​Değer

-Ruzname; Kelime Günlüğü’nden-

 

Ödül, yargı, sövgü, eleştiri, değerlendirme, kanaat, etiket, analiz, hasılı her türlü takdir, yergi ve konumlandırma için bir ölçüdür değer. Gündelik hayatın içine bir kelime olarak zikredilişi sıklaştıkça hakiki değerlerin ne olduğuna dair düşünmeye zorlanıyoruz.

Bütün bunlar bir tarafa, peşinden gittiğiniz ve kendinizi adadığınız değerler izinizi, tozunuzu, yönünüzü, yolunuzu, yordamınızı, zaviyenizi, cihetinizi, kısımınızı, kesiminizi belirleme ve ifşa yetkinliğine sahip.

Öyleyse hakikatli yaşamak için inandığınız değerlere, değerleri belirlemek için inandığınız hakikate bakıp sağlamasını yapmak, vicdanımızla yapacağımız ferdî muhakemeyle mümkün. Büyük ihtimalle modern/postmodern insanın içinden çıkılması zor büyük sorunlarının ve çatışmaların kaynağı ve çözümü tam da burası.

Geçmişle günümüz insanının ilişkisi, değerlerin devamlılığı yahut insanların sahip çıktığı değerlerin nesilden nesile taşınabilirliği üzerinden irdelenebiliyor. Bu hâliyle çekiştirip durduğumuz değerler ve onların hayatın içine uzanarak konu oldukları söylem biçimleri genellikle manevi donanıma dair.

Kişinin şahsında, değerlere sadakat sayesinde değerlileşmesi gibi bir yansımadan söz edebiliriz.

Hem toplum hem de fert olarak sorumlusu olduğumuz ve dünyada insan olma vazifemizin farkına vardıran, bu yönde eğiten bir nevi manevi tekâmül silsilesi.

Doğru ve güzel ahlak, silsilenin en başına yerleşiyor.

Sonra bir bakıyorsunuz ki hayatı belagatla donatmayı vadeden edebiyata bile “edeb” manasını giydiren, süsleme sanatlarına yaradılışa sadakati, Yaradan’a övgüyü gizleyen de yine aynı disiplin.

Oysa yetişmeye çalıştığımız dünya gerçekliğinde, hali hazırda sokakta, alışverişte ve bizi hayatta tutan her türlü katkıdaki değer, maddi bir manaya erişiyor.

Konuşma ve akıl yürütmenin olduğu kadar bedenin hareketleri de hakikate adandığında maddi dünyadaki değerlerin konumlanması da tıpkı manevi dünyanın değerleri gibi hakkaniyetli olacaktır.  

Değer, kadimle bağını sıkı tutanlar için en çok manevi ölçüyü hatırlatıyor. Fakat bunca tekrarı ve günün en çok sarf edilen kelimelerinden olması maddi ölçü üzerinde düşünmeyi de gerektiriyor.

Gündelik akış içinde siyasi, ekonomik hareketliliğin değerler algısı üzerindeki tesirlerini değerlendirmek elzem. Bu sahalarda değer güç ile ilişkilendiriliyor. Güç dengeleri söz konusu olduğunda, temelinde hareket kazanımını sağlayan değer yargıları ise görünmez oluyor. Niyet ve hedef tasarısının hakikatle ne kadar ilişkili olduğuyla ilgili bir tefekkür imkânı vermiyor. Görünen ve duyulan yargı için yeterli sayılıyor.

İnsanların farklı fikirde ya da değil, bir vesileyle bir araya gelmesi, yan yana durması veya birlikte ortak bir hedefe yürümesi siyasi ve medya argümanlarına malzeme olunca ya ürküten ya da bıktıran bir hâl alıyor. 15 Temmuz’da kamyonetin içinde yan yana oturan çarşaflı ve başı açık iki kadının görseli medyada fazlaca köpürtülünce bunu zaten yıllardır kendi hayatında normalleştirenlerde bir bayma meydana getirirken darbeci ya da İslam karşıtlarına ürkütücü ya da nahoş görünmesi gibi…

Aynı değerlere ulaşmak için niyet ve hedef ortaklığına girişmenin günümüzün karmaşık değer yargıları üzerinden nasıl algılandığına dair bir biçim belirlemek neredeyse imkânsız. En basit ve en sığ anlatımlarda hakikatin değerini aramak ve kavramak kadar imkânsız…

Bazı bir araya gelişlerin siyasetle uzaktan yakından ilgisi olmadığını aklımızda tutmakta fayda var.

Bazı değerlerin savunusu yahut davaların devamlılığı siyaset eliyle sürse de siyaset üstü yordamın bir parçası olduğunu aklımızda tutmakta fayda var.

Hakikat karşıtlarının da siyasi bir paye üzerinden kendini ifade edişinin, zaman zaman ve genel manada derin bağlantıları kavramamızı nasıl imkânsızlaştırdığı akıldan çıkarmamakta fayda var.

***

Künye: Değer; bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet; bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, bedel, kıymet, paha, valör; üstün nitelik, meziyet, kıymet; üstün, yararlı nitelikleri olan kimse; kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey; bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü anlamlarına gelmektedir. (TDK Türkçe Sözlük