01 Haziran 2015

BİZİM 'YAŞ'DA DA BİR 'SİSİ' AKAR MI?

Cumhur'un Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT'de katıldığı canlı yayında Nasuhi Güngör, Nuh Albayrak ve Hilal Kaplan'ın sorularını cevaplandırırken, Mısır'da Muhammed Mursi'nin başına gelenlere dair enteresan bir anekdot aktardı.

Mursi'nin iktidara gelmesi sonrasındaki gerçekleşen Mısır ziyaretinde, Yüksek Düzeyli Strateji Toplantısı yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, o toplantıya Sisi'nin de katıldığını ve Mursi'ye Sisi'yi sorduğunda "iyidir iyi" cevabı aldığını anlattı. Erdoğan, Sisi'nin zaman zaman Mursi'nin arkasında namaz kıldığından da bahsetti.

Erdoğan'ın bu açıklamalarının internet medyasına düştüğü saatlerde, bu kez Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk ilginç iddialar attı ortaya.

Haber7.com'dan Osman Ateşli ve Serkan Üstüner'e konuşan Külünk, TSK'daki Paralel Yapı mensuplarının bir darbe planı içerisine girdiğinden söz ediyordu.

"Çok net söylüyorum bir Sisi bulsalar adım attıracaklar" ifadelerini de kullanan Metin Külünk, bir çok konuşmamızda da bu yılki YAŞ toplantılarının önemine dikkat çeken bir isimdi.

Bilhassa son aylarda bu yönde ciddi çalışmalar yürüttüğünü bildiğim AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, sözünü ettiği o Sisi'nin kim olabileceğine dair kimi verilere sahip olmasa, böyle bir ifadeyi kullanmaz.

Erdoğan'ın "Mursi'nin arkasında namaz kılan Sisi" anekdotu ve Metin Külünk'ün, Paralel Yapı'nın TSK ayağının "bir Sisi bulsa adım atacak" tesbiti, muhakkak ki Ağustos dönemi YAŞ toplantıları için, "Su uyur düşmen uyumaz" yaklaşımının yansıması.

Tam da bu noktada başka bir ayrıntı daha var. Çoğumuzun dikkatlerinden kaçmış olabilir; ancak önemli bir ayrıntı.

Gazeteci Yavuz Selim Demirağ'ın, "İmamların Öcü-Türk Silahlı Kuvvetlerinde Cemaat Yapılanması" isimli bir kitabı yansıdı medyaya... Kitap'ta, Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Aklar ile ilgili ürpertici iddialar yer alıyor. Aynı zamanda Akar'ın akrabası da olduğunu yazan Yavuz Selim Demirağ, "TSK'da paralel devlet yapılanmasındaki araştırmaların çoğunluğunda yollar Hulusi Akar'ın kavşağında birleşiyor" iddiasında bulunuyor.

Akar'ın Harbiye'de Öğretim Üyeliği yaptığı dönemde, öğrencilerin sosyal etkinliklerini ve özel hayatlarını mercek altına aldığına, askeri okul kültüründe en büyük suç sayılan ispiyonculuğun neredeyse teşvik edilir hale geldiğine de dikkat çekilen kitapta, öğrencilerin kendi aralarında 'Su uyur, Hulusi Akar' diye şakalaştıklarına da vurgu yapılıyor.

Bu anlatımdaki kişi profili ile Polis Koleji ve Polis Akademileri'ndeki "abi" profilleri birebir aynı...

Bu arada Harp Okulu'nda Öğrenci Alay Komutanlığı ve Harp Okulları Komutanlığı gibi kritik görevleri de var Hulusi Akar'ın.

Paralel Yapı'nın TSK'ya yoğun bir şekilde sızdığı dönemlerden biri 2002 ve sonrası gösterilir. Hulusi Akar'ın bu dönemde Harp Okullar Komutanlığı yaptığını da hatırlatalım.

Tabii ki buradan peşin hükümle Hulusi Akar için bir yaftalamada bulunmak değil maksadım. Ancak hem Cumhur'un Başkanı Erdoğan'ın Sisi vurgusu hem de ona en yakın isimlerden biri olan İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün, Paralel Yapı'nın bir darbe için Sisi arayışında olduğu tezi bir kenarda duruyorsa, bilhassa YAŞ için beyin jimnastiği yapmakta yarar var.

Belki Erdoğan'ın arkasında saf tutan birileri yok TSK'da, en azından buna tanık olmadık; ama Erdoğan'la saf tutanlar malumunuz.

Bunların üzerine bir de tedavi için rapor alan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in, raporlu olduğu süre içerisinde teamüllere aykırı bir şekilde Genelkurmay İkinci Başkanı yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar'ın vekalet "ettirilmesi" eklenince ister istemez içimize kurt düşüyor.

Daha önce bu sütunlarda, "TSK'DAKİ FETULLAHÇILAR VE TIRMANAN DARBE TEHDİDİ!" başlıklı yazımda, TSK içerisindeki Paralel Yapı mensupları şüphesiyle başlatılan soruşturmanın akamete uğramaması gerektiğine dikkat çekmiş ve çeşitli uyarılarda bulunmuştum. Galiba 30 Ağustos'a kadar da uyarmaya devam edeceğim.

Cumhurbaşkanı Erdğan'ın açıklamaları başta olmak üzere son yaşananlar kez daha haklı zıkardı beni.

Türkiye öyle bir süreçten geçiyor ki; 2013 Mayıs sonundan bu yana yaşananların hemen tümü, batının Mısır'daki işbirlikçileri eliyle gerçekleştirdiği darbenin ön adımlarıyla birebir örtüşürken, değil yüzde, milyonda bir bile yanılma lüksümüz yok.