Bu ülkenin baş belâsı olan Kemalizm'in kimliği
Doksan yıldır dört koldan yapılan faaliyetlere rağmen milletin gönlüne ram olamayan Kemalizm rejimin derin güçleri için zinde tutulması gereken bir ideolojidir. Kemalizm’i gündemde tutmak ve rejimin “gevşeyen” yönlerini sağlamlaştırmak için 1930’lu yıllardan (27 Mayıs 1960,1971 Muhtırası, 12 Eylül1980 ve 28 Şubat 1997 tarihlerini hatırlayın) bu yana derin güçler tarafından yapılan tertipler icap ettikçe değişik usullerle tekrarlanır.
KEMALİZM’İ
PEKİŞTİRME OYUNLARI BİTMEZ
Samsun’daki “Anıt” a yapılan
saldırı Atatürkçülüğü milletin hâfızasında tutmak için Kemalist derin güçlerin
bir mesajıdır ve yapılagelen tertiplerin küçük bir parçasıdır. Bu mesaj her
zaman olduğu gibi bu kez de tesirini göstermiş olmalı ki, milliyetçi ve
mukaddesatçı görünen üç siyasî partinin İl Başkanlarının “…Bu menfur
eylemi şiddetle kınıyoruz” diyerek ortak basın açıklaması yapmaları mânidardır.
Daha geçen gün, Kemalist Düşünce
Derneği’nin Genel Başkanı buyurgan ve hınç dolu bir üslûpla “…Kemalist
cumhuriyet, laik cumhuriyet ilelebet payidar olacak…” tarzında konuşarak
Kemalist ilkelerin gevşediğini duyuruyordu.
“KEMALİST
MÜSLÜMANLAR” İFADESİ UTANÇ VERİCİDİR
Kemalizm bu ülkenin bir baş belâsıdır! Devlet
ve millet müessesesinin üstünde “demoklesin kılıcı” gibi sallanıp durur doksan
yıldır. Tepede sallanan bu “kılıç” tan dolayıdır ki son zamanlarda “Kemalist
Müslümanlar” ifadesi utanç verici bir haber olarak dolaşıyor. Türkiye’de hem Müslüman hem Kemalist olmak abesle
iştigaldir. Müslümanca bir dünya görüşünü taşıyan ve yaşayan bir insan asla
Kemalist yahut Atatürkçü olamaz, oluyorsa sahtekârdır, münafıktır. Kemalist
Müslüman ifadesi demokratik, laik-seküler düşünen ve yaşayan, hem câmiye
giderim, hem meyhâneye…” diyen şuursuz, lümpen ve modernistlerin sıkça
kullandığı bir ifadedir. Hiçbir ciddiyeti ve kökü yok. Haysiyetsiz ve kimlik
şuuru oluşmamış insanların bukalemunca ifadesidir bu...
Kemalizm’e hizmet eden Haydar Baş’ın Partisinin
Genel Başkanı geçen günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’na salvo atışlar yaparak
“ Biz hutbede her Cuma Kemalizm’in önderi ne yazdıysa onu okutacağız. Atatürkçülük
bu ülkenin üzerinde mutabakat sağladığı bir değerdir.” diyerek baş belâsı
Kemalizm’i sopa olarak gösteriyordu. Yakın günlerde, Cübbeli Hoca namıyla bilinen
zat şöyle demişti: “Ben Atatürkçü dönemin Diyaneti’ni istiyorum. Onun döneminde
Diyanet, Mâtüridî çizgisindeydi… Ya şimdiki İlâhiyatçılar?...” Beyanın maksadı
doğrudan İslâm değil, Atatürkçülüklerle müdara ve muvazaa yapmak... Hafiflik ve
vakarsızlık bu.
Atatürkçülüğe yaltaklanmanın
siyasî vitrindeki hâli daha pespâye… Fikrî şahsiyeti teşekkül etmemiş veya
takiyye yapan yahut kendini iki tarafa şirin göstermek isteyen cambaz
siyasîlerin tavrıdır. Anadolu’nun dindar beldelerinde Müslümanca üslûpla hitap
ederler. Sâhil beldelerdeki modern ve liberal kitleler karşısında “hem
Atatürkçü hem muhafazakâr, yâni dinî değerlere hürmetkâr olduklarını beyan
ederler. Bu tür üslûp millet nezdinde rağbet görmüyor. O bakımdan terkip olması
mümkün olmayan hem Müslüman hem Kemalist olmanın şarlatanlık olduğunu dağdaki
çobanımız dahi biliyor.
