28 Ağustos 2016

çocuk yetiştirme üzerine tavsiyeler

İnsan yetiştirmek hem zor hem de zahmetli bir uğraştır. Bedeni ve ruhu sağlıklı çocuklar yetiştirmek her anne-babanın en önemli görevidir. Doğumdan itibaren bebeklerin ihtiyaçları zamanında ve tam olarak karşılanmalıdır. Uzun süreler aç olduğu için ağlayan bebeğe sütünün verilmemesi, altını kirleten bebeğin temizliğinin yapılmaması ileriki yaşlarında ortaya çıkacak olan psikolojik rahatsızlıkların kaynağını oluşturabilir. Bebekler ilk günden itibaren annelerini kokularından tanırlar. Bebeğin annesiyle duygusal bağ kurabilmesi büyük oranda dokunma ile gerçekleşir. Kimi bebeklerin alışmasın diye okşanmaması, kucakta taşınmaması yanlıştır. Öyle ki anne dokunuşunu daha iyi hissedip güvende olması için sık aralıklarla -gün aşırı-  banyo sonrasında bebeklere masaj da yapılmalıdır. Masaj yapılan bebek psikolojik olarak rahatlayıp kendini güvende hissedecektir. Unutmayalım ki bebek için sevilmek sevgiyle dokunulmak demektir. Çocukların mutlu ve neşeli olduklarını gösteren en önemli davranışları gülmeleridir. Çocuk düşünceli, asık suratlı, kaşları çatık olmamalıdır. Çocuklar özellikle 2-3 yaş seviyesinde inatlaştıkları bir döneme girerler. İsteklerini yaptırtmak için sürekli tuttururlar. Ailelerine karşı ağlamayı silah olarak kullanırlar. Bu dönemde anne babalar çocuklarıyla inatlaşmamalıdır. Çocuğun her istediğine hayır denilmesi daha da hırçınlaşmasına sebep olacaktır. Eğer makul, yerine getirilmesinde herhangi bir sıkıntı olmayan bir istekse, çocuk ilk defa dile getirdiğinde bu istek yapılmalıdır. Onu ağlatıp huzurunu kaçırdıktan sonra yapmanın da bir anlamı yoktur. Sürekli ağlayan, huzursuzluk yapan çocukların bu durumlarına karşı soğukkanlılıkla yaklaşmalıdır. Anne baba sakin olmalı ve bu durumun geçici olduğuna inanmalıdır. Sırf sussun diye çocuklarının isteklerini yerine getirmemelidirler. Ağlama krizine giren çocuklarını sakinleştirmek için onların yanında sessizce beklemelidirler. Çocukların dikkatlerini dağıtmak için uğraşabilirler. Sevdikleri etkinlikleri yapmayı teklif edebilirler. Parmak boyama, oyun hamuru etkinlikleri onlara cazip gelebilir. Çocuğa ağladığı için asla ceza verilmemelidir. Ağladığı için sevilmediği, istenmediği söylenmemelidir. Çocuk sakinleştikten sonra ona şu ifade kullanılabilir: “Sen ağladığın için ben de üzüldüm.”  Ailesiyle arasında pozitif iletişim bulunan çocuk anne babasını üzdüğü için yaptığının doğru olmadığını fark edecektir. Ağladığında ailenin sesini yükseltmesi, çocuğu odaya kapatması vs çocuğun gelişimine büyük zararlar verir.

Her çocuk oyun oynama hakkına sahiptir. Her çocuğun oyuncak edinme hakkı vardır. Oyun parkları çocukların akranlarıyla oyunlar oynamasına müsait uygun mekanlardır. 3-5 yaş arasındaki her çocuğun günde ortalama 1,5 saat açık havada oyun oynaması gelişimini olumlu etkileyecektir. Oyun oynamak için belli sürelerde açık havaya çıkmak çocuğun sosyal ihtiyacının karşılanmasını sağlar. Oyun arkadaşları çocukların sosyalleşmesini sağlayan gruplardan biridir. Doğadaki canlıları görmesi, izlemesi, güneş ışığından yararlanması, rüzgarı teninde hissetmesi her yönüyle çocuğun gelişimine katkıdır. Oyuncak çocuğun problem çözme becerisini geliştiren, renkleri öğreten, iki ya da üç boyutlu cisimleri keşfetmesini sağlayan, parça bütün ilişkisini kurmayı kolaylaştıran özelliklere sahiptir. Ayrıca çocuklar oyuncaklar yardımıyla hayal güçlerini geliştirirler.  Çocuklar oyun oynarken pek çok öğrenme durumları meydana gelir. Oyunlar sırasında akran etkileşimi de sağlanır. Bisiklete binemeyen bir çocuk yaşıtı başka bir çocuğu bisiklet sürerken görürse tekrar tekrar denemek için motivasyon kazanır. Ayakkabılarını kendi giyen, bağcığını kendi kendine bağlayan çocuk akranlarına ilham kaynağı olur.  Çocukların gözlem becerileri oldukça yüksektir. Gözlem sırasında kendi cinsiyetlerindeki çocuklara daha fazla dikkat ederler.

Çocuklar için paylaşma önemlidir. Pek çok çocuk şarkısında paylaşmanın öneminden bahsedilmektedir. Kalabalık ailede büyüyen çocuk için paylaşmak sorun olmayabilir. Tek başına büyüyen çocuğun paylaşması öğrenmesi daha zordur. Bu durumda çocuğun yaşadığı eve, kendi odasına arkadaşlarının gelmesi sağlanmalıdır. Oyuncakların, yiyeceklerin paylaşılması öğretilmelidir. Çocuklara oyuncaklarına zarar vermeden oynamalarının gerekliliği anlatılmalıdır. Düşününki ikiz ya da aralarında birkaç yaş olan iki kardeşe de aynı oyuncaklardan ikişer tane alınmış olsun. Bu gereksiz, fuzüli ve müsrifçi bir yaklaşımdır. Bir evde aynı oyuncaktan birden fazla olması o çocukların bencil olmasına sebep olur. Faydacı değil zararcı bir davranıştır. Paylaşmayı öğrenemeyen bu çocuklar hayatlarının her döneminde sıkıntı yaşarlar.

Erken çocukluk döneminde çocuklara karşı anne-babalar kararlı davranmalıdırlar. Annenin yasakladığı herhangi bir yiyeceği, eşyayı veya davranışı baba onaylamamalıdır. Ailede hem eşler arasında hem de eşlerin zaman içinde kendi davranışlarında tutarlılık olmalıdır. Çocuğun şımarık olması, sorumluluğunu yerine getirebilecek kabiliyette olmaması, problem çözememesi, her isteğini ağlayıp tutturarak yaptırması, sorunları olduğundan çok fazla büyütmesi asla istenilen bir durum değildir. Sağlıklı nesiller sağlıklı anne babaların yetiştirdiği terbiyeli, ahlaklı, problem çözebilen, empati kurabilen, uyumlu, üst düzey düşünme becerilerine sahip, aktif, sosyal yönü güçlü çocuklarla mümkündür.