05 Nisan 2016

Çözüm Süreci yeniden başlar mı?

Geçtiğimiz Cuma günü her Cuma olduğu gibi Diyarbekir Ulu Camiindeydim. Başbakan Davutoğlu geliyordu. Gazetemiz Yeni Söz adına Başbakanı takip etmek üzere dâvetli olmama rağmen alandaydım. Bir önceki günkü patlama nedeniyle olağanüstü bir güvenlik vardı. 3 arama noktasında didik didik arandıktan sonra Ulu Camiye varabildik. Bir ara korumalar hızlarını alamadılar, şehre başka bir program için gelmiş olan Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem Keleş'i bile aradılar.

Ulu Cami tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Diyarbekir'lilerin deyimiyle “Serok Ahmet”ten beklenti büyüktü. İnsanlar Kürt sorununun çözümünde yeni bir yol haritası bekliyorlardı. Bir gün önceki patlama ve bu patlama nedeniyle Başbakan bu konuya hiç girmedi… PKK attığı her adımda halkın biraz daha nefretini kazanma başarısına ulaşıyordu. Açılabilecek her çözüm kanalını biraz daha tıkıyordu. “Devrimci Halk savaşı”ndan geriye kalmış enkazın nasıl temizleneceğini anlatıyordu Başbakan ama yüreklere nasıl gireceklerini anlatamıyordu. Kimsenin mağdur edilmeyeceğinden, tarihi mimariye uygun yeni yapılar yapılacağından bahsediyordu. Hasan Paşa hanı içinde yapılan hangi STK'ların, hangi kriterlerle dâvet edildiği bilinmeyen toplantı sonrası birinin “iyi ama herhangi bir mesaj vermedi ki” eleştirileri altında bitiyordu toplantı.

Başbakan yapılacaklardan çok yüreklere hitap etmeye çalışıyor. Elbette bu olması gereken bir Müslümanın en doğal tavrı, Davutoğlu bu tavrını doğuda, batıda; Asya'da, Avrupa'da veya ülkenin herhangi bir noktasında ifade ediyor, ama yürekler arasında oluşmuş uçurumlar kapanabilecek mi, o da ayrı bir konu…

Başbakan konuşurken, 2016 yılının kritik bir yıl olduğunu ifade etti. Bir tarafta Sykes Picot bir tarafta Kuttül Amare var derken son saldırıların sebebini ortaya koyuyordu. Aynen Çanakkale'nin İstanbul'u koruması gibi Kuttül Amare da Bağdat için, Bağdat'ı kaybettik... Şimdi 100 yıl sonra Diyarbakır'ın bu güzel ortamından sesleniyorum. Bütün ideallerimiz birleşecek ya da bizi lime lime parçalamaya çalışacaklar. 2005'ten bu yana hep birleştirmeye çalıştık derken, hiçbir şekilde Diyarbekir'i veya bölgenin hiçbir noktasını vermeye niyetli olmadıklarının altını çizdi.

         7 Haziranı bir milat olarak görenlerin bu ülkeye son darbeyi vurmak için harekete geçtiklerini ama buna izin verilmeyeceğini belirtti.

2016 örgüt için olduğu kadar Türkiye için de bir milat olacak, zor zamanlar geçiriyoruz. Lakin Örgüt ve ortakları halktan gördükleri mukavemeti farklı şekilde dönüştürmeye çalışacaklardır. PKK'nın Sivil alanda yeni saldırı konseptine geçmesi bunun bariz işareti.

PKK açık şekilde marjinalleşme eksenine kaymış durumda. Devletin refleksleri Kürt sorununda çözümü getirme noktasında adımlar atabilirse bu marjinalleşme PKK'yı bitirebilir. Kürt Sorununun sebebi olmayan sadece sonuçlarından biri olan PKK doğru adımlarla yok edilebilir.

Serok Ahmet'in Diyarbekir ziyaretinden geriye kafası karışık, barışa susamış bir Diyarbekir kaldı. Birde programı kim yaptı soruları, sahi programı kim yaptı, kim yaptıysa milleti biraz daha kırdı. Benden söylemesi…