Cumhurbaşkanına oy veriyorum
En uzun gece 21 Aralık diye biliyoruz ya hani;
Bu literatürü geçtiğimiz günlerde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan değiştirdi.
Döviz tarihi rekorları ardı ardına
kırıp 18 liranın üzerine çıkmış,
Altın bana kimse yaklaşamaz kabilinden
yükselmişti.
Kötü senaryoların tamamı yazılmış,
Tüm kötü karakterler sahneye çıkmıştı
adeta.
Daha önce bu memlekette bu kadar
olumsuzluk tablosu, bu kadar insan tarafından aynı anda çizilmiş miydi
hatırlamıyorum.
Canına yandığımın ülkesinde her şey mi
kötüye gidiyordu?
İnanın neredeyse herkes böyle
düşünüyordu.
İyi şeyler söyleyen kalmamıştı sanki.
Muhalefet alabildiğine korku
hikayeleri anlatıyor,
İktidar cenahından ne hikmetse hiçbir
şey duyamıyorduk.
Aslında bizleri en çok tedirgin eden de
buymuş meğer.
Cumhurbaşkanı çıkıp alınacak
tedbirleri anlattı,
Bize güvenin dedi.
Sonrası hepimizce malum.
Her şeye çıldırmışçasına zam
yapılırken, dolar alıp başını giderken, altın beni kimse durduramaz derken bu
kadar Ak partili yönetici, bilmem kaç tane danışman ne yapıyordu?
Bu toplumun yüreğine su serpecek
konuşacak hiç kimse yok muydu koca teşkilatta?
Şimdi daha iyi anlıyorum insanların
parti bir yana biz Cumhurbaşkanı’na oy veriyoruz demesinin sebebini. Her durumu
kurtarabilecek kişi Cumhurbaşkanı, partinin içine düştüğü buhranı bitirecek tek
partili Recep Tayyip Erdoğan, devlet meselelerini yurt dışına anlatacak tek
devlet adamı Reis. Hal böyle olunca da insanlar haklı olarak parti bir yana biz
Cumhurbaşkanı’na oy veriyoruz diyormuş.
Eğer böyle giderse kimse kusura
bakmasın her geçen gün daha çok kararsız seçmen sayısı artacak.
Millet ittifakının oyu artacak
demiyorum ama, Cumhur ittifakının oyu azalacak.
Bizim milletimiz belirsizliği sevmez. Dibini
görmediği suya girmez.
Kimin pişirdiğini bilmediği yemeyi
yemez.
Bu son durum derlenmek, toparlanmak
için ben ce son fırsat.
Bu hava yakalanmışken teşkilatın ileri
gelenleri toplumun nabzını tutmalı.
Millete derdini anlatabilmeli.
Son durumu kısaca değerlendirelim mi?
Memleketin maddi
değerindeki kayıp durmuş oldu. İnşallah böyle devam eder.
Bu atmosfer AK
Parti’ye erken seçim konusunda ilham verir mi?
Böyle düşünenler var.
“Baharda seçim olur” diyenlere rastladım.
Ama baharda seçim
demek bugünlerde seçim kararını açıklamak veya bugünlerde parlamentodan erken
seçim kararı çıkarmak demek.
Biraz zor.
Bu uygulamanın bir
maliyeti olur mu?
Döviz fiyatları
yeniden artış eğilimine girerse olur. Çünkü artışı hazine garanti ediyor.
Kim öder maliyeti?
Tabii ki vatandaş
öder.
Nasıl öder?
Vergiyle, zamla,
enflasyonla öder.
Düşük faiz, yüksek
kur, daha çok ihracat, daha çok üretim ve cari fazla tabirleriyle formüle
edilen Güney Kore veya Çin usulü yeni ekonomi modeli hala geçerli mi?
Tam değil. Döviz
düşmeye devam ederse ithalat artma eğilimine girebilir. Aksi olur döviz artarsa
bu da politika faizi düşük tutulsa bile fiili faizin yükselmesi anlamına gelir.
Bağlantılarını ve
hesaplarını yüksek döviz fiyatına göre yapan ihracatçı da yeni külfetlere
katlanmak zorunda kalabilir.
Sakıncaları var mı bu
yapılanların?
Vardır mutlaka. Ama bugün sakınca günü değil.