CHP DÖNEMİ'NDE AYDIN-İKTİDAR İLİŞKİLERİ (4)
(….) Bir
dönem Atatürk devrimlerinden taviz verdiği gerekçesiyle CHP’den istifa eden
Çağlar, (29) 1950 seçimlerinde
yükselen yeni değer Demokrat Parti’den milletvekili olmak ister. DP’nin
kurmaylarından Samet Ağaoğlu’na bir mektup yazarak son taleplerini bildirir:
“Sevgili kardeşim Samet, arkadaşlarına da anlattığım veçhile bizim neslimizin
hamleciliğine, halkçılığına, açıkyürekliliğine ve samimiyetine sahip olmadığını
anladığım kimselerin arasından sıyrılıp çıkmak için bıraktığım siyasete, şimdi
alnımın akıyla yenidan başlamak istiyorum. Eğer bu arzum yersiz ise, zamansız
ise sen söyle, ben “Peki” diyeyim. Eğer değilse benim de müstakil olarak
kazanma ihtimaliniz kuvvetli olan bir yerden listeye alınmamı temin etmeye
çalış... Olmaz mı? İş, Ankara’da senin himmetine kaldı. Gözlerinden bir çok
öperim. B. Kemal.” (30)
Kabe Arabın Olsun
Bayburtlu
olmasına rağmen 1939 yılında Rize, 1943 yılında Erzurum milletvekili olarak
atanan ve Sömürülen Türk Atatürk kitabında çok özel bir yeri olan Kemalettin
Kamu, 1934 yılında da devlet tarafından Paris’e gönderilmişti. 47 yıllık genç
ömrüne rağmen, arkasında bıraktığı meşhur dörtlük onunla birlikte hep
zihinlerde kaldı:
Ne örümcek, ne yosun / Ne mucize, ne füsun
Kabe Arabın olsun / Bize Çankaya yeter. (31)
Kemalizm
ideolojisini olgunlaştıran kadro hareketinin çekirdek elemanlarından Y. Kadri
Karaosmanoğlu, Kahire doğumlu olmasına rağmen 1931 yılında Manisa milletvekili
olarak atandı. Rüzgar bir dönem başka cihetten esip, kadro hareketine bakış
değişince bir “Zoraki Diplomat” olarak birçok ülkede büyükelçilik görevlerinde
bulundu. Onca şöhretine rağmen kendisiyle ilgili hususlarda son derece
dürüsttü. Bir gün evinde “Eğer mebus tayin olunmasam, ilk mektep öğretmeni bile
olamam” (32) diyecek kadar da açık
sözlüydü.
Yeni
neslin ruh yapısını etkileyecek çok sayıda esere imzasını atan Karaosmanoğlu,
27 Mayıs ihtilalcilerince de unutulmamış, tıpkı B. Kemal Çağlar gibi Kurucu
Meclis üyeliğine tayin olunmuştu. (33)
Sömürülen
Atatürk kitabına geçen bir başka aydın ise 1946 yılında Zonguldak milletvekili
olarak atanan O. Seyfi Orhon. İktidarın yayın organı Ulus Gazetesi’nde köşe yazarlığı
yapan Orhon, uzun süre devlet memurluğu yaptı.
... Sen o kartal pençenle tutup bizi uçurdun
Aşılmaz ne dağlar, ne denizler üstünde
... Bir güneş tesiri var o ilahi başının
Karanlıklara düşmüş ümitsizlerin üstünde. (34)
Yunanistan’ın
Mora’sında doğan ve 1946 yılında Ordu milletvekili olarak atanan Y. Ziya Ortaç,
çeşitli azınlık okullarında öğretmenlik yaptı. Eserlerinden biri de İsmet İnönü
ile ilgili bir biyografi çalışması olan Ortaç, Sömürülen Atatürk kitabına
birkaç şiiriyle birden girdi:
... Topladı avucuna yıldırımı, şimşeği
Yoktan varediyordu Tanrı gibi herşeyi
... Onu tarihe sorun, yoktur eminim bir eşi
O güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi
Sözü halkın dilidir, gözleri hakkın ateşi
O güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi. (35)
Tünaydıncı Tanrıöver
İlk
mecliste Saruhan milletvekili olarak bulunan H. Suphi Tanrıöver, bir dönemin en
renkli simalarından biriydi. İki defa M. Eğitim Bakanlığı görevinde bulunan
Tanrıöver, uzun süre de Romanya’da
büyükelçilik yaptı. Asıl karizmasını, kurucusu ve geliştiricisi olduğu Türk
Ocakları’na borçluydu.
Tanrıöver
de tıpkı F. Rıfkı gibi İttihat ve Terakki iktidarında Cemal Paşa’nın
yakınlarında bulunanlardandı. Münevver Ayaşlı’ya göre dilimizdeki “günaydın (ve
tünaydın)” kelimelerinin mucidi O’dur. “Ağdalı bir dille selam vermeyiniz.
Bakınız size ne güzel bir selam öğreteceğim. Gündüzleri günaydın, geceleri
tünaydın deyiniz.”
Kurucusu
olduğu Türk Ocakları, Cumhuriyet rejimi tarafından kapandıktan sonra sadece
mebus olarak kalmak H. Suphi beye pek ağır geliyordu. Romanya’ya büyükelçi
tayin ederek H. Suphi Bey’in hem gönlünü almışlar, hem de bir bunalımdan
kurtarmışlardı. (36)
H.
Suphi Bey, büyükelçiliği sırasında Romanya’dan çok sayıda Gagavuz Türkü’nü
Türkiye’ye getirtir. Gagavuzlar, Hristiyanlığı seçmiş bir Türk boyudur.
Türkiye’ye getirdiği bu Gagavuzlar’ın pek çoğunu H. Suphi Bey, Köy
Enstitülerine yerleştirmişti. Yaşlarına ve tahsil derecelerine göre kimisi
öğretmen, kimisi de öğrenci olmuşlardı. (37)
Lüsyen Hanım’ın İhtiyar Kocası
Dönemin
bir başka renkli siması, Şairi Azam Abdülhak Hamit Tarhan’dı. Şöhretinin bir
kısmını Avrupalı güzel eşi Lüsyen Hanım’a borçlu olan Abdülhak Hamit, 1928
yılında İstanbul milletvekili olarak atandı.
Genç
Türkiye Cumhuriyeti, Abdülhak Hamit Bey’i mebus yaptı. Yaşı müsait olsa
büyükelçi de yapacaktı. M. Kemal Paşa kendisini seviyor, Ankara’da bulunduğu
zamanlar Lüsyen Hanım’la beraber sık sık Köşk’e yemeğe gidiyorlardı. (38)
Sömürülen
Atatürk kitabına geçmiş bir başka aydın da 1946 yılında Kütahya milletvekili
olarak atanan Ö. Bedrettin Uşaklı. Mülkiye müfettişliği de yapan Uşaklı da, M.
Kemal’i tanrılaştıranlardan:
Bir güneş gibi yalnız
Sensin ülkü tanrımız
Ey Türklüğün bütünü...! (39)
(Devam edecek)