20 May 2021

​ÇOCUK OLMAK YERİNE ÇOCUKKEN ÖLDÜRÜLMEK

Filistin, Suriye, Yemen, Myanmar, Doğu Türkistan…

Yaşamlarının en güzel çağında çocukluk sevinçleri ellerinden alınmış, bombalarla ve işkencelerle minik bedenlerine kıyılmış çocukların ülkeleri. Hepsinin ortak noktası ise Müslüman olmaları, Müslüman oldukları için öldürülmeleri.

 

Modern başkentlerde vicdan sahibi insanların bireysel tepkileri dışında henüz ülke düzeyinde kayda değer bir tepki yok, Filistin’de öldürülen çocuklar için. Belki de Müslüman oldukları için Birleşmiş Milletlerin veya UNICEF’in görev alanlarına girmiyorlar. Belki de bu yüzden İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin masumların korunmasına dair belirlediği temel insan hakkına sahip değiller.  

 

Filistin Enformasyon Bakanlığı'na göre, son 20 yılda İsrail'in Filistin’e yönelik saldırılarında 3.000'den fazla çocuk hayatını kaybetti (https://www.aa.com.tr/en/middle-east/palestinian-children-defenseless-in-face-of-israeli-attacks/2246060). Ve ne yazık ki her geçen gün başka çocukların isimleri ekleniyor bu vahşet listesine. Yaşları değişik, isimleri değişik ama kaderleri aynı çocuklar.

 

UNICEF'e göre, Suriye'de 10 yıldır devam eden ve “modern insan hakları savunucularının” görmezden geldiği savaş nedeniyle, 2011 ile 2020 yılları arasında yaklaşık 12 bin çocuk hayatını kaybetti, 1300'den fazla okul ve hastane saldırıya uğradı. Savaşın yol açtığı şiddet, şok ve travma nedeniyle psikolojik sorunlar yaşayan çocukların sayısı ise tam olarak bilinmiyor (https://www.unicef.org/media/88291/file/2021-HAC-Syrian-Arab-Republic.pdf ).  

 

Dünyada ki en büyük insanlık dramlarından biri yine başka bir Müslüman ülkede, Yemen’de yaşanıyor. Save The Children isimli sivil toplum örgütüne göre Yemen’de yaklaşık 85.000 çocuk açlık ve salgın hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmiş olabilir (https://www.savethechildren.org.uk/blogs/2018/starvation-in-yemen-85000-children-may-have-died-of-hunger ). UNICEF’e göre Yemen’de 12 milyondan fazla çocuk insani yardıma ihtiyaç duyuyor ve 5 yaş altındaki 2,3 milyon çocuk yeterli düzeyde beslenemiyor ve 400.000 çocuk acil beslenme desteği sağlanamazsa ölebilir (https://www.unicef.org/emergencies/yemen-crisis).

 

Myanmar’da, 1 Şubat 2021’de başlayan askeri darbe sonrası 43 çocuk darbeci askerler tarafından öldürüldü. Yine Nisan 2015 ve Ekim 2018 tarihleri arasında yaşanan salgın hastalıklar, sürgünler, şiddet olayları ve yetersiz beslenme nedeniyle 84.700 çocuğun öldüğü tahmin edilmektedir (https://www.savethechildren.org.uk/blogs/2018/starvation-in-yemen-85000-children-may-have-died-of-hunger ).

 

Acının dinmediği Doğu Türkistan’da zalim Çin devleti on yıllardır sistematik biçimde bir soykırım yapmaktadır. On binlerce insan katledilmiş, milyonlarca insan esir kamplarında işkenceden geçirilmiştir. Olayın faili Çin kendi düşmanları olduğu için bazı batılı devletler zaman zaman ilgili görünse de öldürülenlerin Türk ve Müslüman olması nedeniyle kınama mesajlarının ya da sembolik yaptırımların ötesine geçen bir tepki henüz orada da yok. Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği’nin raporuna göre, 1964-1996 yılları arasında Doğu Türkistan'da Çin tarafından yapılan nükleer denemelerde hayatını kaybeden Doğu Türkistanlı sayısı 750.000’den fazla (https://umhd.org.tr/en//upload/Dokuman/opt-_the-genocide-in-the-shadowY-1-14CLUF9Q1RRZG2X50J40.pdf). Çin tarafından uygulanan yaptırımlar nedeniyle cezaevlerinde, esir kamplarında tutulan insanların ve öldürülen çocukların sayısı tam olarak bilinmiyor.

 

İkinci Dünya Savaşından sonra Avrupa’da yaşanan en büyük soykırım olarak kabul edilen Srebrenitza’da, Sırpların 8 bin 372 sivil vatandaşı katlettikleri soykırım için Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır” demişti merhum Aliya İzzetbegoviç. Evet bugün çoğunlukla Müslüman coğrafyalarda yaşanan soykırımların ve katliamların nedeni unuttuğumuz ya da bize unutturulan hakikatlerde gizli.

 

Tüm bu acı ve gözyaşının sebebini de çözümünü de Batılı ülkelerde değil paramparça olmuş, her biri başka bir yöne bakan, inancını ve değerlerini kaybetmiş Müslüman ülkelerde aramamız lazım. Zira kaybolan şeyleri kaybedilen yerde aramak gerekir. Müslüman ülkeler amasız ve lakinsiz bir araya gelmedikçe, bu zulme ortak ve kararlı bir tepki göstermedikçe Müslüman coğrafyalardaki kan ve gözyaşı dinmeyecek. Hiçbir çocuk ve hiçbir insan, inancı, etnik kimliği ya da başka bir nedenle öldürülmemeli. Allah’ın arzı geniş herkese yer de var, rızık da var…

 

Vesselam…