CHP DÖNEMİ'NDE AYDIN-İKTİDAR İLİŞKİLERİ (3)
(……) Atatürk Tapkını Aka Gündüz
1932
- 1946 yılları arasında tam 14 yıl milletvekilliği yapmış Aka Gündüz’ün ismine Sömürülen Atatürk ve Atatürkçülük
isimli eserde rastlanıyor. Gündüz’ün bu kitapta ilginç bir şiiri yer alıyor.
Atatürk tapkınıyız. Herşey O’dur. Her yerde O var. Her gökte
O eser. Her enginde O çağlar.
Biz O’yuz. O biz.
Herşeyde Atatürk.
Yerde O, gökte O, denizde O, herşeyde O,
Görünmezi görür, bilinmezi bilir, duyulmazı duyar.
Biz sana tapıyoruz.
Biz sana tapıyoruz.
Varsın, Teksin, Yaratansın.
Beni benden yarattın.
En büyüksün, en büyük. (19)
Herhangi
bir şiir değeri olmayan bu sözler o dönemin kontrolden çıkmış tapınma edebiyatı
ürünleri arasında özel bir yer teşkil ediyor.
Ben Böyle Adam Görmedim
1922
yılında Bolu milletvekili olarak atanan F: Rıfkı Atay, gazeteci ve edebiyatçı
kimliğiyle, renkli kişiliğiyle ilk döneme damgasını vuran şahıslardan. İttihad
ve Terakki iktidarında Cemal Paşa’nın çok yakınında olmayı bilen F. Rıfkı,
Cumhuriyet Dönemi’nde de M. Kemal’in en yakınında olmayı başarır. İktidarın
yayın organı olan Hakimiyeti Milliye’de bilahare CHP’nin yayın organı olan Ulus
Gazetesi’nde başyazarlık yapar. Dönemin bir anlamda ideologlarından sayılan
Atay, hatıralarında o günleri bütün ayrıntılarıyla anlatır.
Atatürk’ün
sofrasının da müdavimlerinden olan Atay, bir rivayete göre ‘Cibalili bir imamın oğludur.’ (20)
Atay, en önemli eserlerinden biri olan Çankaya’da bir çok husunun yanında
ibadet reformuyla ilgili kanaatlerini de aktarır:Atatürk sağ kalsaydı ibadet
reformu olacağında şüphe yoktu. Kemalizm aslında büyük ve esaslı bir din
reformudur. Muhammed son peygamber olduğuna göre, ondan sonra nesih hakkı insan
aklına geçmiştir. Onun için İslam bilginleri zamanla hükümlerin değişeceği
içtihadında bulunmuşlardır. Mustafa Kemal’in yaptığı işte bu nesih hakkını
kullanmaktı. Kemalizm ibadetler dışındaki bütün ayet hükümlerini kaldırmıştır.
...
Gazi ile bir defa üç, bir defa dokuz saat konuştuk. Ben ömrümde böyle adam
görmedim ve iddia ederim ki hiçbir memlekette böyle bir adam yoktur. Azim ve
kararı müthiştir. Bunun karşısında dayanmaya imkan yoktur.” (21)
Çankaya
başta olmak üzere ilk döneme ait çok sayıda hatırat kaleme alan ve o dönemi
anlatan Atay’ın yazdıklarına Münevver Ayaşlı bir başka açıdan yaklaşır: “F.
Rıfkı, Y. Kadri, Ruşen Eşref üçgeni ise istiklal harbini yazamazlardı. Bunlar
maaşlı, aylıklı yazarlardı. Yine kendi tabirlerince mebus tayin ediliyorlardı.”
(22)
F.
Rıfkı ile ilgili bir kayıt da İngilizlerin 1927, 1933 ve 1935 yılları arasında,
TBMM’de milletvekilliği yapmış şahısları anlatan Public Record Office, Foreign
Office Archives isimli rapor da mevcuttu: “F. Rıfkı, Cumhurbaşkanı’nın yakın
çevresindeki arkadaşlarının en genci ve vahşisidir. Biraz Fransızca bilmektedir
ve Batı yanlısıdır. Müthiş bir yönlendirme gücü olan ve fakat çok içen biridir.
