13 May 2016

DAİŞ’e karşı stratejisi olmayan dünya

DAİŞ hiç kuşkusuz Irak ve Suriye sorunlarının doğurduğu bir örgüttür. Suriye ve Irak sorunları çözülmediği sürece bu örgütün de çözülme şansı yoktur.

DAİŞ içinde 120 ülkeden gelmiş yabancı savaşçıları barındıracak kadar geniş bir yapıya sahip olmuş durumda. Göç ve mülteci sorunlarının beslediği ve radikalleştirdiği yapılar özellikle çatışma bölgelerine akıyorlar. Avrupa'nın göbeğinde eylem yapabilecek güce erişen DAİŞ, Belçika'da, Fransa'da veya Avrupa'da herhangi bir ülkede ortaya çıkıp sansasyonel eylemler yapabilecek güce erişmiş bir örgüt olarak alanda olmaya devam edecektir.

El-Kaide eksenli örgütler çatışma alanlarını kasıp kavurmaya devam edecekler, birkaç yıl kadar öncesinde olmayan Boko Haram ve benzeri örgütlerle Afrika'nın içlerine salınmışmış olarak 2063 ekseninde Ortadoğu ve Afrika'nın dizaynına devam edilecektir. 63 ülkeden oluşan DAİŞ karşıtı koalisyon, her hangi bir stratejik planı olmadan sağı solu bombalayarak sözde DAİŞ'le mücadele ettiği masalını anlatmaya devam edecektir.

 DAİŞ'le komşu haline gelen Türkiye DAİŞ'in Kilis'e yönelik saldırıları ve PKK'nın içteki saldırıları nedeniyle kendini yalnız hissetmeye başlamış ve Avrupa'nın verdiği sözlerde durmaması nedeniyle de kendini arkadan hançerlenmiş olarak görmektedir.

 Kendi networkünü oluşturmuş el Kaide türevi örgütler, Afganistan, Irak, Suriye ekseninden sonra Afrika topraklarına cirit atarken, Türkiye'ye destek olmamış Batı, savaşın kendi kapısına geldiğini göremeyecek kadar kör bir kafayla hareket etmekte ısrar etmektedir. Belçika ve Fransa saldırılarından ders almamış olduklarını her fırsatta ispatlarcasına hareket etmeye devam etmektedirler. Türkiye'ye verilecek birkaç kuruş karşılığında mülteci akınını durdurma çabasındakiler burunların kıl aldırtmazken, ateş kendilerini yakınca feryat figan edip İslamafobiyi canlandırarak karşı tepki oluşturmaya çalışmaktadırlar. Yaktıkları ateş İslam coğrafyasını yakarken ısının kendi evlerini yakmayacağını hesap etmemektedirler. Kendini güvende hissetmeyen Ankara'ya karşılık, Newyork'un veya Paris'in ve ya Londra'nın güvenlik içinde olduğunu düşünmek sadece aptallık olur. Batının güvenlik sınırı Türkiye'ye kadar gerilemiş durumda. Bu güvenlik sınırının yıkılması Avrupa'nın tamamen güvenliksiz bir yer haline gelmesi demek değil midir?

Müslüman geçinip, Batının kirli oyunlarının oyuncağı haline gelen DAİŞ, Ortadoğu'yu kasıp kavururken, 65 ülkeli koalisyonun ne yazık ki DAİŞ'e karşı bir stratejisi yok ve muhtemelen olmayacakta… Alanda radikalizmi, radikalizmle çökertme çabası ön plana çıksa da bu işten de kesin bir sonuç alınamayacağı da ortadadır.

Etkili politikalar üretmekten aciz Batı, işbirliğine gelmediği sürece Ortadoğu'ya barış gelmeyecektir. Ortadoğu'ya barış gelmediği sürece de DAİŞ gibi örgütler Ortadoğu'yu ve önümüzdeki süreçte Afrika'yı da yakıp yıkmaya devam edeceklerdir.

Hedef 2063 ve Batı gözünü kör etmiş durumda ya birlik olup Biz kazanacağız ve ya Batı bizi bir yüz yıl daha savaşla, kanla, gözyaşımızla yönetecek…