Cihangir cami niye Cihangir cami?
Cihangir camini duyduk ama o camiye ismi verilen Şehzade Cihangir’in hüzünlü hayatını biliyor muyuz? Neden Cihangir Camii o Tophane’deki o tepeye yapılmış acaba. Kaynakların verdiği bilgiye göre Hürrem Sultan ve Sultan Süleyman’ın oğulları Şehzade Cihangir doğuştan kamburdur ve bu nedenle babası ona hem cihanı sırtında taşıyan anlamını taşıyan cihangir adını vermiş hem de onu sancağa çıkartmayarak hep yanında tutmuştur. İşte Şehzade Cihangir’de insanların bu camiye gelirken yokuş yukarı çıkmasını istemiş ve buraya gelenler bir parça olsun kendisini anlamalarını istemiştir.
ABİSİNİN ÖLÜMÜNE ÇOK
ÜZÜLDÜ
1553 senesinde yapılan Nahçıvan Seferi'nde abiyi Şehzade
Mustafa'nın öldürülmesinden olumsuz etkilenen Şehzade Cihangir, bir zaman sonra
akli dengesini kaybetti ve bir süre sonrada rahatsızlandır; kısa bir zaman
sonrada 27 Kasım 1553 senesinde sefer esnasında Halep'te yaşamını yitirdi.
Ancak bazı kaynaklara göre Şehzade Cihangirin vefat sebebinin verem olduğu
iddia ediliyor.Şehzade Cihangir de, Halep de ölmüştür. Kendisi bir yazı ustası
olup, aynı zamanda Zarifi mahlasını kullanan bir şairdir.
Ağabeyi Şehzade Mustafa'nın boğdurulduğu esnada, o da
babasının çadırında olduğundan dolayı, olayı en yakından yaşayan kişilerden
biri olmuştur. Bu, onun ruhunda öylesine fazla bir hasar bırakmıştır ki, idam
sonrası düştüğü büyük melankoli sonucunda, daha fazla dayanamayarak, babasıyla
Halep e vardıklarında, yani 1553 senesinde ölmüştür.
MİMAR SİNANIN İMZASI
OLAN CAMİ
Fındıklı Yokuşu’nun kuzeyindeki Pürtelâş mahallesinde olup
adını verdiği semtte Marmara’ya ve Boğaziçi’ne hâkim bir tepede yer alır.
Caminin adı, Kanûnî Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan doğan ve yirmi iki
yaşında ölerek (960/1553) Şehzade Mehmed ile birlikte Şehzade Camii’ndeki
türbeye gömülen oğlu Cihangir’den gelmektedir. Mimar Sinan’a yaptırılan ilk
cami 967’de (1559-60) tamamlanmıştır. Vakfiyesine göre yanında bir de sıbyan
mektebi bulunuyordu. Evliya Çelebi’den bu yapının kare planlı, tek kubbeli ve
tek minareli olduğu öğrenilmektedir. Cami, tarihi içinde beş yangın geçirmiş ve
her seferinde yenilenmiştir.
2.ABDÜLHAMİT HAN
YENİDEN YAPTIRDI
1307’de (1890) II. Abdülhamid tarafından yeniden yaptırılan bugünkü cami de
genel hatları ile tek kubbeli ve kare planlıdır. Üç bölümlü son cemaat yerinin
iki köşesinde iki minaresi vardır. Mimar Sinan’ın Edirnekapı Mihrimah Sultan
Camii’nde başlattığı bir mimari tasarım ve strüktür, XIX. yüzyılın sonlarında
bu yapıda yeniden uygulanmıştır. Bu tasarımda kubbe dört köşeye oturtulmuş
olduğundan duvarlar taşıyıcı özelliklerini kısmen kaybetmiş, böylece çok sayıda
pencere açılabilmiş ve özellikle üst kısımlarda yelpaze biçimi yayılan pencere
düzeni gerçekleştirilebilmiştir. Son yıllarda yazılmış bir kitapta Sarkis Balyan
adı verilmekteyse de (Sezgin, s. 204) 1295 (1878) yılında devlet başmimarı
unvanını alan Sarkis’in ve mensubu olduğu mimar ailesinin eserlerini içeren
listelerde Cihangir Camii adına rastlanmaması bu bilginin ihtiyatla
karşılanmasını gerektirmektedir (bk. Tuğlacı, s. 241).
KALEM İŞLERİ GÖRÜLMEYE DEĞER
Cihangir Camii gerek planlanması gerekse süslemeleriyle
gayet ölçülü bir eserdir. İçerideki kalem işleri büyük ölçüde devrinin
özelliklerini korumaktadır. Buna ek olarak 1285-1307 (1868-1890) yılları arasında
Mustafa İzzet, Hâfız Ahmed Sünbülî, Sâmi, Râkım, Hasan Rızâ, Sabri, Şefik,
Muhammed Fehmi, Muhammed Nazif, Nazif, Ârif, Mehmed Tâhir, Seyyid Ali,
Alâeddin, Hasenî, Cerî, Mısrîzâde Ali Rızâ Üsküdârî, Şevki gibi hattatlar
tarafından yazılmış otuz dokuz levha cami iç mekânına ayrı bir özellik
katmaktadır.
Evliya Çelebi ile diğer kaynaklarda sözü edilen ve 1281’de
(1864-65) yandığı bilinen avlunun köşesindeki zâviye-tekkenin bânisi ve ilk
şeyhi, Halvetiyye tarikatının Cihangîriyye şubesinin kurucusu Hasan Burhâneddin
Cihangîrî’dir (ö. 1074/1663-64).
Caminin çevresinde 1048 (1638-39) tarihli bir çeşme, 1120
(1708) tarihli bir sarnıçla musluklar, hazîresindeki 1312’de (1894-95)
açtırılan ve 1318’de (1900-1901) Gazi Osman Paşa tarafından bir tulumba monte
ettirilen kuyu ile şadırvan ve günümüzde beton olarak yenilenmiş Hasan
Burhâneddin Cihangîrî türbesi dikkati çeker. Hazîre ve türbede en eskisi 997
(1588-89), en yenisi 1923 tarihli yirmi sekiz adet önemli kabir ve mezar taşı
tesbit edilmiştir.