31 Aralık 2017

Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Sultan 4. Murat arasındaki şaşırtıcı benzerlik

Tarihe damgasını vurmuş önemli şahsiyetlerin, zaman zaman karakter ve talih çizgisi bakımından birbirine benzediği görülmüştür. Mesela Enver Paşa, Napolyon'a benzerdi. Demirel, Sultan 2. Abdülhamit'in Sadrazamı Şapur Said Paşa'ya önemli oranda benzerlikler arzeder.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kişilik ve talih çizgileri Osmanlı Sultanlarından 4. Murat'ı çok çağrıştırıyor.

İki şahsiyeti karşılaştırmadan önce Sultan Murat'ın kişilik çizgilerini ve dönemini biraz yakından hatırlayalım

Sultan 4. Murat, 17. Osmanlı padişahıdır.

1623-1640 yılları arasında saltanat sürmüş olan 4.Murat'ın Babası I. Ahmed Han, Annesi Mahpeyker Kösem Sultan idi

Onun zamanında; Saray Bürokrasisi içerde, dönemin derin devleti olan yeniçeri ağaları ise ülkede yönetimi tamamen ele geçirmişti. Yeniçeriler, 4.Murat'ın ağabeyi Genç Osman'ı boğdurmuşlardı.

Ülkede huzur ve asayiş kalmamıştı. Ekonomi çökmüştü. Ülkenin dış itibarı zedelenmişti.

 Tıpkı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2002'de Sultan 4. Murat'tan yaklaşık 400 yıl sonra Başbakan olduğu günlerdeki gibi Ülkenin hali içler acısıydı.

4.Murat, akıllı bir strateji izleyerek bir döneme damgasını vurdu.4.Murat'ın karakter çizgileri ve izlediği strateji şu ana çizgilerden oluşuyordu:

Ulemaya ve mutasavvıflara saygılıydı.10 Eylül 1623'te Osmanlı tahtına çıkan 4. Murat, Eyüp Sultan Hazretlerinin türbesinde hocası Şeyh Aziz Mahmud Hüdai'nin elinden kılıç kuşandı.

Dinin hükümlerini çok iyi bilir, Şeyhülislam Yahya Efendi'ye "Baba" diye hitap ederdi.

İlmi ve ilim adamlarını çok sever, fırsat buldukça ilim meclislerine gider, onları yeni çalışmalar yapmaları için teşvik ederdi.

 Dedesi Yavuz Sultan Selim Han gibi o da Hırka-i saadet dairesinde Kur'an-ı Kerim okurdu.

Bağdat Seferi öncesi, Konya'da bulunan Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin türbesini ziyaret etmişti.

 Dönemin derin devletini büyük bir dirayet göstererek tasfiye etmişti.

Sultan Murat'ın saltanatının ilk devresinde, payitaht İstanbul ve Anadolu'da asayişsizlik büyük ölçüde artmıştı. Abaza Mehmet Paşa'nın çıkardığı isyan büyümüş ve bu karışıklıklar sırasında Bağdat İran kuvvetlerinin eline geçmiş bulunuyordu.

Sadrazam olan Hüsrev Paşa'nın azlini bahane eden yeniçeriler ve sipahiler ayaklanarak saraya yürüdüler ve yeni sadrazam Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa'yı öldürdüler (1632). Bundan sonra zorbaların zoru ile sadrazam olan Recep Paşa döneminde İstanbul'da karışıklıklar günlerce sürdü. En küçük bir olayda Recep Paşa'nın tahriki ile harekete geçen zorbalar yeni kelleler istiyorlardı.

Nihayet yirmi yaşını dolduran ve vücutça çok kuvvetli, demir pençeli ve gözü pek bir yiğit olan genç Padişah, 18 Mayıs 1632'de huzuruna çağırdığı Recep Paşa'ya: "Gel beru  zorbabaşı. Bre mel'un”  dedikten sonra "Şu hainin tiz başını kesin." diyerek öldürttü ve devlet idaresini eline aldı.

Müteakiben IV. Murat, Divân'ı ve ulemâyı fevkalâde bir toplantıya çağırdı. Yeniçeri ve sipahi ağalarını çağırttı. Emirlerinden kıl payı dışarı çıkmayacaklarına Kur'ân üzerine yemin ettirdi. Bu yemini zabta geçirtip imzalattı. Ağalar, içlerindeki zorbaları teslim edeceklerini ve aralarında barındırmayacaklarını yeminle teyit ettiler.

 Saray Bürokrasisini tasfiye etti

  1. Murat'ın gerçek saltanatı bundan sonra başlar. Bugüne kadar geçen müddet, Kösem Mâhpeyker Valide- Sultan'ın nâibeliği ve gerçekte zorbaların iktidarıyla geçmişti. IV. Murat devlet idaresini tam manasıyla eline aldı. Annesini devlet işlerinden uzaklaştırdı. Saray'daki dairesinden dışarı çıkartmadığı gibi, en küçük siyasî işlerle uğraşmaktan da men etti.

 Ülkede huzur ve asayişi sağladı

2 Eylül 1633′te çıkan yangın, İstanbul şehrinin gördüğü en büyük felâketlerden biridir. Cibâli'den çıkan yangın hızla yayıldı. 24 saat içinde, Marmara ile Haliç ve surlar arasında kalan asıl İstanbul'un beşte biri yandı. 20.000 ev, birçok konak, medrese, cami mahvoldu.