Güzel briç oynar.” (23)
Faşizmin
hakim olduğu Mussolini’nin İtalyası’na yaptıkları gezinin ardından buradaki
iktidar-halk münasebetlerinden son derece etkilenen Atay, Türk halkının eğitimi
için de benzeri bir metod önerir:Türk yığınlarının terbiyesi için
Moskova’nın yığın terbiyesi metodları, devletçi Türk iktisatçılığı için de
faşizmin korparasyon metodları benimsenmelidir. (24)
Her Devrin Adamı, B. Kemal Çağlar
1941
- 1947 yılları arasında Erzincan milletvekilliği yapan Behçet Kemal Çağlar, M.
Kemal’in genç yaşta ilgilendiği şahıslardan biriydi. Bir dönem Atatürk
tarafından Londra’ya tahsile gönderilmişti. (25) İktisat Bankası’nda memurluk, Halkevlerinde müfettişlik yapan
Çağlar, resmi ideolojinin emrinde çalışan şairlerin önde gelen biri olarak
bilindi. (26)
Sömürülen
Atatürk isimli kitapta bu anlamda yer aldı. Ankaralı Aşık Ömer mahlasıyla “Yeni
Mevlit’i” kaleme alan Çağlar, meşhur 10. Yıl Marşı’nın da güftekarlarından biri
olarak dikkati çekti.
... Işık saçlı, gök gözlü, tanrı sözlü timsal,
Sivas’tan Ankara’ya geldi Mustafa Kemal.
... Bütün ilahlardan daha güzelsin
O kalem parmaklar, o ışık saçlar
O tanrısal alın, yelemsi kaşlar
Bir son defa daha karşıma gelsin
... Ey en güzel !
Ey en büyük !
Ey Atatürk !
... Ey uluların ulusu,
Türkün göğe değen eli,
Ey güzeller güzeli
Ey heybeti Hak’tan güzel. (27)
Robert
Koleji’inde edebiyat öğretmenliği, İstanbul Radyosu’nda edebi danışmanlık
görevlerinde bulunan Çağlar, sonraki yıllarda da unutulmadı. 27 Mayıs
İhtilali’nin ardından teşkil olunan Kurucu Meclis’e üye olarak atandı. TRT’de
program uzmanlığı, Akbank neşriyat müdürlüğü yaptı.
M.
Necati Sepetçioğlu, Behçet Kemal Çağlar ile 1954 yılındaki bir toplantıda
birlikte olur ve tesadüfen bazı mahrem hususlara vakıf olur: “Toplantı, önemli
bir bankanın toplantısıydı. Kültür hareketi diye çocuk yayınları üzerine bir
çalışma başlatmışlardı. Sağcısı, solcusu, Atatürkçüsü, gericisi, ilericisi, ...
denmemiş herkes çağırılmıştı. Herkes çok önemli teklifler dile getiriyordu.
Yeni taktırdığım dişlerimden muzdarip olduğum için lavaboya inmiştim. Sonradan
içeriye iki kişi girdi. Seslerinden ikisini de tanıdım. Birisi B. Kemal Çağlar,
diğeri Sadi Irmak’tı. Konuşuyorlardı. B. Kemal, “Sadi, bu iş büyük, bunlarla
olmaz, bunlara bırakamayız, birşeyler yapmalıyız.” dedi. Sadi Irmak’ta aynı
düşüncedeydi: “Çok para var bu işte. Bunlara bırakmamalı. Sen yarın genel müdür
ile görüş, ben yönetim kurulunun kulağını çekerim.” dedi. Sonra çıkıp gittiler.
Bizim toplantılar fos çıktı. Yayınlar bir süre sonra piyasadaydı ve Behçet
Kemal ağırlıklıydı.” (28) (Devam edecek)