06 May 2017

Cumhurbaşkanı Erdoğan neden hep aynı dertten mustarip?

 

Başından beri FETÖ ile ilgili olana, bitene dair naçizane düşüncelerimi yazıyorum.

Biliyoruz ki ne vakit bir problem bitmiyor ve devam ediyorsa bu, ilgili birilerinin meseleyle hakkıyla alakadar olmamasındandır.

Öyle ya bir sorunun tekerrür etmesi basitçe, uygun yer ve zamanda uygun adım atılmamasından kaynaklanmaz mı zaten?

Yazdıklarımızı okuması gerekenler okuyor mu?

Kendi dünyamızın süzgeçlerinden sabırla damıtıp özgünleştirmeye çabaladığımız düşüncelerimiz kale alınıyor mu?

En önemlisi dikkat çektiğimiz konulara dair atılması gereken adımlar yeterince ve etkili atılıyor mu?

Yazılarımızın okunup okunmadığını, düşüncelerimizin kale alınıp alınmadığını bilemem, kendini göstermeye meraklı nicesinin tantanasında zerre önemi de yok.

Sonuçta bizimkisi Cumhurbaşkanının uçaklarında yer kapmak için değil, yarın çoluğumuzu çocuğumuzu utandırmaması için tarihe düştüğümüz şahsi notlardan.

Fakat gerekli adımların yeterli oranda atılıp atılmadığı fazlasıyla önemli ki, şükür bunu değerlendireceğim önemli bir ölçüm var.

Net bir şekilde üstlenilen işlerin layıkıyla yapılıp yapılmadığını test edebileceğim bir ölçüt bu.

Dahiyane bir alet, olağanüstü bir keşif, mucizevi bir araçtan bahsetmiyorum.

Her daim kelamlarımın doğruluğunu tartan bizatihi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendi sözleri.

Onun zaman zaman dile getirdikleri, en azından atılması gereken adımların yeterli oranda olmadığına dair dillendirdiklerimin sağlamasını yapıyor.

Şimdi buraya bir nokta koyup FETÖ konusunda bugüne kadar dediklerimi sıralayalım.

Bir, FETÖ bu toprakların görüp, göreceği en cehennemi örgüttür…

İki, FETÖ'nün kendi halinde Müslüman bir cemaat iken kandırılıp canavara dönüştürüldüğü algısı çok tehlikelidir ve sadece onun işine yaramaktadır.

Üç, FETÖ'yü Haşhaşilerle ilişkilendirmek vahameti eksik bırakmaktadır, zihinlerin arkasında ‘Müslüman' ilişkisinin korunmasına neden olmaktadır.

Dört, mutlak bir karşılaştırma yapılacaksa yeryüzünün gördüğü en belalı örgütlenme olan ‘Hristiyan' Cizvit Papazları ile ilişkilendirilmesi daha isabetlidir.

Beş, ağır beyin yıkamalarından geçen FETÖ'cülerin günah çıkarıp, tövbe edip, iyi insana dönüşeceklerine inanmak saflıktır. Onların tekrar devletin/milletin çocukları olma olasılıkları yok gibidir…

Altı, FETÖ ile ilişkili siviller de en az asker, polis ya da yargı gibi elinde silah ve güç bulunduranlar kadar tehlikelidirler ve fırsat bulduklarında başımıza 15 Temmuz benzeri bir belayı sarabilirler.

Yedi, devlet, güvenliğimiz için FETÖ ile türlü nedenlerle ilişkiye girmiş herkese mesafeli durmalıdır. Onların hâlâ etkili-etkisiz makamlarda tutulmaları zafiyettir.

Sekiz, FETÖ ile mücadele konusunda devlet hiçbir şekilde kararlılığından ve netliğinden vazgeçmemelidir, en ufak bir suiistimal yeni bir tehlikeyi getirebilir.

Dokuz, FETÖ'yü besleyip, palazlandıran cemaat türü örgütlenmelere karşı devlet kesinlikle mesafeli durmalıdır, tehlikeli yapılara dönüşmemeleri için ciddi denetlemelere tabii tutmalıdır.

On, parti, din, mezhep, siyaset, yol, akraba, iş, okul sadakati ile adam atama ve kayırmalar gayri tarih olmalıdır. Ehliyet ve liyakat ve ülke-millet sevgisini bilgi, birikim ve deneyimleriyle gösteren herkes ülkemiz kaynaklarından ‘eşit ve hakşinas' ölçülerde yararlanmalıdır.

On bir, FETÖ başta PKK olmak üzere bütün terör örgütlerinin üzerindedir. Tüm terör örgütlerini sayıp FETÖ'yü sona bırakmak zihinlerdeki ‘masumiyet/mağduriyet' algısını güçlendirmektedir.

On iki, hâlâ FETÖ'nün ciddiyetini algılayamayan, yetersiz bir mücadeleyi dahi hakkıyla yapmayan, görevlerini mağduriyet veya acıma duygularıyla sulandıran herkes cezalandırılacağını bilmelidir.

Onca zamandır sürekli yazdıklarımız bunlar.

Peki dikkat çektiğimiz bu noktalara dair atılması gereken adımlar yeterince ve etkili atılmış mı?

Ölçüt kabul ettiğim Cumhurbaşkanının açıklamaları bir kez daha teyit ediyor ki hayır. 

Nasıl teyit ediyor Sayın Cumhurbaşkanı?

Hâlâ “Türkiye, tarihinin en büyük ihanetiyle karşılaştı…

Asker elbisesi giydirdiğimiz FETÖ teröristleri milletin kendisine emanet ettiği silahları çevirerek ülkemizi işgale kalkıştılar...

FETÖ ile mücadelenin kararlı ve süratli yürütülmemesi halinde başımıza neler geleceğini 15 Temmuz'da gördük...

Takiyenin bu kadar başarılı yapıldığı başka örgüt yoktur...' vurgularını yapıp,

‘Arkadaşlarıma söylüyorum; önümüze gelip gözyaşı dökenler olacaktır. Acırsanız, acınacak hale gelirsiniz” diye sözünü bitirerek.

Peki 30 yıllık profesyonel birikimine rağmen ekmek konusunda adeta sürüm sürüm süründürülen ben, FETÖ ile ilgili bu kadar yırtınırken, milletin kaymağını, balını yiyip makamına çöreklenen verimsizler nasıl oluyor da Cumhurbaşkanına hep aynı dertlenmeleri yaptırıyorlar?

Başımıza FETÖ de gelse aynı saltanata devam edeceklerine inandıklarından olabilir mi?