KEMALİZM
BATILILAŞMA İDEOLOJİSİDİR
Kur’ân-ı Kerim’e yeni sûreler
eklemeye teşebbüs eden Kemalizm Batılılaşma ideolojisidir. Önce Fransızlaşmayı,
İngilizleşmeyi, sonra Almanlaşmayı denedi. Daha sonra topyekûn Avrupalılaşmayı
gaye edindi. İslâmî değerleri hayattan ve kamudan çekmeye çalışarak “Reform”
adı altında İslâm Protestanlaştırılmak istendi. Câmilere sıra konulmak,
Kur’ân’ı Kerim seküler hâle getirilmeye teşebbüs edildi. Bâzı âyetler tamamen
kaldırılıp yerlerine düzmece âyetler yazılarak “yeni bir Kur’ân” kitabı
yazdırılmak istendi, fakat âkim kaldı. İbadetlerin muhtevasında Kemalizm’e
uygun hâle getirilmek kararı alındı. Hâfızlık ve Arapça okuma ve yazmanın
Türkiye sınırları içerisinde yasaklandı. Kemalizm’e uygun yeni âyet ve
sûrelerin eklenmesi gündeme getirildi. Nutuk’tan derlenecek olan sözlerin âyet
ve sûrelere ilâve edilmesi ve Cumhuriyetin medenî ve cezaî kanunları sûre
olarak yazılıp câmilerde okutulması düşünüldü. Temizlik sûresi, istiklâl
ülküsü sûresi, askerlik ve kahramanlık sûresi, turizm ve ticaret sûresi,
kanunlara saygı sûresi, vergi sûresi gibi birçok uydurma sûrenin namazlarda,
cuma hutbelerinde ve diğer ibadetlerde okunması gündeme getirildi.
KEMALİZM’İ
GÜÇ KAYNAĞI OLARAK KULLANANLAR
Hem korku veren, hem güç
kaynağı olan, yaltakçılar ve münafıklar için emniyet sigortası vazifesi gören
baş belâsı Kemalizm nedir! Kemalizm İtalyan tek parti ve Duçe faşizminin karma
bir taklididir. Zemininde Fransız laisizmi ve ulusçuluğu vardır. İstiklâl
Savaşı’nın gaye ve ruhuna sâdık kalmayan Kemalizm’in “önderi” İngilizlerin
baskısıyla ilân ettirilen Cumhuriyeti kendi ilke ve inkılâplarıyla oluşturma
çabasının adıdır. Kemalizm’in “önderinin” projeleriyle Müslüman Türk
milletini dönüştürme, yâni Avrupa toplumları gibi laik-seküler “uluslaştırma”
rejimidir. Kemalizm’in bugün millet üzerinde tesiri azaldı ise de Atatürkçü
dernekler ve yayın organları bu ideolojiyi zinde tutmaya çalıştıkları gayet
açık. Askerî cenahta yargıda, medyada ve bürokraside Kemalizm’in özlemini
çekenler ve fikirlerini Atatürkçülük üzerinden tesirli kılmaya çalışanlar hâlâ
faaldirler. Millet nezdinde güçsüz olsalar da, türlü vasıtalarla rejimin
Kemalist ilkelere dönmesi gerektiğini söylemekten geri durmuyorlar.
KEMALİZM
YERLİ VE MİLLÎ DEĞİL, İTHALDİR
Kemalizm Tek Adam
Cumhuriyetinin Türkiye’deki şeklidir. Cumhurun cumhuriyeti değildir, bürokratik
ve elitlerden oluşan Kemalist oligarşinin cumhuriyetidir ki, Kemalist devlet
diktasıdır bunun adı. Takrir-i sükûn, İstiklâl Mahkemeleri, açık oy-gizli
tasnif, Türkçe ezan, câmilere sıra konulması plânı, harf devrimi, İslâm
medeniyetinden kopuş, Osmanlı-İslâm Türk tarihinden İslâm öncesi Asya tarihinde
ve Hitit, Sümer gibi pagan kültürlerde Türklük aramaktır. Kemalizm’in altı
ilkesi, yâni altı ok’undaki devletçilik, halkçılık, laiklik, milliyetçilik,
cumhuriyetçilik, inkılapçılık muhteva olarak pozitivist ve sekülerdir.
Halkçılıkları Sovyet Rusya’nın halkçılığı ve Alman köylülüğü karışımıdır.
