18 Mart 2016

CNR Kitap Fuarı

Türkiye'nin en çok ilgi gören organizasyonların başında gelen kitap fuarlarına ilgi giderek artıyor. İstanbul'da 10 gün süren CNR Kitap Fuarında da bu ilgiyi gözlemledik.

İlk kitap fuarları 1980'li yılların başında, Taksim'deki The Marmara Oteli'nin hemen arkasında küçük bir salonda başlamış. 12 Eylül askeî müdahalesinden en büyük darbeyi yiyen yayıncılar, ilk yıllarda bu fuara fazla ilgi göstermemişler. 30 civarında yayınevi katılarak kitap fuarı geleneğini başlatmış.

Önce ilgi görmeyen fuara bu salon dar gelmeye başlayınca, şimdi Lütfü Kırdar Kongre Salonu olarak hizmet veren, o dönemde ise basketbol maçlarının oynandığı Spor ve Sergi Sarayı'na taşınmış.

Ben ilk kitap fuarını İstanbul Tepebaşında gördüm. Tepebaşında TRT'nin olduğu yerde fuar kuruluyordu. Şehrin ortasında olmasından dolayı ulaşımda kolaydı. Defalarca kez gitmişliğim vardır.

Her fuarda olduğu gibi bazı yazarların imza günlerinde uzun kuyruklar oluşurken, diğer tarafta uzaklara dalmış mahcup bir şekilde kendilerine kitap imzalatacak okur bekleyen yazarlara o yıllarda da çok üzülürdüm.

Beyoğlu Tepebaşında ki fuar alanı da zamanla yetmeyince, fuarlar bu sefer çok uzaklaştı.

Son yapılan fuara çok sayıda belediye de yer aldı. Belediyeler yayıncılık konusunda gizliden gizliye bir birleriyle yarışıyorlar sanki. Çok güzel kaynak eserlere imza atıyorlar. Üniversiteleri de gördüm fuarda. Onlar “Biz de varız” diyorlar. CNR Kitap Fuarı bu yıl en büyük alanı engelli yazar ve çizerlere ayırmış. Engelsiz kalemler köşesinde onlarca yazar okurlarıyla buluştu.

Bu yıl fuara son günde gidebildik. YGS sınavı olunca bir nebze rahattı diyebilirim. Çok sayıda yazar dostum ve arkadaşımla karşılaştık. Bazılarının misafiri olduk. Çaylarını içtik. Yaptığımız kısa sohbetlerde ilgiden memnun olduklarını gördük. İçeriye girer girmez Demirhan Kadıoğlu ile karşılaştık. Onun etrafı her zamanki gibi hayranlarıyla doluydu. Biraz ilerleyince birlikte çalışmaktan gurur duyduğum Bayrampaşa Belediyesi Eski Başkanımız İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge ile sarmaş dolaş olduk. Yanındaki heyete ilk çalışma arkadaşlarımdan diye tanıtması mutlu etti beni.  Sevgili vekilimden ayrılır ayrılmaz Mine İzgi hanım ile göz göze geldik. Kısa sohbetimizin ardından nazik bir şekilde imzalı kitap hediye etti bize. İnceleye inceleye gezerken Kayseri'den oğlu ile gelen Güner Dinçaslan ile görüştük. Bu sefer yazar olarak oğlu Bahadırhan vardı masada. Güner hanım çok mutluydu. Azerbeycan'da satış rekorları kıran ve bol ödül alan Gülay Hüseynova, Prof. Dr. Canan Karatay ve 80'ler dizisinden tanıdığımız Ayşe Tolga basının ilgi odağı idi.

Ahmet Ümit, Yavuz Bahadıroğlu, Ahmet Günbay Yıldız, Caner Taslaman, Abdülhamid Kayhan Osmanoğlu'nun önünde kuyruklar vardı.

Şair Şakir Kurtulmuş abimizi Ayasofya Dergisi standında gençlerle sohbet ederken bulduk. O güzel sohbete kısa da olsa bizde iştirak ettik. Mahya yayınları standı tam bir buluşma kaynaşma ve muhabbet etme yeri gibiydi. İkramları da boldu. Değerli Mehmet, Sebahattin ve Cemalettin ağabeylerin yanında biraz soluklandık. Sonra fuarın şık ve o kadar da nazik yazarı Özlem Tanrıkulu'nun misafiri olduk. “Böyle Geleceksen Gelme” isimli kitabını bizler içinde imzaladı. Büyük bir keyifle okuyacağız inşallah. Yıllarca sinema oyunculuğu yapan ve sonra anılarını yazan Kemal İnci de oradaydı. Kemal İnci bey ile biraz sinema biraz kitap muhabbeti yaptık. Yayınevleri arasında gezerken Prof. Dr. Adnan Demircan ve Prof. Dr Âdem Apak hocalarımla göz göze geldik ve selamlaştık.

