 Mart 2019

“Bir kitap okudum, hayatım değişti”

“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti”. Orhan Pamuk'un Yeni Hayat romanı böyle başlar.

Elbette her insan için kitap okumanın sayılmayacak kadar faydaları vardır. Ama bazı insanların hayatında kitap o kadar önemlidir ki, adeta onlar için yeni bir dünyanın kapıları aralanmış olur.

Yıl 1828… ABD'nin Baltimore şehri. Fakir annesinden para karşılığı alınmış ve köleleştirilmiş bir çocuk. Ömür boyu çalışmaya mahkûm edilmiş Frederick Bailey adlı zenci çocuk henüz 10 yaşında.

Bir süre tarlalarda çalışan Bailey, Kaptan Hugh Auld ve eşi Sophia'nın hizmetinde bulunmak üzere, toprak işinden alınıp şehirde görevlendirilmişti. Bu yeni ortamda, sürekli mektuplar, kitaplar ve okuyan insanlarla haşir neşir olmaya başladı.

Gizliden gizliye Webster Yazım Klavuzu adlı eseri incelemeye başladı. İngilizce alfabeyi söktü. Sonunda takıldığı yerlerde Sophia Auld'dan yardım rica etti. Çocuğun zekâsından ve öğrenme isteğinden etkilenen ve belki de yasaklardan habersiz olan kadın ona yardımcı olmayı kabul etti.

Frederick üç ve dört harfli kelimeleri telaffuz etmeye başlamıştı ki, Kaptan Auld olanların farkına vardı. Sophia'yı sert bir şekilde uyardı ve derhal bu işe son vermesini istedi. Frederick'in yanında, eşine şöyle demişti. “Bir köle efendisine boyun eğmekten ve isteneni gerektiği gibi yapmaktan başka hiçbir şey bilmemelidir. Eğitim dünyadaki en iyi zenciyi bile bozar. Şimdi sen bu kara köpeğe okumayı öğretirsen, bir daha asla dizginlenemez. Ve kesinlikle köleliği kabullenmez.”

Kaptan Auld, sanki Frederick Bailey odada hiç yokmuş gibi konuşmuştu. Ama aslında farkına varmadan büyük bir sırrı ifşa etmişti. Bir kere ok yaydan çıkmış ve Frederick çok önemli bir ipucu yakalamıştı. “İşte böylece anladım beyaz adamın siyah adamı nasıl köleleştirdiğini” diyordu Frederick. Zira o an itibariyle kölelikten özgürlüğe giden yolu keşfetmişti.

Artık korkusundan Sophia'ya bir şey soramıyordu. Ama okumayı öğrenmek için, sokaklardaki beyaz öğrencilerin peşinden koşuyor ve elinden gelen her yolu denemekten çekinmiyordu. Okuma yazmayı öğrenmekle kalmadı. Aynı zamanda diğer kölelere de öğretmeye başladı. Okuma serüveni sonunda Bailey, köleliğin yasak, siyahların özgür olduğu New England'a kaçtı.

Walter Scott'un The Lady of the Lake (Göldeki Kadın) adlı eserinde yer alan bir kahramandan etkilenerek adını Frederick Douglass olarak değiştirdi. Amerikan tarihine en büyük hatip, yazar ve siyasi liderlerden biri olarak geçti.

“Özgürlük Yolu” başta olmak üzere, çok sayıda kitap yazdı. Köleliğin kaldırılışı mücadelesinin de öncü isimlerden biri oldu. Ömrü boyunca, çıkış yolunun okuryazarlık olduğunu hiç unutmadı. "Bir kere okumayı öğrendin mi, sonsuza kadar özgür olacaksın," sözü de ona aittir.