Halkın dinî ve tarihî kökleri yoktur, Kemalist devletin değerlerine bağlı bir
yığındır. Laiklik, Fransız laikliğidir ki Kemalizm elbisesi giydirilerek
dayatılan bir ideolojiye dönüştürülmüştür. Dinî olan değerlerin yaşamasına izin
verilmez. Millîyetçilik anlayışları İslâmî zeminde inkişaf eden millet
değerlerini sevmek, geliştirmek değil, laik-seküler bir zeminde Atatürkçülükle
terkip edilmiş bir Fransa’dan kopya edilmiş millîyetçiliktir ki bütünüyle
yanlıştır. İnkılapçılığı pozitivizm ve laisizmden beslenen bir modernleşmedir.
Kemalizm 1923’den 1950 ‘ye
kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmî adıdır. 1960 Anayasası’yla
Atatürkçülük olarak devam eder. 1931’de toplanan CHP üçüncü kongresinde
Kemalizm altı ok diye bilinen ilkeler olarak târif edilir. Bir yıl sonra Kadro
Dergisi Kemalizm’i ideolojik bir sisteme kavuşturmak için Kadro Dergisi ve bu
yönde kitaplar yayınlanır. Asıl adı Mohiz Kohen olan Yahudi kökenli Tekin
Alp’in 1936’da çıkan “Kemalizm” adlı kitabı devlet desteğiyle çıkmıştır. Aynı
yıl yayınlanan Şeref Aykut’un “Kamalizm” kitabı da Kemalist cumhuriyeti anlatan
ve yine devlet destekli bir kitaptır.
KEMALİZM
YAHUT ATATÜRKÇÜLÜK HÂLEN RESMÎ GÖRÜŞTÜR
Kemalizm’in tecessüm etmiş yüzü
olan Cumhuriyet Halk Partisi 1927’de yayınladığı program Kemalizm’in
gövdesidir. “Cumhuriyetçi, halkçı, milliyetçi” şeklinde ifade edilen programda
üç ok telaffuz ediliyordu. 1931’de 1937’de altı ok programı Kemalizm’in
devletin ideolojisi olarak kesinleştiği dönemdir. 1935 yılı programında parti
ideolojisinin “Kamalizmdir.” Dilde yapılan “soykırımdan” dolayı Arapça olan
“Kemâl” in “Kamal” ile değiştirilmesinden doğmuştu “Kamalizm”. Kemalizm millet
değerlerine karşı yapılan meşum inkılâplarını 1924’den 1950’ye kadar
tamamlamıştır. CHP’nin programında yer alan Kemalizm sadece Tek Parti Dönemi’ne
mahsus bir sistem değil, Türkiye’nin hâlen resmî ideolojisidir.
Millet değerlerine karşı
yapılan bütün darbeler Kemalizm yahut Atatürkçülük adına yapılır.
Baştan
beri millet değerlerine yaslanmayan Kemalizm’in günümüzde hızı kesilse de,
laikçi ve ulusalcı zümreler, Atatürkçü dernekler Kemalist ideolojinin
propagandasını yapmaktan geri durmuyorlar. Kemalizm’in Atatürkçülükten ayrı
olduğu iddia edilse de bu iddia fasaryadır. Milliyetçiliklerine Atatürkçülükten
yardım alanların iddiasıdır bu. İki kavram da farklı tonlarıyla aynı çizgiyi
takip eder. CHP’de Kemalist vurgu azalmış gibi görünse de keyfiyet ve temel kadrosuna
Kemalistler hâkimdir.
KEMALİZM’İN
CÜRÜMLERİNİ UNUTMAK GAFLETTİR
Cumhuriyetçilik anlayışları
cumhurun değil, Kemalist kadronun oluşturduğu ideolojik bir yapının
cumhuriyetidir. Cumhurun dîninden neşet eden medeniyet değerleri ve kimliğiyle
mutabık olmayan ve hilafına devrim kararları alan zorba bir cumhuriyettir.
Kemalizm’le eş mânaya gelen Cumhuriyet; Kur’ân’dan Kopuş ve Medenî Bilgiler
Kitabı’na geçiştir. Birçok Kemalist yazar 1950’li yıllara kadar süren bu
kitabın dayattığı pozitivist ve lâ-dinî devlet anlayışının Kemalizm’in
“önderinin” beyanları ve siyasetinin sonucunda oluştuğunu yazmaktadır.
