17 Kasım 2015

Daeş ekseninde yeni strateji

Uzun zamandır Daeş'i takip edebildiğim kadar takip edip, üzerine düşüncelerimi yazıyorum.

Daeş tam olarak tanınmayan karanlık bir örgüt. Bildiğimiz şeyler El Kaide'den ayrılıp, Irak ve Suriye'yi kasıp kavururken, birden tüm Dünyada terör dalgaları oluşturan bir örgüt haline gelmesi… Kimse bu örgütün arka planı üzerine ciddi bir bilgiye sahip değil. Bu bilgisizlik ilginçtir istihbarat örgütleri içinde geçerli.

Daeş'i oluşturan sosyolojiyi bilmeyenler bu örgüt üzerinden konuşuyor ve kendince analizler yapıyorlar. Bu analizler Daeş'i anlamaya hiçbir katkı sunmuyorlar, bilakis her yorumdan sonra kamuoyunun kafası daha da karışıyor.

Paris saldırısı özelinden okunacak olursa,  ortada zor bir örgüt var. Çoğunluğu bir şekilde İslama ilgi duyan insanların teknolojinin de katkısıyla, Sosyal medya üzerinden Daeş ile tanışması, ideolojisini benimsemesi ekseninde eleman kazanan, bu elemanlarını uykuya yatırıp pasif bir örgüt haline getiren ilginç bir örgütlenme modeline sahip.

Sömürgeci Avrupa zihniyetinin dünyanın birçok alanını sömürerek belli bir refah seviyesine ulaşmasından sonra hareketlenen konjonktürle beraber Emperyalizm devletlere müdahale tarzını değiştirdi. Yerel yöneticilerle beraber kolonyalist yaklaşımı farklı bir boyuta taşıdı. Artık direk müdahil değillerdi, onlar adına yerel iş birlikçileri bu devletleri yönetiyor, kaynakları tekrar sömürgeci ağababalarına aktarıyorlardı. Halk ise bu kaynaklardan faydalanamıyor. Zor durumda kalan insanlar Avrupa'ya göçe başlasa da, gidenler dinlerinden vazgeçmediler, hatta entegre olamamışlar yeni bir din anlayışı oluşturdular. Çok daha sert, ötekileştirilmiş bir “getto dindarlığı”… Avrupa bu dindarlığı okuyamadı, entegrasyon sağlayamadığı gibi, kendi insanları da bu dindarlık algısına dahil oldular.   

Okuyup iyi mesleklere sahip olmuş, getto kültürüne devam eden bu çoğunluk, bir yandan da dinlerini yaşamaya devam ettiler. Kendi camileri oluştu. Kendi dernekleri etrafında hareket ettiler. Sisteme ses etmenin en kolay yolu kendini bu şekilde ifade etmekti, ettiler. Dünyada emperyalist güçlerin Afganistan, Çeçenistan, Sudan, Irak, Suriye ekseninde ki müdahaleleri bu yapıların seslerinin yükselmesini ve çevre edinmesini sağladı. El Kaide olarak kurulan yapı, bir süre sonra, Irak'ta şekil değiştirip ISIS, Daeş, Daiş, İD ve ya ne deniyorsa işte o oldu.

Daeş durup dururken ortaya çıkmadı. Bunların olabileceğini yıllardır öngörüyoruz. Anlatmaya çalışıyoruz. Afganistan'la başlayan yeni  -süreçte olayların bir gün Avrupa ve ABD sınırlarına dayanacağını söyledik. Zira bu batılıların anlaması için ciddi saldırılar olması ve kendi vatandaşlarının ölmesi gerekiyormuş demek ki.

Bugün Paris saldırılarını konuşuyoruz, yarın başka saldırılar konuşacağız. Bir kere daha hatırlatmakta fayda görüyorum, Türkiye'nin güvenliği Dünyanın güvenliği açısından vazgeçilmezdir. Son sınır artık Türkiye'dir. Türkiye'de iki de bir iktidarı devirmeye çalışmak, istikrarsızlığa oynamak Avrupa'nın ateşler içinde kalmasına yol açacaktır. Tek başına Mülteciler sorunu ile baş başa bırakılan, Daeş'in hedefine konan Türkiye'nin dayanma gücü ne olacaktır. Herkesin bu soruyu kendisine sormasında fayda var. Zira Avrupa sınırları Suriye sınırından başlıyor, bu açık ve çokta net…

Avrupa, Paris saldırısı nedeniyle yeniden bir strateji üretmek zorunda. Ya Türkiye ile hareket edip, mücadelede başarı sağlar, ya da mücadelede boğulmuş bir Türkiye'den sonra kendisi sorunla direk baş başa kalır. Bekleyip göreceğiz.

Ortadoğu'da oyunun kuralları yeniden yazılacak, ama esas bilinmesi gereken bu kurallar Türkiyesiz yazılamayak…