13 Ekim 2015

Çare sağduyulu Türkiye

Ankara'da Türkiye tarihinin en kanlı saldırısı yapıldı. Failler belli değil henüz. Barış mitingine gidenlere yönelik, mitingden 3 saat önce miting alanından 3 km ötede, henüz hiçbir miting güvenlik alanı olmayan bir noktada saldırı yapıldı. Resmi rakamlara göre 97 gayrı resmi rakamlara göre 126 kişi bu alçak saldırıda yaşamını yitirdi. Öncelikle bu katliamda hayatını kaybedenlere rahmet ve yakınlarına sabır diliyorum.

Herkesin medyası; kiminin sosyal medyası, kiminin yönlendirici medyası var. Herkes bir şekilde yönlendiriliyor. Daha ilk dakikadan teröre prim veriliyor. Zaten amaçta insanları terörize edip kamu otoritesini sarsmak değil mi? İnsanları birbirine düşürüp, emellerime ulaştım deyip, ellerini ovuşturup, keyiflenmek değil mi?

 Birleri ciddi şekilde bu ülkenin kodlarıyla oynamaya çalışıyor. Hiçbir olay tek başına okunmamalı. Zaten olayları tek başına okumaya çalıştığımız için bocalıyoruz. Hep münferit düşünüyoruz. ‘Bir olay sadece bir olaydır' mantığı tahayyülemizi esir alıyor. Onun etrafında dönüyoruz, kim ne derse evet öyledir deyip, kendimizi kandırıyoruz. Sağduyumuzu çabuk kaybediyoruz.

Kendimize gelmemiz de uzun zaman alıyor. Kendimize gelinceye kadar da iş işten geçmiş oluyor. Oysa başta siyasilerimiz olmak üzere herkesin sorumlu bir dil kullanması, sağduyulu olması gerekmiyor mu? Şahsen ben hiçbir siyasinin bir tek insanın burnunun kanamasına sevineceğini sanmıyorum. Peki, bu tarz neden konuşma diline de yansımaz ki?

Konuşmak elbette önemli, lakin doğru konuşmak, hele de bilgi ve belgeye dayanmak daha önemli böylesi bir olayda. Oysa Allah bizlere hitap ederken, “Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.”(Hucurat Suresi/6) diyordu. Hepimiz Allah'a inancımızı en son kerteye kadar göstermeyi seviyoruz, ne de olsa. Ama neden onun emirleri doğrultusunda hareket etmiyoruz ki. Sahi hangimiz ne kadar araştırabildi son patlamayı? Patlamanın arkasında kimin olduğuna dair bilgimiz ne kadar? Suriye dediğimiz ve Suriye içinde DAİŞ veya diğer gurupların etkinliğinin boyutunu ne kadar biliyoruz ki? Kestiği kafaları sosyal medyada paylaşıp korku salan bir örgüt daha önce üstlenmediği iki saldırı sonrasında bu saldırıyı yapmış mıdır? Üstlenir mi? Ya da gerçekten bu saldırı onlar elinden çıkmış mıdır? Sahi Suriye'ye DAİŞ adı altında giden herkes DAİŞ'te midir? Birileri onları devşirip kendi emelleri için kullanmış olamaz mı? Veya bu saldırı PKK'ye yarıyor, o zaman PKK yaptı demek ne kadar ayakları yere basan ifadeler olabilir ki?

Devlet zafiyet göstermiştir, evet. Lakin devlet bunları yapmıştır demek, akıl ve izana sığar mı? Hele de bunları Sarayın Gladyosu yapmıştır demek, iktidar yolunda yürüyoruz diyen siyasilere yakışır mı? Adı ne olursa olsun, kim olursa olsun bu ülkede siyaset yapan herkes hassasiyetleri göz önüne almak zorundadır. Ülkenin altına kibrit suyu dökmek akıllıca bir yöntem değildir. Suriyelilerin geleceği bir Türkiye vardı, fakat bizim Suriyelilerle beraber gidebileceğimiz yeni bir ülke yok. En az 20 milyonluk bir mülteci hareketini dünya kaldıramaz.

Sandık ortada dururken darbe getirmeye çalışma çabalarını hepimiz görüyoruz, Ak Parti Gezi olaylarından beridir içine girmiş olduğu savunma pozisyonundan çıkmalıdır. Bu pozisyon ülkeye kaybettiriyor, ülke kaybederken canlarda yitiriyoruz. Artık üstümüzdeki ölü toprağını silkinme zamanıdır. Bazı mücadelelerden kaynaklı boşalan yerlerin hala doldurulmadığı göze çarpıyor, zira buraları dolduramazsanız hiçbir mücadelenizin bir anlamı da kalmaz. Ülke Her gün yeni bir saldırıyla karşı karşıya kalır ki bu da istenmeyen sonuçtur.

Uyanıp silkinme zamanıdır. Sağduyulu davranıp, olayları doğru okuma zamanıdır. Bugün merhamet ve sağduyu günüdür. Birbirimize insanca değer verip, her şeyi doğru anlarsak tüm sorunların üstesinden geliriz.