07 Haziran 2018

Çocuklar yeniden çocuk olsun

Bir eğitim-öğretim yılı daha bitmek üzere. Cuma günü karne alacak milyonlarca öğrenci ve okulların payına yeniden ayrılık düşecek.

 

Çocuklar okulları özler mi bilmem ama, okulların çocukları özleyeceğinden eminim. Çocukların cıvıltıları, kahkahaları, sıcacık nefesleri olmayınca ne anlamı var, soğuk ve ıssız okul binalarının. Oysa okullar, çocuklar ile mutlu, okullar çocuklar varken daha huzurlu.

 

Anne babaların gözü karnede önce Matematik notunu arayacak. Türkçe notu da önemli elbette ve İngilizce notu da yüksek olmalı. Davranışların ve ahlaklı olmanın önemsenmediği karneler, bazı öğrenciler için ödül bazıları içinse ceza getirecek.

 

Anne babalar, çocukların alacağı karnelerin aynı zamanda kendi karneleri de olduğunu lütfen unutmasınlar. Çocuklarından esirgedikleri ilgi ve zamanın başarısızlığa, çocuklarına verdikleri emek ve fedakarlıkların ise başarıya ulaştırdığını bilerek tepki versinler çocuklarına.

 

Çocuklar yeniden çocuk olsunlar bu yaz tatilinde. Kursların, etütlerin, kampların, yarışların ve yarışmaların olmadığı bir yaz tatili geçirsinler. Koşsun, gülsün, oyunlar oynasın, doğanın zenginliğini, toprağın bereketini hepsinden öte kendini ve yeteneklerini keşfetsin çocuklar.

 

Belki de bir köyde geçirmeli yaz tatilini çocuklar. Toprağı bereketli, insanı merhametli köyler. Yemyeşil düzlüklerde özgürce koşsunlar yeniden. Dalından yediği kiraz, bahçeden topladığı domatesle beslensin. Bir canlıya, bir bitkiye bakmanın hazzını ve sorumluluğunu taşısın yüreğinde.

 

Tabletlerin ve internetin erişmediği odalarda, evlerde geçsin akşamlar. Konuşmanın, dinlemenin ve dinlenmenin keyfini yaşasın çocuklar. Oyunları dijital değil, köydeki adamlar gibi sahi ve samimi olsun yeniden.

 

Güneşi, ayı ve yıldızları fark etsinler. Kâinatın gizemini ve Allah'ın sonsuz rahmetini idrak etsinler. Bir çiçeğin, ondan öz toplayan arının, arıdan damlayan balın ne kadar güzel ve ne kadar değerli olduğunu anlasınlar. Yaşamın market raflarından ibaret olmadığını öğrensinler.

 

Modern yalnızlığa inat, yeniden oyunlar kursun çocuklar birbirleriyle. Konuşmanın, paylaşmanın, birlikte olmanın, bir işi başarmanın insan ruhu için ne kadar kıymetli olduğunu anlasınlar.

 

İnsanın sadece tüketen değil, aynı zamanda üreten, besleyen ve büyüten bir varlık olduğunu öğrensinler. Her canlının yaşama hakkının olduğunu ve insanın bunu korumakla mükellef olduğunu bilsinler.

 

İyi bir insan olmanın, mühendis, doktor, avukat veya öğretmen olmaktan daha üstün olduğunu öğrensin çocuklar. Kazanılan şeylerin, bulunan şeylerden daha kıymetli olduğunu anlasınlar.

 

Toprağın, suyun, gökyüzünün gizemini keşfetsinler. Rüzgârın sadece bir ferahlık, yağmurun sadece bir serinlik vesilesi olmadığını öğrensinler. Yaz mevsiminin havuz kenarından veya kumsaldan ibaret olmadığını bilsin çocuklar.

 

Okumanın ve kitapların gizemini keşfetsinler. Kitapların, insan için en iyi dost, en güvenilir sırdaş olduğunu öğrensinler. Kitapların sayfalarına tutunup dolaşsınlar zamanı ve mekânı.

 

Modern çağın sanallığına ve sahteliğine karşın, gerçek arkadaşlıklar kursunlar. İçinde yaşadıkları fanustan çıkıp, masmavi denizlerin sonsuzluğunda yaşasınlar. Düştüklerinde kendileri ayağa kalksın, çaresiz kaldıklarında çareler üretsinler.

 

Çocuk olmanın giderek zorlaştığı şehir yaşamına karşın, çocuk olmanın hala bedava olduğu kırları, köyleri, kasabaları tanısınlar. Yıllar sonra hatırlayıp, tebessüm edecekleri, onları her zaman kendine çağıracak bir yaşamı tanısınlar.

 

Anne ve babalar bu yaz tatilinde, kısa bir mola versinler çocukları için öngördükleri kariyer hedeflerine. Zira akademik başarı, insan için her zaman ve her yaşta mümkün. Buna karşın yaşanmamış bir çocukluğun, mutsuz bir çocukluğun insan ruhunda oluşturduğu derin boşluğu ve tahribatı telafi etmek ne yazık ki mümkün değil. Bu yüzden bırakalım çocuklar yeniden çocuk olsun, çocuklar yeniden mutlu olsun, çocuklar yeniden özgür olsun.

 

Vesselam…