19 Şubat 2021

CHP DÖNEMİ'NDE AYDIN-İKTİDAR İLİŞKİLERİ (4)

 

(….) Bir dönem Atatürk devrimlerinden taviz verdiği gerekçesiyle CHP’den istifa eden Çağlar, (29) 1950 seçimlerinde yükselen yeni değer Demokrat Parti’den milletvekili olmak ister. DP’nin kurmaylarından Samet Ağaoğlu’na bir mektup yazarak son taleplerini bildirir: “Sevgili kardeşim Samet, arkadaşlarına da anlattığım veçhile bizim neslimizin hamleciliğine, halkçılığına, açıkyürekliliğine ve samimiyetine sahip olmadığını anladığım kimselerin arasından sıyrılıp çıkmak için bıraktığım siyasete, şimdi alnımın akıyla yenidan başlamak istiyorum. Eğer bu arzum yersiz ise, zamansız ise sen söyle, ben “Peki” diyeyim. Eğer değilse benim de müstakil olarak kazanma ihtimaliniz kuvvetli olan bir yerden listeye alınmamı temin etmeye çalış... Olmaz mı? İş, Ankara’da senin himmetine kaldı. Gözlerinden bir çok öperim. B. Kemal.” (30)

Kabe Arabın Olsun

Bayburtlu olmasına rağmen 1939 yılında Rize, 1943 yılında Erzurum milletvekili olarak atanan ve Sömürülen Türk Atatürk kitabında çok özel bir yeri olan Kemalettin Kamu, 1934 yılında da devlet tarafından Paris’e gönderilmişti. 47 yıllık genç ömrüne rağmen, arkasında bıraktığı meşhur dörtlük onunla birlikte hep zihinlerde kaldı:

Ne örümcek, ne yosun / Ne mucize, ne füsun

Kabe Arabın olsun / Bize Çankaya yeter. (31)

Kemalizm ideolojisini olgunlaştıran kadro hareketinin çekirdek elemanlarından Y. Kadri Karaosmanoğlu, Kahire doğumlu olmasına rağmen 1931 yılında Manisa milletvekili olarak atandı. Rüzgar bir dönem başka cihetten esip, kadro hareketine bakış değişince bir “Zoraki Diplomat” olarak birçok ülkede büyükelçilik görevlerinde bulundu. Onca şöhretine rağmen kendisiyle ilgili hususlarda son derece dürüsttü. Bir gün evinde “Eğer mebus tayin olunmasam, ilk mektep öğretmeni bile olamam” (32) diyecek kadar da açık sözlüydü.

Yeni neslin ruh yapısını etkileyecek çok sayıda esere imzasını atan Karaosmanoğlu, 27 Mayıs ihtilalcilerince de unutulmamış, tıpkı B. Kemal Çağlar gibi Kurucu Meclis üyeliğine tayin olunmuştu. (33)

Sömürülen Atatürk kitabına geçen bir başka aydın ise 1946 yılında Zonguldak milletvekili olarak atanan O. Seyfi Orhon. İktidarın yayın organı Ulus Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan Orhon, uzun süre devlet memurluğu yaptı.

... Sen o kartal pençenle tutup bizi uçurdun

Aşılmaz ne dağlar, ne denizler üstünde

... Bir güneş tesiri var o ilahi başının

Karanlıklara düşmüş ümitsizlerin üstünde. (34)

Yunanistan’ın Mora’sında doğan ve 1946 yılında Ordu milletvekili olarak atanan Y. Ziya Ortaç, çeşitli azınlık okullarında öğretmenlik yaptı. Eserlerinden biri de İsmet İnönü ile ilgili bir biyografi çalışması olan Ortaç, Sömürülen Atatürk kitabına birkaç şiiriyle birden girdi:

... Topladı avucuna yıldırımı, şimşeği

Yoktan varediyordu Tanrı gibi herşeyi

... Onu tarihe sorun, yoktur eminim bir eşi

O güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi

Sözü halkın dilidir, gözleri hakkın ateşi

O güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi. (35)

Tünaydıncı Tanrıöver

İlk mecliste Saruhan milletvekili olarak bulunan H. Suphi Tanrıöver, bir dönemin en renkli simalarından biriydi. İki defa M. Eğitim Bakanlığı görevinde bulunan Tanrıöver,  uzun süre de Romanya’da büyükelçilik yaptı. Asıl karizmasını, kurucusu ve geliştiricisi olduğu Türk Ocakları’na borçluydu.

Tanrıöver de tıpkı F. Rıfkı gibi İttihat ve Terakki iktidarında Cemal Paşa’nın yakınlarında bulunanlardandı. Münevver Ayaşlı’ya göre dilimizdeki “günaydın (ve tünaydın)” kelimelerinin mucidi O’dur. “Ağdalı bir dille selam vermeyiniz. Bakınız size ne güzel bir selam öğreteceğim. Gündüzleri günaydın, geceleri tünaydın deyiniz.”

Kurucusu olduğu Türk Ocakları, Cumhuriyet rejimi tarafından kapandıktan sonra sadece mebus olarak kalmak H. Suphi beye pek ağır geliyordu. Romanya’ya büyükelçi tayin ederek H. Suphi Bey’in hem gönlünü almışlar, hem de bir bunalımdan kurtarmışlardı. (36)

H. Suphi Bey, büyükelçiliği sırasında Romanya’dan çok sayıda Gagavuz Türkü’nü Türkiye’ye getirtir. Gagavuzlar, Hristiyanlığı seçmiş bir Türk boyudur. Türkiye’ye getirdiği bu Gagavuzlar’ın pek çoğunu H. Suphi Bey, Köy Enstitülerine yerleştirmişti. Yaşlarına ve tahsil derecelerine göre kimisi öğretmen, kimisi de öğrenci olmuşlardı. (37)

Lüsyen Hanım’ın İhtiyar Kocası

Dönemin bir başka renkli siması, Şairi Azam Abdülhak Hamit Tarhan’dı. Şöhretinin bir kısmını Avrupalı güzel eşi Lüsyen Hanım’a borçlu olan Abdülhak Hamit, 1928 yılında İstanbul milletvekili olarak atandı.

Genç Türkiye Cumhuriyeti, Abdülhak Hamit Bey’i mebus yaptı. Yaşı müsait olsa büyükelçi de yapacaktı. M. Kemal Paşa kendisini seviyor, Ankara’da bulunduğu zamanlar Lüsyen Hanım’la beraber sık sık Köşk’e yemeğe gidiyorlardı. (38)

Sömürülen Atatürk kitabına geçmiş bir başka aydın da 1946 yılında Kütahya milletvekili olarak atanan Ö. Bedrettin Uşaklı. Mülkiye müfettişliği de yapan Uşaklı da, M. Kemal’i tanrılaştıranlardan:

Bir güneş gibi yalnız

Sensin ülkü tanrımız

Ey Türklüğün bütünü...! (39)

(Devam edecek)