Tam çıkışa doğru hareketlendiğimiz anda Tunç yayıncılık standında sevgili Halide Göksoy'un güler yüzüyle karşı karşıya geldik. O da şaşırdı bizde. Stand kalabalıktı. Yayınevinin sahibi diye tanıştırıldığımız kişi ile aynı anda “biz nereden tanışıyoruz” dedik bir birimize. Konuştukça tanışıklığımızın 21 yıl öncesine kadar gittiği ortaya çıktı.

Sevgili Hakan Tunçyıldız'a yıllar öncesinde dergi grafik tasarım çalışması yaptırmıştık. Çalışmaları da şirket adına ben takip ediyordum. Yıllar sonra kitap fuarında karşılaştık.

Fuarların bu yönünü seviyorum işte. Birçok dostunu arkadaşını görebiliyorsun.

 

 

İSTİKLAL MARŞINI ANLAMA YARIŞMASI YAPILSIN

 

Her yıl Mart ayının ikinci haftasında İstiklal Marşımızın kabul yıl dönümünde çeşitli etkinlikler düzenlenir. İlk akla gelende “İstiklal Marşı Güzel Okuma Yarışmasıdır”

Bu da güzel ama bunun yanında bir de anlama yarışması yapılsın. Çocuklarımıza bu konuda kompozisyonlar yazdırılsın. Bakalım o güzel yüreklerden neler damlayacak.

 

KAR FİLM FESTİVALİ İÇİN ERZURUM'DA OLACAĞIZ

 

16 -19 Mart tarihleri arasında Kar Film Festivali için, Atatürk Üniversitesi'nin davetlisi olarak Erzurum'da olacağız inşallah. Festival ve Erzurum izlenimlerimizi sizlere buradan aktaracağım. Erzurum Belediyesi'nde çalışan çok sayıda dostum ve arkadaşım var. Basın Danışmanı sevgili Ahmet Öz İSKİ'den transfer edilen çok değerli bir isim. Kendisini ziyaret edeceğim. Erzurum'u onun rehberliğinde gezmek istiyorum.

 

 

Çamlıca Tepesi'ndeki televizyon ve radyo vericilerinin kaldırılma çalışmaları hızla sürüyor. Çamlıca Tepesi'ndeki yapılan çalışmaları televizyon mikrofonlarına anlatan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi TÜRKMEN müjdeyi şu sözlerle verdi: “2016 yılı sonunda tüm televizyon vericileri kaldırılacak, yeşil alan daha da genişleyecek.”

ÖZLENEN GÖRÜNTÜ GERİ GELİYOR

Yeditepe İstanbul'un sayılı seyir teraslarından biri olan Çamlıca Tepesi'ndeki görüntü kirliliğine neden olan radyo ve televizyon vericileri bu yıl yapılacak olan çalışmalarla ortadan kaldırılacak ve Çamlıca Tepesi özlenen görüntüsüne kavuşacak.

Gazetecilerle birlikte Çamlıca Tepesi'ni gezen ve yapılacak çalışmalar hakkında bilgi veren  Hilmi TÜRKMEN, “Artık sona doğru yaklaştığımızın müjdesini vermek istiyorum. 2016 yılı bitmeden Büyük Çamlıca Tepesi'ndeki anten kirliliği tamamen ortadan kaldırılıyor. Şu an Küçük Çamlıca Tepesi'ndeki, tüm anten kulelerini tek bir çatı altında toplayacak olan anten inşaatı hızla devam ediyor. Temeli ve güçlendirme çalışmaları bitmek üzere. Bu kule tam 350 metre yüksekliğinde ve bütün bu antenler tek çatı altında, Küçük Çamlıca'da toplanmış olacak,” şeklinde konuştu.

‘SELFİE BALKONLARI HAZIRLANIYOR'

Projenin ardından Çamlıca'nın nasıl bir görüntüye kavuşacağını, “Asrın Mührü Çamlıca Camii ve onun kubbelerinin, minarelerinin dışında yeşil bir Çamlıca Tepesi bizi bekliyor diyebiliriz,” şeklinde açılayan Hilmi TÜRKMEN sözlerine şu şekilde devam etti:

“Bu anten kirliliğindeki kötü görüntü ortadan kaldırılacak. Antenlerin kaldırılmasından ve tüm alanın yeşile dönüştürülmesinden sonra muazzam bir görüntü bizi bekliyor olacak. Çocuk oyun alanlarıyla, seyir teraslarıyla, piknik alanlarıyla, dinlenme alanlarıyla birlikte, hatta selfie balkonuyla bile birlikte Büyük Çamlıca Tepesi vatandaşımızın hizmetinde olacak.”

ÇAMLICA'DAKİ TEK DEĞİŞİM ANTENLER DEĞİL

Vatandaşlar tarafından uğrak bir yer olan ve İstanbul'un sembolü olması dolayısıyla da herkesin ilgi odağı olan tepedeki anten kirliliğinin ortadan kaldırılmasına vatandaşlar da destek veriyor. Çamlıca'daki tek değişim antenlerle de sınırlı kalmayacak. Bölgedeki tüm evler de Kentsel Dönüşüm kapsamında yenilenecek. Bu sayede Çamlıca yeşilliğin ve modern binaların iç içe geçtiği seyir zevki yüksek bir ilçeye dönüşecek.