24 Nisan 2019

Bisiklet için namaz kılmak: ödül, cezaya dönmesin!

Çok görüyorum. Genel olarak takdir edilen bir çalışma olduğu için eleştirmeye de korkuyorum aslında! Bazen gayretli bir cami hocası, bazen duyarlı bir vatandaş, cömert bir işadamı, aşka gelen bir baba, bu kampanyaları başlatabiliyor. Bir ay boyunca 5 vakit namazını camide kılan çocuklara bisiklet, tablet, bilgisayar... Sevdirerek, ödüllendirerek namaza yönlendirmek çocukları… Ne kadar güzel gözüken bir teşvik değil mi?

Kabul etmek gerekir ki, çok iyi niyetli, inşallah Allah'ın rızasına sebep olacak güzel bir amel bu. Niyetlerin tartışması olmaz.

Benim kuşkularım, bu yöntemin ne kadar işe yaradığı veya yan etkilerinin olup olmayacağı üzerine.

Bu kadar emek ve kaynak harcanan bir yöntemin muhakkak sağlamasını yapmak gerekir.

Bir ay gibi bir dönem boyunca camiye namaza gelen çocuklardan, ödüllerine kavuştuktan sonra ne kadarı namaza devam ediyor acaba? Gerçekten hepsi severek namaz kılmaya devam ediyorlarsa ne mutlu… Bu konuda özel bir araştırma yapmadıysam da, ödül dağıtımı bittikten sonra, camilerde namaz kılan çocuk sayısında gözle görülür bir artış görebilmiş değilim.

Sonucun olumsuz olması, kesinlikle çocukların suçu değildir. Ödüllendirmenin niteliğinde sorun olduğunu düşünüyorum. İnsan fıtratıyla ilgili bir durumdur bu. Ödül yoksa harekette yok. Sadece namaz için değil, her şey için geçerlidir söylediğim. Hatta hoş bir hikâye vardır. "Emekli bir amca, birkaç gencin okula giderlerken kapısının önündeki çöp tenekelerini tekmeleyerek yaptıkları gürültüden oldukça rahatsız olmaktadır. Gençleri ne kadar ikaz etse de durum hiçbir şekilde değişmemiştir. Bir gün ‘Hey çocuklar biraz para kazanmak ister misiniz?' der.

-Eğer, her gün şu tenekeleri tekmelerseniz size günde 20 lira vereceğim, diye güzel bir teklifte bulunur. Zaten her gün yaptıkları ve bedavadan para kazanacakları bu iş çocukların hoşuna gider. Her gün daha bir özenle tekmelerler tenekeleri ve keyifle amcanın kapsını çalıp paralarını alırlar. Bu durum 10 gün kadar böyle sürer. Ama bir gün, amca “Artık size para veremeyeceğim, tenekeleri bedava tekmelemeniz gerekecek” deyince. Gençler:

 - O zaman tenekeleri kendin tekmelersin! diyerek amcaya tepki gösterirler ve tenekeleri tekmelemeyi bırakırlar.  Emekli amca ise amacına ulaşmış, keyfi yerine gelmiştir.”

Bir işi/eylemi, konumuz itibarıyla namazı, severek yerine getirmenin kendisi bir ödüldür aslında. Namazı içselleştirmek, ibadet zevkini yaşamak, kulluğun tadına varmak. Bu duyguları yaşamalı ve yaşatmalıyız çocuklara. “Allah ‘canımı alsın' ama bir vakit namazımı almasın benden” diyebilecek bir şuur yüklemeliyiz evlatlarımıza.

“Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri, …, bana Seni gerek Seni” sözleri ile gönlündeki ilahi aşk dudaklarından dökülen Hz. Yunus misali bir ihlas ile, yönelebilmeliyiz Rabbimize. Temiz kalpleriyle eda edecekleri İbadetleriyle bu ihlası, çocukların büyüklerden daha iyi yakalayabileceklerini düşünüyorum.

Ödüle karşı değilim. Ancak bisiklet, bilgisayar gibi bir çocuğun dünyasında ulaşılması zor bir ödül ve bu ödüle ulaşabilmek için bir çocuğun dünyasında oldukça uzun olan bir ay gibi bir süre konulmasının sakıncaları olduğunu düşünüyorum. Zira:

  • Bisiklet ödülünün, motivasyonun ötesine geçerek amacın kendisine dönüşebileceği kanısındayım. Muhtemelen bu durumda bisiklet ödülüne kavuşan çocuk, amacına ulaştıktan sonra namaz kılmasına neden gerek olduğunu anlayamayacaktır.
  • Yine namazlarını kılan, ancak yeterli namaz sayısına ulaşamadıkları için ödül kazanamayan çocuklarda bir hüsran, hayal kırıklığı oluşacak ve belki de bu yarışmadan önce severek kıldıkları namazdan soğuma riskiyle karşılaşacaklardır. Bu durumda ödül cezaya dönüşmüş olur.

Benim önerim namaz için camiye gelen çocukları küçük ödüllerle onurlandırmaktır. Takdir etmek,  heveslendirmek, örnek göstermek, baş okşamak, sevecen davranmak gibi manaya yönelik teşvikler daha faydalı ve kalıcı olacaktır. Bunlarla birlikte ufak harçlıklar, minik ikramlar gibi kolay ulaşılabilen, rekabete sebep olmayan ödüllerde onurlandırmanın bir çeşidi olarak düşünülebilir.

Daha kapsamlı olarak ise:

*Caminin içi ve/veya bahçesinde çadırlar kurup hadis kampı, tefekkür eğitimi, teheccüt namazı ve sahur etkinliği gibi gençlik ruhunda heyecana sebep olabilecek fikirler geliştirmek gerekir.

*Çocuklar için, yine cami merkezli “geleneksel oyunları ihya festivali” düzenlenerek kör ebe, saklambaç, mendil kapmaca gibi oyunlarla çocukların hayatına güzel cami anıları katılabilinir.

*Karagöz & Hacıvat gölge oyunu, Nasrettin Hoca   benzeri geleneksel figürler, güzel senaryolar ile gösterile bilinir.

Örnek olarak sunduğum bu fikirlerimin garipsenmeyerek ciddiye alınması temennisi ile…

Yaklaşmakta olan Ramazan ayı ve yaz tatilini samimi projelerle ihya edebilmeyi ve namazı seven nesiller yetiştirebilmeyi Allah hepimize nasip etsin. Amin.