20 May 2020

Çocuklarla Birlikte Büyür Bayramlar

Bereketiyle, rahmetiyle ve muhabbetiyle hanelerimize, gönüllerimize misafir oldu Şehr-i Ramazan. Azlarımızı çok, muhabbetlerimiz bol eyledi. Şimdi veda zamanı ve payımıza yine özlemek ve beklemek düşecek. Bir bayram sabahında yolcu eder, kavuştuğumuzda yine bayram ederiz.

Gidişi de gelişi gibi rahmetle, bereketle ve muhabbetle süslüdür, Ramazan ayının. İşte geldi Ramazan Bayramı'mız. Bayramımız mübarek olsun. Gönüllerimiz muhabbet, hanelerimiz huzurla dolsun. Kavgalar bitsin, dertli olanlar deva, hastalar şifa bulsun.

Her geçen yıl bir öncekini özlediğimiz, tatil fırsatı olarak gördüğümüz, otellerde kutladığımız bayramlarımız. Elektronik maillerle, toplu mesajlarla, birkaç telefon görüşmesiyle idrak ettiğimiz bayramlarımız. Bu hüzünlü değişimin en menfi sonucu ise “bayram” kavramından, bayram sevincinden ve bayram kültüründen bihaber büyüyen çocuklarımız olacak.

Çocukluğumda yaşadığım bayramlar ve bugünün çocuklarının yaşadığı bayramlar birbirine o kadar yabancı ki. Benim çocukluğumda bayram, haftalar öncesinden başlayan bir coşku ve heyecandı. Bayram yemekleri, bayram tatlıları ve bayram alışverişi yapılan ve eş dost, akraba ziyaretleriyle katlanan bir sevincin adıydı, bayram. Her evin kapısını çaldığımız, her evden şeker aldığımız ve sonra şekerleri sayarak mutlu olduğumuz bir masumiyetti. Hiç bitmesini istemediğimiz bir zaman ve bugün bulamadığımız bir manaydı.

Bayramlara dair değişen ne oldu ve mana neden kayboldu?

Ulaşımın ve iletişimin kolaylaştığı bir çağda bayramları dahi sıradanlaştıran şey neydi?

Bu soruya dair herkesin farklı bir cevabı olabilir. Fakat, bu cevapların hiçbirinin haklılık payı olduğunu düşünmüyorum. İnsan istedikten sonra mutlaka imkân oluşturabilir. Aramak, yakınlaşmak, kucaklaşmak hepimiz için en doğru olan şey. Mazeret ararsanız, işiniz, yorgunluğunuz, yoğunluğunuz yahut ekonomik problemleriniz kurtarıcınız olabilir. Oysa çok sıradan ve önemsiz şeyler için ne çok telaş duyuyor ne çok zaman kaybediyoruz.

Bugünün anne babaları ve yetişkinleri olan bizler, bilinen ve gelecek olan bir günde yapayalnız ve mutsuz bir şekilde bayramlarımızı kutlamak istemiyor isek bugün çocuklarımıza bayram coşkusunu ve sevincini yaşatmalıyız. Yaşatalım ki onlarda inançlarının, değerlerinin ve kültürlerinin taşıyıcısı ve tamamlayıcısı olsunlar. Anne babaların görevi sadece çocukları beslemek ve büyütmek değildir. Aile aynı zamanda çocukların inanç ve değer sistemini inşa eden, milletlerin kültür ve geleneğini çocuklara aktaran sosyal bir kurum, bir okuldur. Aile geçmiş ve gelecek arasındaki köprüdür.

Korona virüsü yüzünden ilk kez bu kadar farklı bir Ramazan Bayramı kutlayacağız. Fakat bu zor günlerde geçecek ve yine sağlıklı ve neşeli günlerimize kavuşacağız. Bu defa zorunluluktan Ramazan Bayramı'nı yalnız kutlayacağız. Umarım bu durum bayramlarımızın kadrini ve kıymetini anlamamızı ve bu hususta kendi muhasebemizi yapmamızı sağlar.

Modern çağın, insanı değersizleştirme ve tek tipleştirme çabasına, inanç ve değerlerimize sarılarak ve bunları çocuklarımıza aşılayarak karşı koyabiliriz. Tıpkı insanlar gibi toplumlarda yaşar ve ölür. Milli ve manevi değerlerini çocuklarına ve gelecek nesillere aktaramayan, bunun için gayret göstermeyen her toplum esarete ve yok olmaya mahkumdur. Bu yüzden diyorum ki bayramlarımızı çocuklarımız bilsin ve yaşasınlar ki, bayram sevinçlerimiz fotoğraf çerçevelerinde asılı kalmasın.

Bu vesileyle, Ramazan Bayramı'nızı tebrik eder, oruçlarınızın ve ibadetlerinizin kabulünü Yüce Allah'tan niyaz ederim. Sağlıklı ve huzurlu günler dilerim…

Vesselam…