31 Ekim 2017

Cami tasarlamak ve inşa etmek (4)

Bir caminin yapılmasına niyet edilmesinden içinde namaz kılınmasına kadar geçen süre çok uzun ve meşakkatli bir süreç içerir. Bu sürecin iyi bir şekilde sonuçlanması için aşağıdaki şartlara dikkat edilmesi gerekir.

Caminin yapılması için kullanılan yöntemlerin tamamı kanunlara, yönetmeliklere, imar durumuna, mevzuata açık, net ve doğru teamüllere uygun olmalıdır. Hesap verilebilir, denetlenebilir, incelenebilir bir şekilde yeni nesillere örneklik gösterecek ve gelenek oluşturacak bir yöntem seçilmelidir. Cami yapılacak diye istisnalar üreterek, gayri hukuki yollara başvurarak şeytanın ve nefsin ekmeğine yağ sürülmemelidir.

Camiyi yapacak ekibin bir araya gelme şekli çok önemlidir. Ayrıca bu ekipte herkesin konuya ilgi derecesi, tecrübesi, ayıracağı vakit, niyeti, iş yapma şekli ve cami yapım işinde alacağı görev çok önemlidir. İçlerinde imam, eğitimci, mühendis, muhasebeci, bölge esnafı ve benzeri konuya ilgi gösterecek herkes olmalıdır. Konuya destek vermeyecek kişiler zorla, baskıyla, hayrına diyerek ekibin içine alınmamalıdır.

Bir cami, sadece namaz kılınan bir mekân olmayıp içinde bulunduğu bölgenin durumuna göre birçok ilave fonksiyon içermelidir. Sosyal alanlar, eğitim bölümleri, çocuklar için alanlar, park ve bahçe düzenlemeleri ve benzeri ihtiyaçları karşılamalıdır.

Şadırvan ve hela konusu camilerimizin yüz karası yerleridir. Bu konuya özel bir ihtimam göstermeli, planı, ergonomisi, sıhhi şartları, teknik altyapısı çözülmeli ve kullanıma sunulmalıdır.

Camiler bittiğinde ilgili müftülüğe devredilmekle birlikte içerdiği diğer fonksiyonlardan dolayı işletilmesi ve yönetilmesi için herhangi bir vakıf veya dernek var olmalıdır. Hatta bu vakıf veya dernek camiyi yapan ilk ekip olursa daha iyi sonuç alınır.

En başından itibaren gerek caminin inşaatı gerekse işletilmesi esnasındaki masraflar için maliyetin nasıl karşılanacağı belli olmalı ve planlanmalıdır. Hatta ümmetin hayır işlerinde sürekli bir akışın olduğu hayır ve finans modeline geçmesi gerekir. Maliyeti karşılanacak veya gelir getirecek diye caminin altına dükkân konulması için mimari standartların zorlanması hatalıdır. Ayrıca her hafta Cuma günleri camilerden toplanan parayla cami yapma yöntemi hiç de mantıklı değildir. O paralarla cami inşaatı bitmez ve ihtiyaçlar karşılanmaz. En başta finans ve hayır konusu planlanırken tarihte olduğu gibi yekûn ve kalıcı bağışlar sağlayarak akar vakıf sistemi sağlanmalıdır.

Bu kapsamda kamu kuruluşlarının cami inşaatlarını finanse etme şekli tartışılmalı ve doğru bir yöntem bulunmalıdır.

Herhangi bir hayırseverin bir cami inşaatının tamamını karşılayamadığı durumlarda kısmi yapılan yardımlarda ayni yardım yerine ortak bir bütçeye nakdi yardım yapılması sağlanmalıdır. Bir kamyon çimento, yirmi ton inşaat demiri, otuz kova boya ve benzeri yardımlarla iyi bir cami yapılamaz.

İyi bir cami her şeyden önce iyi bir proje ile başlar. O yüzden en başta cami konusunu bilen iyi bir mimar ile işe başlamak çok önemlidir. Caminin ihtiyaç programı çok iyi bir şekilde oluşturulmalı ve arsanın her türlü imkânına göre büyüklükler belirlenmelidir. Daha fazlasını istemek adına standartlar zorlanıp işler çıkılmaz hale sokulmamalıdır. Caminin yapılacağı bölge, arsanın konumu, ekibin isteği, mimarın önerisi ve benzeri tüm girdilerden sonra tekrar tekrar toplantılar yapılarak iyi bir mimari sonuca ulaşmalıdır.

Bir mimar bir cami yapımı için ücret ya da ödeme için değil, kalite ve vereceği hizmet için zorlanmalıdır. Ayrıca uygulamanın sonuna kadar hizmeti talep edilmeli ve inşaat esnasındaki tüm karar değişikliklerini projeci yaklaşımıyla çözmesi istenmelidir. Mimarın verdiği hizmet başka bir teknik eleman tarafından denetlenmeli ve koordine edilmelidir.

Bir cami inşaatı kesinlikle bir yükleniciye ihale edilmelidir. Yapılan ayni yardımlarla, Cuma günleri toplanan paralarla, basılan makbuzlarla dolaşarak elde edilen gelirle, parça başı, usta, kalfa, taşeron ya da firmalarla cami inşaatı yapmak son derece yanlıştır. Teknik uygulama sorumluluğu, finans ve vergi mevzuatı, sosyal güvenlik mevzuatı, iş güvenliği ve iş kazaları, sözleşme garantisi ve güvenilirlik gibi konuların bu yöntemle çözülmesine imkân yoktur.

Şimdiye kadar bu şekilde yapılan camilerin neredeyse % 90'ını yıkmak ve yeniden yapmak zorundayız bu hatalar yüzünden.

Çünkü bu şekilde yapılan veya yapılacak camilerin ne projeleri ve iskânları var, ne deprem dayanımı yeterli, ne yangın güvenliği var, ne inşaat kalitesi yeterli. Ortada sözde biten bir cami vardır ama hiçbir ihtiyaç gerçek manada karşılanmamıştır. Yapılan işlerin borçları bitmemiştir. İmalatlar eksiktir. İş kazaları olmuş, yaralanmalar, hatta ölümler olmuştur. Bir sürü dedikodu, gıybet, suizan ortada kol gezmektedir. Bu şekilde biten bir camide ibadet ettiğinizde nasıl bir haz ve huzur bulabilirsiniz ki?

Sultan Ahmet Camii'nin yapılması sırasında Kastamonu bölgesinden gelecek ustalar için “kayıtlı arşunlu kalfalar” talep edilmesini, sistem, kayıt, teknik standart yaklaşımına örnek olması açısından hatırlatarak bitirelim.

Niyet hayır, akıbet hayır.

 https://twitter.com/Mimarserkanakin