  1. Murat yangına sebep olduğu için bütün kahvehaneleri kapattığı gibi, evlerde dahi tütün içilmesini yasak etti.

 İç huzura o kadar önem verirdi ki, zamanında halk büyük bir rahatlık ve emniyet içinde yaşamıştır. Son derece adil olan Sultan, din ve devletin menfaatine ters düşen en küçük hataları bile affetmedi. Dördüncü Murat Han'ın müspet icraatları, devlete asrın sonuna kadar devam edecek bir azamet kazandırmıştır.

 Halkın arasına karışma adeti vardı

Zaman zaman halkın içine girer değişik kıyafetlerle onların sohbetlerini dinlerdi. Halkın derdini halktan bir kimse olarak yerinde incelerdi. İnsanların kimden nasıl zarar gördüğünü, zulüm merkezlerini tek tek tespit etti.

Savaşçı ve mücadeleciydi. IV. Murat, ordunun başında sefere çıkan son Osmanlı padişahıydı.

  1. Murat, bu savaşlarda Osmanlı ordularını bizzat kendisi komuta etti ve büyük bir askerî dehâ olduğunu kanıtladı. IV. Murat, ordunun başında sefere çıkan son Osmanlı padişahıydı. Sefer sırasında, Anadolu'daki tüm isyanları ve isyan etmesi muhtemel unsurları yoketti. Böylece devlet otoritesi yeniden ve kesin bir şekilde sağlandı. Yerli halk, memnuniyetini göstermek üzere birçok yerel yapıya onun ismini verdi.
  2. Murat, uzun, heybetli ve güçlü bir yapıya sahipti. Zamanının en çok korkulan savaşçılarından birisiydi. IV. Murat'ın fizikî gücü, Evliya Çelebi'nin kitaplarında ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır.
  3. Murat, istisnâî derecede iyi bir güreşçi idi, aynı anda birden çok güreşçiyle baş edebilecek güçteydi. En çok kullandığı silah topuzdu. 60 kilo gelen topuzları tek eliyle taşıyabilir, öldürücü darbeler vurabilirdi. Ok ve 50 kilodan ağır olan palayı da çok iyi kullanırdı. Tüm bu silahlar hâlâ sağlamdır ve Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir.

 Ekonomiyi düzeltti

  1. Murat, saygın devlet adamlarına, İmparatorluğun eski parlak günlerine dönmesine yönelik ekonomik ve siyasi projeler hazırlanması emrini verdi.

Tahta geçtiğinde bomboş olan hazinede vefatında on beş milyon altın olup, gümüş paranın haddi hesabi yoktu.IV. Murat ilk olarak, yaygınlaşmış olan rüşvet ve iltiması ortadan kaldırdı. Annesinin yönetimi altında aşırıya gitmiş olan keyfî harcamalar ile savurganlığı bitirdi.

İmar çalışmaları

Büyük bir padişah olan Sultan Dördüncü Murad, memleketin imarına da gereken önemi verdi. Döneminde yapılan eserlerden bazıları şunlardır: Ok Meydanı Namazgâhı, Bayram Paşa Tekke, Türbe, Sebil, Çeşme, Sıbyan Mektebi, Medrese ve Külliyesi, Niğde Bedesteni, Konya Şerefeddin Camii'nin restorasyonu, Revan Köşkü, Bağdat Köşkü, Üsküdar Çinili Camii, Medrese ve Külliyesi.

Ülkenin dış itibarını yükseltti

  1. Murat Han, daha sonra ordusunun başına geçerek hükümdarlığının ilk yıllarında kaybedilen toprakları geri almak için teşebbüse geçti. 1634 baharında Lehistan seferine çıktı ise de Lehliler derhal Padişah'ın şartlarını kabul ederek bir anlaşma yapmaya muvaffak oldular.

1635'te İran seferine çıkan Sultan, Revan ve Hoy kalelerini aldıktan sonra Tebriz'e girdi. 25 Aralık 1638′de Bağdad fethedildi.

  1. Murat 12 Haziran 1639′da İstanbul'a döndü. Sadrazam Kara Mustafa Paşa, serdâr-ı ekrem sıfatıyla bir müddet daha İran cephesinde kaldı. İran ile Kasr-ı Şirin Antlaşması yapılınca 5 Ocak 1640′ta o da İstanbul'a döndü.

 16 Temmuz 1639′da Osmanlı Devleti ile Venedik arasında İstanbul Antlaşması yapıldı. Kırım'da Osmanlı hakimiyetini kuvvetlendirdi.

Sanki yukarıda 4.Murat dönemini anlatırken Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan dönemini anlatmış olduk.

Sultan 4.Murat zaman içinde efsane bir padişah oldu. Durum onu gösteriyor ki bu gidişle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da efsane bir lider olarak tarihtekini yerini alacak.

*****

Vakti olanlar için yıllar önce TRT'de gösterilmiş 4.Murat Dizisindeki Padişahın “Bundan böyle” diye başlayarak yönetimi yeniden ele aldığı etkileyici sahneyi izlemelerini tavsiye ederim. Youtube'da bir ara vardı diye hatırlıyorum.