15 Ekim 2020

ÇOCUKLARIN DİJİTAL AKRANLARI: YOUTEBERLAR

İnsan için ne büyük nimettir, arkadaşlarının olması. Yalnızlığımızı, sevinçlerimizi, hüzünlerimizi ve kaygılarımızı paylaştığımız arkadaşlarımız. Henüz masumiyet çağında, çıkarsız, beklentisiz ve samimi duygularla kurulan, çocukluk arkadaşlıkları ise en kalıcı olan arkadaşlıklardır. Bugün yaşamımızda olan ve hala güvenebildiğimiz insanların büyük çoğunluğu da çocukluk arkadaşlarımızdır. Üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen bitmeyen, yenilmeyen bir hikayedir, çocukluk arkadaşlıkları.

Çocukların henüz mutlu olduğu zamanlarda, öylesine kalabalıktı ki mahalleler, maçlar nöbetleşe oynanır, bir topun ardında 20 çocuk koşardı. Topu olan oyuncuları seçer, üç korner bir penaltı olurdu. Tartışmalar, atışmalar ve kavgalar çıkar, ama maçın sonunda herkes kazanırdı. Kızgınlıklar, kırgınlıklar ve ayrılıklar ise bir gece uykusu müddeti kadardı.

Peki ya bugünün çocukları!

Onlarda mutlu çocuklar çağındaki gibi çokça arkadaşa sahipler mi?

Yoksa beton kulelerin duvarları arasında, bir kamera açısı genişliğinde ve sanal bir arkadaşlık mıdır yaşadıkları?

Korkarım ki öyle. Bir elin parmaklarını geçmiyor, şimdi ki çocukların arkadaş sayısı. Bazıları için bu bile mümkün değil. Dijital çağın onlardan aldığı onlarca ve dahi yüzlerce güzel şeye karşın verdiği basit ve sahte mutluluklardan biri, “youteber”lar.

Çocuklar, özellikle Youtube gibi medya ortamlarında kendileri için dijital akranlar “youteber” ler seçiyor ve bunlarla özdeşim kuruyorlar. Corsaro'ya göre (2005) çocuklar Youtuberlarla kendilerini özdeşleştirmekte, onları kendilerine yakın hissetmekte ve onlardan etkilenmektedir. Sapsağlam (2018) tarafından yapılan araştırmaya göre henüz üç yaşındaki çocuklar, Youtube uygulamasını bilmekte ve kullanmaktalar. Çocukların yaşlarının artmasıyla birlikte diğer sosyal medya uygulamalarını bilme ve kullanma düzeyleri de artmaktadır. Aynı araştırmaya göre çocukların sosyal medya uygulamalarını öğrenme yolu ise, annelerinin telefonlarıdır.

Çocuklar gelişimsel özellikleri gereği, etrafındaki insanlarla özellikle de anne babalarıyla özdeşim kurarak kendi değer sistemlerini inşa ederler. Dolayısıyla çocukların etkileşim halinde olduğu modellerin sağlıklı ve olumlu olması, bu etkileşimden müspet olarak etkilenmelerini sağlar. Bu yüzden, medya ortamlarındaki karakterlerin veya youteberların kişilik özellikleri, duygusal ve davranışsal tepkileri ve üslupları çocuk için olumlu örnekler içermelidir. 

Çocukları herhangi bir youteber hesabını takip eden anne babaların, bu takibin ardından çocuklarının dil ve konuşma alışkanlıklarında, iletişim becerilerinde, duygusal ve davranışsal tepkilerinde, ürün tercihlerinde, beslenme alışkanlıklarında ve uyku düzenlerinde çeşitli değişiklikler görmeleri çok yüksek bir olasılıktır. Ve ne yazık ki kimi çocuklar bu takip sürecinin derinleşmesine bağlı olarak gerçek dünyayla, aile üyeleriyle ve çevresiyle etkileşimini tamamen kaybedebilmektedir.

Sadece oyuncak ambalajlarını açıp tüketimi özendiren, henüz daha ilk çocukluk çağında olup makyaj yapan, argo konuşan ve hatta küfür eden youtuber videolarını sosyal medya ortamlarında kolaylıkla bulabilirsiniz. Çocuklarda kolayca erişebiliyor bu videolara. Masum ve günahsız yavrularımızı adeta medya içeriklerini oluşturan kişilerin merhametine terk ediyoruz.

Neil Postman, medya ve teknolojik araçların erişilebilirliğinin kolay olmasıyla nesiller arasındaki sınırların kaybolduğunu, medya içeriklerine çok fazla maruz kalan çocukların kendilerini koruyamayıp çocukluklarını yitirdiklerini ileri sürer. Postman, çocukların beslenme, giyim kuşam gibi temel isteklerindeki değişimde medyanın etkili olduğunu belirtir. Ona göre, çocuklar masumiyetlerini yitirmiş ve çocuklukları yok olmuştur. Oysa çocukların çocukluğa gereksinimi vardır (Postman, 1995).

Medyanın ve özelinde youteberların olumsuz etkilerine karşı çocukları korumak için ulusal değil küresel düzeyde, bireysel değil toplumsal düzeyde bir farkındalık ve sorumluluğa ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Ve tabi ki en büyük görev çocukların en yakınındakilere yani anne babalara düşüyor. Lütfen, çocuklarımızın, yaşamlarına değer katacak doğru kişileri tanımasına aracılık edelim…

 

Vesselam…