04 Aralık 2017

“Cuma günleri çalışmıyoruz artık pazar günleri açığız' demek çok mu zor?

Bize bir nazar oldu, Cumamız Pazar oldu / Ne olduysa hep bize azar, azar oldu. (Arif Nihat Asya)

Evet, Cumamız Pazar oldu. Sadece bu kadar mı? Hem azar azar da değil, az zamanda çok şey oldu.

Yunus Emre Hz.'nin, “dört kitabın manası gizlidir” dediği elif harfi ile başlayan Kuran alfabemize “eski” derlerken, yerine kökeni M.Ö. 7. yüzyıla dayanan ve denize döktüğümüz Yunan'ın alfabesini “yeni” diye kabul ettirdiler. Efes'teki antik kentteki harabeler mesela “yeni” alfabemizin harfleri ile doludur.

Arşınımız, metre; okkamız, kilo; hicrimiz, miladi oldu. Böylece dünyanın pek çok yeri gibi, bizde küresel pazarlara dahil olarak; global şirketlerin üretim, pazarlama ve satış politikalarını kolaylaştıracak standartlaşma adımlarını atmış olduk.

Bunlar gibi pek çok yıkımla birlikte en vahim facia ise; Müslümanların lidersiz kalması ve çekilen sıkıntılara çareler üretecek, birleştirici bir otoritenin ortadan kaldırılmış olmasıdır. MAK danışmanlık şirketinin bu sene yaptığı dini değerlere bakış anketinde ki: “İslam ülkelerinin (Hıristiyan ülkelerin dini lideri papalık gibi) HALİFELİK benzeri bir dini liderliğe ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna % 54 lük bir oranla “EVET” denmiş olması da, bağımsız bir HALİFELİK müessesesine olan büyük ihtiyaca, toplumunda büyük ölçüde farkında olduğunu göstermektedir.

Bütün bu trajedilerin ardından, şükür ki isimlerimiz Yorgo, Dimitri değil. Ama Yorgolarla, Dimitrilerle beraber yılbaşı hazırlıklarına başladık bile. Yorgoların oğulları ile bizimkiler aynı müziği dinler, aynı dizileri izler oldu. Pantolunu, saç tıraşı, telefonu falan hep aynı… Farkımız iyice azaldı. Yenidünya fitnesi hem beyinlerle, hem de gönüllerle oyun hamuru gibi oynuyor artık. Dönüşüm, medeniyetin(!) ulaştığı tüm ülkelerde hızlı ve eş zamanlı oluyor. Bizler Cuma derken, maneviyat derken, inancımız derken yeni neslin önemli bir kısmını bu muhabbetler, tartışmalar hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Onların gündemi iphone, yeni sezon dizileri, kolundaki dövmesi, watshaptaki kariyeri falan. İdeolojik okul eğitimi nesilleri bu deformasyondan koruyamadığı gibi,  gençliğe topluca marşlar söyletip çağdaşlık terapisi yaparak, kendi büyük günahlarını her zaman görmezden geliyor.

Şimdi moral bozmak istemem ama inancımızı muhafaza etmek konusunda Arakanlı Müslümanlardan pek bir farkımız yok gibi.  Belki de onlar özgür olsalardı, İslami değerleri bizden daha iyi muhafaza ederlerdi. Ülkemizde sözde “Kara Cuma” kampanyasına bu kadar kolay cüret ediliyor olması, bu acziyetimizin göstergesidir. “13. Cuma” gibi korku filmi isimleri üzerinden bir bilinçaltı çalışması da değil bu. Adamlar eldivenlerini takmış bam güm girişiyor. Ne yapacağımızı da tahmin etmeleri çok kolay oluyor. Çünkü tek yaptığımız, hep aynı şekilde boykot çağrısı, birkaç kınama mesajı, sosyal medyadan gaz alma kampanyaları falan…

Cumamıza Neden Saldırıyorlar?

Çünkü artık 5 vakit farz namazlarında iyice gevşedik. Eğer 5 vakit namazımıza sahip çıksaydık Cumamıza saldıramazlardı. Demek ki artık Cuma namazına kadar gerilemiş, gevşemiş bir haldeyiz. Durumumuz bu kadar vahim yani…

Söz Değil, Hareket Zamanı:

Boykotlar, kınamalar da lazım tabi ama tüm bu yaptıklarımız, yediğimiz yumruklara göre fiske bile sayılmaz. Öyle bir hamle yapmak gerekiyor ki adamlar yaptıklarına, yapacaklarına pişman olsunlar.

Ey başta işveren teşkilatları, şirket sahipleri, patronlar. Esnaf odaları, kendi işini yapanlar!.. Şimdi birlik olma zamanı. “Cuma günü çalışmıyoruz. Artık Pazar günleri açığız” demeniz çok mu zor? Topluca bir kampanya başlatırsak büyük bir etki yapacak, uygulanması da kolay olacaktır. Cuma günümüzü geri kazanmak, İslam düşmanlarına verilecek en güzel cevap olacaktır. Bunun için yasa çıkmasına mı gerek var? Fiili olarak Cuma gününü tatil ilan edelim. Zaten bu başarı kısa zamanda resmi karşılıkta bulacaktır.

Ayrıca İslami hassasiyeti olan bütün vakıf, dernek ve STK lar bu kampanyaya destek verin. Ayrıca Cuma günü, sabah namazında, bulunduğumuz yerdeki merkezi camileri, aynı Cuma namazı gibi doldurma vaktidir. Ümmeti ve gençliği taşıyın camilere. Sonra unutulmuş bir sünneti de ihya edebiliriz. Cuma namazına kadar camilerde itikâfa girip etkinlikler düzenleyelim. İtikâfta kalınınca cami içinde kahvaltı, güreş müsabakası, yarışmalar v.b.  etkinliklere de izin vardır. Elbette bu ümmet daha iyisini de yapabilir.

Bu çağrımız karşılıksız kalmamalıdır. Samimiyetimizi Rabbimize gösterme ve harekete geçme vaktidir. Yoksa korkarım ki Mübarek Cumamızda gidebilir.