26 Eylül 2018

Çocuklar Ölürken İnsanlık En Derin Uykusundaydı

Taciz edilen, tecavüze uğrayan, öldürülen çocuklar. Yarım kalan şarkı, rüzgârın alıp götürdüğü uçurtma, solan çiçek, fotoğraflarda kalan tebessüm ve asla kapanmayacak yara.

Beton şehirlerin ortasındaki yeşil bahçemiz, çöldeki serabımız, okullar dolusu hayallerimiz…Koruyamadığımız, ellerimizden kayıp giden yitik hazinemiz, sevmeye doyamadığımız çocuklarımız…

Modern şehirlerin karanlık sokaklarında, çığlık çığlığa bağırırken sesini duymadığımız, gözümüzün önünden akıp giderken görmediğimiz, gazete manşetlerinden, otopsi raporlarından, televizyon programlarından bildiğimiz çocuklar. Su satan, mendil satan, sokaklarda yatan çocuklarımız.

İnsana ve onun vicdanına teslim olan, bedeni, hayalleri, geleceği sömürülen çocuklar. Rüzgârın önündeki yaprak misali savrulan, uçup giden çocuklarımız.

Çocuklarını koruyamayan bir toplumun gelecek ideali olabilir mi?

Çocuklarını koruyamayan bir toplum Allah'ın rahmetine talip olabilir mi?

En değerli beşerî sermayesini heba eden ve koruyamayan toplumlar bir medeniyet inşa edebilir mi?

Yine bağrımızın orta yerine düştü çocukların acısı. Yine tecavüze uğrayan, öldürülen, anne babaları tarafından sokak ortasında dövülen çocukları konuşuyoruz. İçimizi en çok acıtan, tahammülü en zor olan acılardan, imtihanlardan geçiyoruz.

Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'nün 2017 yılı raporu, hepimiz için utanç sebebi olacak verilerle dolu. İlgili raporun çocukların cinsel istismarı suç ve karar sayıları ile ilgili bölümü incelendiğinde, çocuklara yönelik cinsel istismar nedeniyle alınan mahkûmiyet kararı sayısının 2010 yılında 4651 iken 2017 yılında mahkûmiyet karar sayısının 13396 olduğu görülüyor.

Türkiye'nin Çocuk Suçluları (14/12/2017) başlığı ile yayınlanan yazımda değindiğim üzere, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından her yıl düzenli olarak yapılan “çocuk suçlular” araştırmasına göre, 2016 yılında 333.435 çocuk hakkında suç teşkil eden çeşitli fiiller yüzünden güvenlik birimlerince işlem yapıldı. Aynı rakam 2010 yılında 188, 044 idi. Ne yazık ki son altı yılda güvenlik birimlerince hakkında işlem yapılan çocuk sayısında yaklaşık %80 düzeyinde bir artış söz konusu. Bu çocukların bir kısmı mağdur olduğu için bir kısmı ise suçlu olduğu için hakkında işlem yapılmış çocuklar.

Ülkemizde bir yılda suça bulaşan çocuk sayısı ne yazık ki pek çok Avrupa ülkesinde bir yılda doğan çocuk sayısından daha fazla. Örneğin, Finlandiya'da 2016 yılında doğan çocuk sayısı 58.814, Danimarka'da 59.640, Bulgaristan'da 67.070, Macaristan'da 91.758.

Eğer bir gelecek ve medeniyet tasavvurumuz varsa, bunu mümkün kılacak olan iyi eğitim almış, çağın gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip, evrensel değerleri kuşanmış çocuklar olabilir. Artık çocuklarımız tecavüze uğramasın, küçük bedenleri kör kuyulara atılmasın, bir sömürü aracı olarak kullanılmasın çocuklarımız.

İnsanın içinde bulunduğu derin gaflet uykusundan uyanma vakti gelmedi mi hala. Tecavüz edilen, öldürülen çocuklar, kalbinizde bir ritim değişikliğine, gözlerinizde bir damla yaşa, boğazınızda düğümlenen cümlelere sebep olmuyor mu?

Bir çocuğun sığınabileceği en güvenli yer insanın ve insanlığın vicdanıdır. Bu yüzden hiç ayırt etmeden ülkemizin tüm çocuklarını hatta dünyanın tüm çocuklarını korumalı, vicdanımızın en merhametli köşesinde saklamalıyız.

Çocukları korumak sadece kamu kurumlarının görevi değildir. Tıpkı vatanı müdafaa eder gibi tıpkı bayrağımızı korur gibi, korumalıyız çocuklarımızı, her ferdimizle, her zerremizle. Asla yere düşürmemeliyiz çocuklarımızı, hayallerini, istikballerini…

Korkarım ki, insanlığın yok oluşu çocukların yarım kalan hayalleri, henüz bitmemiş oyunları ve unutulmayan acıları yüzünden olacak…Hep birlikte bu gaflet uykusundan uyanalım ve artık sahip çıkalım çocuklarımıza…

 

Vesselam…