Çileli dualar 3
Hz. Musa (a.s.) zorba Firavun’la
mücadeleye giderken şu duayı okuyarak Rabb’inden yardım diliyor:
“Rabb’im, içime ferahlık, işime
kolaylık ver,
Dilimden bağı çöz ki sözümü iyi
anlasınlar!
Bana ailemden kardeşimi yardımcı
ver,
İşimi destekle onunla; sırtımı
güçlendir!
Böylece çok yüceltelim, çok analım
seni,
Esirge, susuz bırakma ıssız çöllerde
bizi!”
Hz. Yunus (a.s.) zifiri karanlıkta,
balığın karnındayken şöyle yalvarıyor karanlıkları aydınlatacak olan Rabb’ine:
“Üzüldük, bozuldu moralimiz;
yalvardık içten,
Bağışlama için yardım istedik
Rabb’imizden!
Yakardık zifiri karanlıklar içinde
inledik:
Yoktur senden başka ilah Rabb’imiz,
dedik!
Yetişmeseydi eğer rahmet,
Rabb’imizden;
İnleyecektik diriliş gününe dek
derinden!
Kuşkusuz olduk biz, suçlu
görevlilerden,
Onadı Allah duamızı, kurtulduk
ezinçten!
Andık yalvararak Allah’ı, balığın
karnında,
Atıldık ıssız sahile zayıf, güçsüz
durumda!
Güçsüz ve hasta; attı kıyıya balina
bizi,
Allah, gölge için üzerimize bitki
yeşertti!
Yöneldik Mevla’ya, anladık hatamızı:
“Allah’ım, kabul eyle pişmanlığımızı!”
“Sürdürmeliydik görevi, olsa da
çetin!
Elçiler görev yaparken olmalı
metin!”
“Eksiklikten uzaksın, senden başka
ilah yok!
Terk ettik izinsiz görevi,
suçlulardan olduk!”
Hz. Zekeriyya
(a.s.) toplumunun inatçı ve acımasızlığına karşı Allah’tan yardım isteyerek
inananların zor durumlarda başvurdukları yöntemi izliyor:
“Endişeliyiz bizden sonraki toplumdan!
Gül bahçemize diken ekebilirler yeniden!
Karım da kısırdır, topluma yön verecek,
Elinden tutacak bir çocuk ver,
Hüda’mız!
Tarafından hayırlı bir nesil bağışla bize,
Ver nazik gülleri bize ve Yakup ailesine!
Yalvardık, durmadan aktı göz yaşımız,
Yokken biz, dolu yemesin tatlı bağımız!
Kalmasın meydan, putçu bilgisizlere,
Kalsın eserimiz iyi ve ipek yüreklere!
Gizlice içten yalvarmaya devam
ettik:
İsteklerimiz konusunda heyecanlıydık!
İstedik, Rabb’imizin sevgi
pınarından:
Kıraçta güller susuz açar; rahmetinden!
Namaz kılarken müjde verdi melekler:
“Onaylar Allah arzunu sevin!” dediler!
Verdi, Hüda verdiği sözü doğrulayarak,
Onurlu, iyilerden Yahya’yı resul olarak!”
Hz. Nebi (s.a.s.) onu ve inananları zor durumda
çaresiz bırakan Mekkeli müşriklerle ilgili şu duayı yapmak zorunda kaldı:
“Rabb’imiz; Kureyş’ten azılı
yedi kişiyi,
Havale ediyoruz sana,
yaktılar içimizi!”
Gün geçti, devran döndü her
zamanki gibi güneş doğdu; aydınlattı Bedir Kuyuları’nın etrafını ve savunma
başladı. Hz. Resul’ün yaptığı duanın kabulü şöyle gerçekleşti:
“Öldürüldüklerinde Bedir
savunmamızda,
Atıldı kuyuya o pis leşleri
yedisinin de!”
Allah’ın kahraman Resul’ü,
Mekke’de güvenlik yok diye Taif’e gitti. Taifli bağnaz ve banalların ayaklarını
kanlar içinde bırakıp yürüyemeyecek derecede halsiz bıraktıklarında bir bağın
içindeki ağacın gölgesine çekilip Rabb’ine yönelerek şunu söyledi:
“Rabb’imiz, güçsüzlüğümüzü sunuyoruz sana!
Sığınıyoruz merhametine, acı biz aciz kullara!
Kızgın değilsen bize, biliyoruz yardım edeceğini,
Duyduk, “Acımam, kızgınlığımı aşmıştır!” dediğini!
Yüzsüz düşmanın elinde kalmaktan sığınırız sana,
Muhataptır hayatımızdaki yakınlarımız duamıza!
Bir dosta bile bizi bırakmayacak kadar
acırsın!
Eline bırakma, acıyan Yaratan’ımız zalimlerin!”
Bu içten yakarıştan sonra Resul’üne yardımın
sözünü veren Allah Cebrail’i gönderdi:
Dedi Cebrail: “Kardeşim, dağlar meleği bekler;
İstiyorsan ezilsin iki dağın arasında Müşrikler!”
“Olmaz; biz rahmet için geldik,
bilmiyor onlar,
Çocukları belki, Yaratan’ın has
kulları olurlar!”
Hz. Nebi (s.a.v.) Taif’ten dönüşte güvenlik
nedeniyle Mekke’ye giremeyince Hira’da geceyi geçirmek zorunda kaldı. Sabah
Mekkeli Mut’im’in koruyuculuğunda evine ancak gelebildi. Mut’im, Bedir
Savunması’nda öldü. Mut’im’in oğlu Medine’ye gelip değerbilir Resulüllah’tan
Mekkeli esirleri isteyince Allah’ın Nebi’si (s.a.v.) şu tarihi ve örnek sözü
söyledi:
“Tehlike var diye Mekke’de, gitmiştik Taife,
Gidemedik eve dönüşte, kaldık Hira’da gece!
Girdik Mut’im’in koruyuculuğunda, evimize,
Ölünce Mut’im Bedir’de, geldi oğlu Medine’ye!
“Kurban ederdik; isteseydi yaşlı baban bizden,
Verirdik ona, Bedir’in esirlerini düşünmeden!” (1)
Görülüyor ki inananlar olarak sıkıştığımızda
başvuracağımız yegane kaynak Allah’ın rahmet deryasıdır. Onun dışında bize
yardım edecek yoktur. Burada şu noktaya dikkat çekmekte yarar vardır: Kendimize
düşeni yaparak eylemsel; Allah’a ellerimizi ve gönlümüzü açıp yalvararak da
sözlü duada bulunmuş olmamız gerekir.
Kalın sağlıcakla!
(1): Hz. Resulüllah’ın (s.a.v.)vefa örnekliği.