BİZ ÜZÜLÜRSEK ONLAR SEVİNİR
İmkan buldukça bazı STK’ları ziyaret eder, oradaki dostlarımla meselelerimiz üzerine konuşur, dertleşiriz.
Benim için
İstanbul’u vazgeçilmez bir şehir kılan hususlardan biri de birçok STK’nın genel
merkezinin bu şehirde bulunması.
Kuruluş gayesi
Kudüs’teki Osmanlı eserlerini arayıp bulup ihya ve inşa ederek korumak olan Mirasımız
Derneği de en sık ziyaret ettiğim STK’ların başında.
Tabi derneğin
bu ulvi misyonunun yanında genel sekreteri sevgili Abdullah Akçay ağabeyin
güler yüzlü, samimiyeti ve hoş sohbeti de bizi oraya adeta mıknatıs gibi
çekiyor.
Birkaç gün
önce yine Mirasımız Derneği’nde genel sekreter Abdullah Akçay ağabeyin
odasındayım. Her zaman yaptığımız gibi çay kahve içip, sevdamız, davamız ve kavgamız olan Kudüs’ü konuştuk.
Daha çok
Abdullah ağabey konuştu.
Sevgili dostum
Mustafa Sert ile birlikte bizde Kemal-i ciddiyet ile dinledik. Söz Konusu Kudüs
olunca Abdullah ağabeyi tutabilene aşk olsun. Sel gibi çağlıyor mübarek. İşte o
hoş çağıltıdan sizin için kasemize aldıklarımız.
-Yahudi hep
böyledir-
“Yahudi her
zaman iki adım atar. Attığı adımlardan dolayı tepki görünce bir adım geri
gelir. Böylece sonuçta bir adım gitmiş olur.”
-Her işgal
zihinde başlar-
“Bu böyledir,
önce zihinler işgal edilir. Sonra sıra bedenlere gelir. Sonra da şehirler işgal
edilir”
-Önce böl, sonra
yık-
Yahudilerin
Mescidi Aksa’yı yıkmak için onu önce zamansal olarak bölmek istiyorlar. Bunun
için Mescid-i Aksa sizin için de bizim içinde kutsaldır. Bundan dolayı burada
biraz siz ibadet edin. Biraz biz ibadet edelim diyorlar. Bu sinsi planın ikinci
ayağı, mekânsal bölmedir. Bunun içinde kurdukları tuzak şudur:
Aksa’nın
birazında siz ibadet edin, birazında biz edelim. Bu hain planın finali de
(Allah muhafaza) Mescid-i Aksa’yı yıkmaktır.
-Ağlatan
mesuliyet -
Kudüs’e
götürdüğümüz STK temsilcilerinden bir hanım kardeşimiz anlatıyor.
Kudüs’te bir
kadını evinde ziyaret etmiştim. Ev hem merdiven altı hem de harabeydi. Fakat kadının
mutluluğu adeta yüzünden okunuyordu.
“Zulüm ve baskı
altında böyle bir evde fakr-ü zaruret içinde yaşadığın halde nasıl bu kadar
mutlu olabiliyorsun” diye sordum.
Kadın şöyle
dedi:
“Elhamdülillah
Rabbim bana Mescid-i Aksa’nın murabıtası (nöbetçisi) olma şerefini bahşetmiş.
Bu şeref mutlu olmaya yetmez mi?” deyince içine sığamadığım üç odalı evimi
hatırlayarak hem çok utandım hem de gözyaşlarımı tutamadım. Kendi kendime şu
soruyu sordum. “Bu kardeşimle benim istediğim cennet aynı cennet mi?”
-Biz üzülürsek
onlar sevinir-
İsrail
zindanlarında Bir Türk kitabının yazarı Orhan Buyruk anlatıyor:
“Zindana girer
girmez yanıma gelen bir Filistinli bana neden üzüldüğümü sordu.
“Zindandayım,
üzülmekten başka ne yapabilirim” deyince yukarıda nöbet tutan Yahudi
askerlerini göstererek bana şöyle dedi:
“Burada asla
üzülme. Çünkü biz üzülürsek bak onlar sevinecek”
-Üç hediye-
Bizi şanına
yakışır bir şekilde ağırlayan Abdullah ağabey yine aynı şekilde uğurladı.
Takdim ettiği çantadan şunlar çıktı:
1- 2021 yılı
Kudüs raporu
2- Mirasımız
Dergisinin son sayısı
3- 4. Uluslararası
mirasımız Kudüs karikatür yarışmasında dereceye girip ödül alan eserler kataloğu.