27 Ağustos 2019

ÇOCUKLAR BUNU HAK ETMİYOR! 4:

EĞİTİMDE MUHAMMEDİ METODA ÇOK UZAĞIZ.

Okulların açılmasına az kaldı. Arkadaşlarla konuşuyoruz. Ağır konular tabi. İçimizden biri muhtemelen biraz ortamı neşelendirmek için, bir akraba çocuğunun, seneler öncesinde ilkokulda yaşadığı komik olayı anlattı.

“Öğretmen hanım sorar:

-2 kere 2 kaç eder?

 Çocuk hemen atılıp: 5, diye cevaplar soruyu.

 Öğretmen hanım, cevabın 5 olmadığını, doğru cevabın 4 olduğunu söyleyince, çocuk sinirlenerek:

-Hayır, o…u! Benim cevabım doğru, seninkisi yanlış! Diye bağırır.

Evet, o ortamda kulağımıza komik gelen bir hikâye dinlemiş olduk. Birazda gülüşüldü. Amaç yerine gelmişti.  Anlatılmak istenen sadece bu kadardı.

Ama ben yine dayanamadım. Hikâyenin gerisini de dinlemek isteyince anlattılar:

Öğrencisinden duyduğu argo kelime ve öfke karşısında sinirleri bozulan öğretmen hanım:

“Sen ne edepsiz şeysin öyle!” diyerek öğrencisini kolundan tuttuğu gibi müdür odasına götürür. Müdür beyde öğrenciyi önce “güzelce” bir azarlar. Sonra hemen ailesini okula çağırırlar. Okula gelen ailesi çok üzülür, mahcup olur. Onlarda çocuklarına sanırım biraz kızarlar.

Hikâye bitince hemen o çocuğun şimdiki durumunu sordum. Çok parlak olmayan bir ortaokul öğrencisi olduğunu öğrenince; bir yetenek işte tamda böyle söndürülür! Dedim.

İtirazlar geldi. Şımarmış bir çocuk okulda istediği gibi öğretmenine küfür mü edecek yani? Yuh, o kadarda değil!

Haklısınız, çocuğun küfür etmesi ve öfke duygusunu kontrol edemeyişi üzerine ailesiyle de irtibata geçilerek, işbirliği içinde yanlış davranış kalıplarının terk etmesi ve doğru davranışın nasıl olması gerektiği, bir süreç dâhilinde öğretilmelidir. Bu tabii ki, görmezden gelinecek bir şey değil. Çocuğun duygularını tanıması içinde, duygu koçluğuna ihtiyacı vardı muhtemelen.

Fark edilemeyen yetenek ise. Çocuğun soru karşısında en ufak bir sıkıntı yaşamadan diğerlerinden önce atılmasını sağlayan özgüveni. Kendi doğrusundan emin oluşu ve karşısındaki otoriteye karşı bu doğrusunu savunma duygusuna sahip olması. Keşke bunu doğru yöntemlerle ve duygularını kontrol ederek yapmayı bilseydi. O yaştaki bir çocuğun bilmemesini de normal karşılayacak olmamız gerekir.

O zaman, keşke bu özgüvenli, cesur çocuğa doğru davranış sevecenlikle öğretilseydi ve belki de liderlik potansiyeline sahip bir insan evladının içindeki enerji söndürülmemiş olsaydı.

Eğitimde yapılan böyle büyük hataları dinleyince, Peygamber Efendimizin (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) eğitim anlayışından ne kadar uzakta olduğumuzu üzülerek görmekteyiz.

Efendimiz (S.A.V.) bir gün mescide giderken ezan okunuyordu. Sokaktaki bir çocuk da ağzını eğip bükerek ezanla dalga geçiyordu. Namaz kılındıktan sonra Efendimiz (S.A.V.) çocuğu yanına çağırır ve mütebessim bir çehreyle gözlerine bakarak:

-Ne kadar güzel bir sesin var öyle.
Bir ezan okusan, biz de dinlesek... Buyurur.
Çocuk utanır vaziyette: ‘Ben ezan okumayı bilmiyorum ki...' deyince

Efendimiz (S.A.V.) gülümseyerek:

-Öyleyse ben okusam, sen de tekrar etsen olur mu? Der.

Birlikte okurlar. Sonra Peygamberimiz (S.A.V.), çocuğu başını okşar ve tekrar sesinin güzelliğine iltifat eder. Çocuk o kadar mutlu olur ki, bir süre sonra Efendimize gelerek müezzin olmak istediğini söyler.

Yıllar sonra, o sahabe yaşlandığında artık saçları beline kadar geliyordu ve bazı sahabe arkadaşları ona kızıyordu.

Söz konusu sahabe ise yaşlı gözlerle diyordu ki:

‘O saçlara kim dokundu bilmiyor musunuz? '

Söz konusu sahabe Ebu Mansure'dir. (Radiyallahü anh)

Eğitimcilere örnek olacak başka bir hadisede, mescide yeni gelen bir bedevinin, oraya idrarını yapması karşısında, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) sinirlenen sahabeyi durdurarak, sadece orayı suyla temizlemelerini emretmesi. O bedeviye ise en ufak bir öfke göstermeden doğru davranışı anlatmış olması, geliyor aklıma.

Sonrada camide altına ıslatan bir çocuğa karşı şimdiki cami cemaati aynı sabrı ve inceliği gösterebilir mi acaba? Diye düşünüyorum.

Peygamber Efendimizin (S.A.V.) hayatı benzer incelikte daha pek çok eğitim örnekleriyle doludur.

Borcunu zamanından önce zorbalıkla isteyen bir yahudiye karşı tutumu,

Evinde misafir ettiği obur bir putperesti Müslüman eden inceliği ilk aklıma gelenler. Makalemi uzatmaktan korkmasaydım uzun uzun yazmak isterdim.

Ve daha onun yolundan giden nice büyük İslam âliminin hayatında da, çok güzel eğitim örnekleri vardır.

Eğer, zalimler karşısında doğruyu korkmadan haykıracak, modern putları tuz buz edecek liderleri bekliyorsak, önce okulları ve tabii ki camileri Muhammedi eğitim metodu ile revize etmemiz gerekir. Yoksa daha çok bekleriz!

Allah her şeye rağmen neslimizden Muhammedi ahlaka sahip, pek çok liderler görmeyi nasip etsin. Amin.