TV kanallarındaki dizileri izleyip de  “yahu ne sıkıcı hayatlarımız varmış bizim“ diye hayıflandığınız oluyor mu? İş-ev arasında mekik dokurken araya sıkıştırdığımız misafirliklerin dışında belki de biraz dost sohbetleriyle geçiyor ömrümüz.

Oysa dizilerde yaşananlar öyle mi? Entrika, heyecan, aldatma, çalma-çırpma, adam kaçırma, yaralama hatta öldürme, gönül oyunları adına akla hayale gelmeyecek stratejiler(!)..Yalanın bini bir para...

Dizilerdeki tempoya hem beyin hem de yürek dayanmıyor. İzlediğimiz tüm diziler, insana “bizimki de hayat mı” dedirtecek bir kurgu üzerine tasarlanmış sanki.

Belki de dizilerin yıllardan beri fazla izlenmesinin nedenlerinden bir tanesi de budur. Yaşayamadığımız heyecanlı, tempolu, olaylı hayatlara duyulan özlem.

“Ekran cazibesi” diye birşey var

Evet, diziler bizi bir başka etkiliyor. Bir sahnede oyuncuları rol gereği çay içerken görsek insanın canı hemencecik çay çekiyor. Yalan mı?

Günlük hayatta karşılaştığımızda suratına bakmayacağımız, hatta şeytandan kaçar gibi yanından uzayıp gideceğimiz türden insanları dizide izlediğimizde bu defa nedense onlara bayılıyoruz. Mesela, Star'da yayınlanan Paramparça dizisinin Keriman'ı(Nursel Köse) işte böyle bir karakter. Keriman'ı oynayan Nursel Köse, her kadının 5 çayında yanı başında kısır yerken görünce mutluluktan havaya uçacağı, hatta kendisini adeta “selfie” manyağı yapmak isteyeceği bir karakter dersem mübalağa etmiş olmam diye düşünüyorum.

Yazık değil mi Kemal'e

ATV'nin reytingi bol dizisi Kırgın Çiçekler'deki sapık üvey baba “Kemal” karakterini  başarıyla oynayan Cansu Taşkın'ı öncelikle tebrik etmemiz lazım. Zor bir rolün üstesinden geliyor. Hem de herkesin nefretini kazanarak...

İnanır mısınız, artık Kemal'e acımaya başladım.

Bence dizinin senaristlerinin adama kesin bir gıcıklığı var. Senaristler dizi başladığından beri Kemal'e etmediklerini bırakmadılar. Ne sapıklığı kaldı Kemal'in ne de karaktersizliği. Dizideki “Kemal” karakterinde karakterin “k”sı yok!

Yaptıkları yetmiyormuş gibi son bölümde karısını kandırıp senetlerin altına imza attırdığı için zavallı kadıncağız Kemal yüzünden hapsi boylamasın mı! Yahu, kötü de olsa bir adamın hiç mi meziyeti bulunmaz. Ama bizim dizilerde kanundur; ortada bir kötü karakter varsa onun için kötülüğün dibine vurmak esastır. Kötüden hiçbir zaman iyilik güzellik sadır olmaz.

”Yazıktır, günahtır bu kadar da üzerine gitmeyin garibin” diyesi geliyor insanın.

Kemal'in karakter fukaralığı bu dozda devam ederse korkarım bir gün set dışında şeytan taşlar gibi taşlayacaklar adamı.

Dizilerdeki kötülüğün, karaktersizliğin de bir sınırı olmalı!