29 Temmuz 2016

Darbe teşebbüsünün asıl kaybedenleri

Ülkemizi acıyla sarsan darbe teşebbüsünde 239 şehit verdik ve yüzlerce yaralıyla birlikte maddi manevi kaybımız çok ama çok büyük. Milletçe kaybettik ama aynı zamanda milletçe geleceğimizi kazandık. Ülkemizi yüzyıl belki de daha fazlası, geriye götürebilecek bir teşebbüs millet tarafından engellendi. Bu elim hadisenin hemen teşhis edilen ve görünen zararının ötesinde bir de hemen görülmeyecek ama insanların yıllarca acı çekmesine neden olacak başka zararları da muhakkak olacaktır.

Cemaat yurtlarında kalmış kimi öğrencilere niçin bu yurtları tercih ettiklerini sorduğumda çoğunlukla bana şöyle cevap verdiler: "cemaat yurtları diğer yurtlardan daha ucuzdu. Bize devlet yurdu çıkmamıştı. Dolayısıyla diğer özel yurtlar beşyüz lira civarı cemaat yurdu ise üçyüz lira olduğu için cemaat yurdunu tercih ettim. Ailem de bunlara güvendi ve orada kalmama izin verdi". Beş yüz lira değil, üçyüz lira vermek, yani iki yüz lira için gariban çocukları bu yurtları tercih etmek durumunda kalmışlar. Elbette sadece maddi nedenlerle değil, isteyerek tercih edenler veya ailesinin isteğiyle orada kalanlar da vardır. Bütün öğrencileri toplayıp bir anket yapmamız mümkün değil. Ancak çok sayıda öğrencim sohbetlerimizde sorduğum soruya böyle cevap verdiler. Bu öğrenciler genelde ortanın altı hatta en alt tabakaya ait ekonomik güçte ailelerden geliyorlar ve devletin verdiği bursa ailelerinden gelen üç beş kuruşu ekleyerek eğitimleri boyunca geçinmeye çalışıyorlar. Bu durumda da normal olarak en ucuz barınma olanağını tercih ediyorlar.

Ucuz barınma olanağı sağlıyor diye istemeden de olsa bu sinsi örgütün ağına düşen öğrenciler elbette örgütün iğrenç girişiminden sorumlu tutulamaz. Hain planlarıyla Türk toplumuna dehşetli günler yaşatan bu iğrenç örgüt, dişinden tırnağından arttırarak çocuklarının geleceğine yatırım yapan ve ekonomik olarak alt seviyelerde bulunan bu gariban ailelerin bütün umutlarını yok etmiştir. Olan gariban ailelere olmuştur. Bu kirli örgüt memur, asker, akademisyen, doktor, mühendis vs olarak bulunduğu toplumsal sınıfın üstüne çıkacağı umuduyla çocuklarını kötü ekonomik koşullarına rağmen ısrarla okutmaya çalışan gariban ailelerin kanlarını canlarını emmiş onları mahvetmiştir. Çocuklarını kirli emelleri için kullanmaya çalışmıştır ve bazılarını kullanmıştır da.

Her platformda bu kirli örgüte lanetler yağdırabiliriz ancak istediğimiz kadar lanet edelim, bela okuyalım ve eleştirelim işlerin buraya gelmesinde toplum, devlet, üniversite olarak kendi sorumluluğumuzu görmezden gelemeyiz.

Öncelikle iktidar "eşitlik" anlayışını, özellikle de "eğitimde eşitlik" anlayışını tekrar gözden geçirmek zorundadır. "Eşitlik", "adalet" demek değildir. "Eğitimde eşitlik", "eğitimde adalet" demek hiç değildir. Ben harçları kaldırıyorum, hiçkimseden harç almayacağım, herkese eşit eğitim sağlayacağım dediğinizde maalesef adil olmuyorsunuz. İki yüz lira için cemaat yurtlarında kalmak zorunda kalan öğrencilerim olduğu gibi iPhone'un son modelini alacak kadar ekonomik güce sahip öğrencilerim de var benim. İkisinden de harç almadığınızda eşit davranmış olabilirsiniz ama adil davranmış olmazsınız. Gariban öğrenciye asla adil davranmıyorsunuzdur.

Halbuki eğitim sistemi bu çürümüşlüğün içinde yalnızca gücü olandan makul oranda alınan bir ücretin gücü olmayanlar yararına kullanılmasıyla daha iyi bir duruma gelebilir. Madem devlet olarak herşeyi sağlama gücünüz yok o zaman gücü olanların güçsüzlere yardım edebilmesinin kanallarını oluşturursunuz. Parası olandan para alıp parası olmayanların lehine kullanırsınız.

Bunların hiçbirini yapamadınız diyelim, o Zaman en azından iyi bir denetim mekanızması geliştirir, devlet dışı eğitimle ilgili yapıları denetler hatta denetleyenleri de denetlersiniz.

Bu konuda maalesef rektörler de yeteri kadar sorumluluk taşımadılar. Yurt kapasitelerinin arttırılması yönünde hem devletle hem de devlet dışı sivil organizasyonlarla birlikte hareket edip faaliyette bulunabilirlerdi. Kampüslere yurt yapılması için destek olabilecek şehirde pek çok hayırsever bulabilir ve onlarla irtibata geçebilirlerdi. Bu türden girişimlerin hukuki altyapısını oluşturmak için ilgili mercilere başvuruda bulunabilirlerdi. Kampüs bünyesinde kuracakları öğrenci köylerinde ya da yurtlarında öğrencilere cüzi rakamlar karşılığında hatta hiç ekonomik durumu olmayana ücretsiz barınma imkanı sağlayabilirlerdi. Söz konusu örgüt devletin yetişemediği bu alanları çok kolay bir şekilde doldurdu ve kendi amaçları doğrultusunda değerlendirdi.

Garibanlar tankların önünde köprüde öldüler, garibanlar üzerlerine helikopterlerden açılan ateşle ve F16 lardan atılan bombalarla öldüler. Garibanlar hep öldü. Garibanlar ne yazık ki çocuklarının geleceğiyle ilgili bütün umutları ölünce bir kez daha öldüler.