KEMALİSTLER
FÂTİHA SÛRESİNİ DEĞİŞTİRMEYE TEŞEBBÜS ETTİLER
Lâ-dinî cumhuriyeti tesis etmek
için câmilerde cemaat kılınan namazlar günde iki vakit sabah ve akşam olmak
üzere kılınması, namaz rekatları sekizi geçmemesi, oruç tutmak ya da tutmamanın
asıl gayeye ulaşan kadar serbest olması, askerler, öğretmenler, çiftçiler gibi
devlet görevi yapan kimselerin oruç tutmasının yasaklanması bu projelerin
arasındadır. Câmilere Allah, Hz. Muhammed ve diğer İslâm büyüklerinin adlarının
yanına Kemalizm’in “önderinin” adı da konacaktır. Umuma açık yerlerde
çarşaf, sarık, türban ve benzeri kıyafetlerle dolaşmanın ve Hacca gitmenin
yasaklanması, Anıtkabir’i ziyaretin millî bir Hac olması, Cumhuriyet, 19 Mayıs
ve 23 Nisan Bayramlarının Hac’dan daha kıymetli millî birer ibadet olarak
kutlanması Kemalizm’in fikirlerinden birkaçıdır. Fâtiha sûresinin “Bütün
âlemler’in Rabbi olan, esirgeyen, yargılayan ve Kamal’i yaratan Tanrı’ya
şükürler olsun. Tanrım, Seni severiz, Senin yarattıklarını severiz, Sen’den
yardım dileriz. Bizi, Kamal’in gösterdiği dosdoğru yola ilet, nimetine
erenlerin, gazabına uğramayanların, Kamal’in yolundan sapmayanların dosdoğru
yoluna…” şeklinde değiştirilmesi fikri ortaya atıldı. Bunlarla kalınmadı,
ülkenin her yanına Kemalizm’in “öncderinin” heykelleri dikildi. Devrin ders
kitaplarına “ Kemalizm’in önderine hamd olsun” diye başlayan cümleler yazıldı.
Bu tapınma âyinine katılmayanlar “Yeni Din Kemalizm’in” düşmanları ilân
edildi.
“KEMALİST
İDEOLOJİ YOK DİYEN” EBLEHLER!
“Kemalist ideoloji diye bir şey
yok” diyenler Cumhuriyet dönemi Kemalist şairlerden Kemalettin Kamu’nun “Ne
mucize ne efsun / ne örümcek ne yosun / Çankaya yeter bize / Kâbe Arab’ın
olsun…” mısraları şerh etsinler. Kemalizm, İslâm’a ve Peygamber
Efendimiz’e karşı olduğu için hâşâ Efendimiz s.a.v.’ın yerine Kemalizm’in
“önderini” kurtarıcı bir önder olarak ikâme etme çabalarıdır. Kâbe’nin
Türkiye’de Müslümanların kıblesi ve tavaf ettiği kutsal bir mekân olması
Kemalizm’in varlığına ve meşruiyetine bir tehdittir. Bundandır ki Kemalistler
Kâbe’yi itibarsızlaştırarak yerine “Anıtkabir” kutsallaştırmaya çalıştılar. Bu
güruha göre “Yeni Türk ulusu” Kemalist cumhuriyet dînine intisap etmeli ve Kâbe
yerine Çankaya’ya yönünü çevirmeli, Anıtkabir’i tavaf etmeli…
KEMALİZM’İ
HESABA ÇEKMEDEN OLMAZ
Dahası var; Kur’ân-ı Kerim’in
yerine Nutuk kitabını kutsallaştırmaya çalıştılar. “Bizim kutsal kitabımız,
bilgiyi esirgeyen, varlığı taşıyan, mutluluğu kucaklayan, Türklüğü yükselten ve
bütün Türkleri birleştiren Nutuk’tur” dediler. Bunun mânası şudur: Kemalizm’in
temel kitabı Nutuk’tur. İslâm mâzisiyle bağını kesmesi gereken “yeni Türk
ulusu” Kur’ân yerine “Nutuk” u okumalı, ona ta’zimde bulunmalı. Kemalistler
bu alçakça fikri hayat geçirmeye çalıştılar, fakat başarılı olamadılar. Bunlara
göre, “Nutuk dünyaya inmiş son kitaptır.” Daha da ileri giderek, Anıtkabir’inin
Mekke’den daha kutsal olduğunu anlatmalıyız” kararını bile almışlardı.
Hülâsa-i kelâm; milletin
değerlerine ve reyine müracaat etmeyen Kemalizm millete hasım olan Batılılaşma
projesidir. Milletle tarihî ve sosyolojik bağı yok. Toplum ve devlet
mühendisliğidir. Müslüman millet değerlerinin ve Müslüman Türk kimliğinin
İslâm’la bağını kesmeye çalışmıştır. Kemalizm’in bânileri pozitivist, agnostik
ve deist karışımı bir inanca sahiplerdir.
(ilbeyali@hotmail.com)