09 Ekim 2017

Denk bütçe tehdidi - Borç tuzağı

Bağımsızlığın adı olan Cumhuriyet; halkın kendisini kendi içinden seçeceği insanlarla yönetmesidir. Yönetilen insanların yöneticilerinden istediği şey, kendilerine adil davranması,  hıyanet etmemesi, hıyanet edenlerin engellenmesidir. Cumhuriyetin fazileti de bu taleplerin gerçekleşmesinden gelir. Bu talepler  tehdit altındaysa ve gerçekleşmesine engeller varsa, seçilenlerin halka karşı sorumluluğu gereği, ilk önlemleri buralarda olmalıdır.

Kurduğunuz sistemde, parayı borç olarak ürettirip sonra bu parayı borç alarak devlet işlerini ve bütün ekonomiyi çevirecek şekilde kullanırsanız, sizin bu düzeninize borca dayalı para sistemi denir. Bu düzende para sürekli borç ilişkisi ile var edilir. Borç yoksa parada yoktur. Bu borç kredi adı altında piyasaya verildiği gibi, devlete tahvil bono, sukuk, DİBS karşılığı olarak da verilir. Yani devlet  bir kağıda ulaşmak için, başka  isimdeki faizli kağıtlarla faiz ödemeyi kabul eder. Neden? Sorusunu soruyor devam ediyoruz.

Ama  karar vericiler tarafından sanki bu zorunluymuş gibi alınan bir borç olarak söylenir. Taktim ediş biçimi algıda en etkili bir süreçtir. Paranın varlık nedeni borç olunca, para eşittir borçtur. Bu borç-para ilişkisi kredi ile kurulduğunda faiz ödettirilir. Kredilerin yani borçların, yani paranın mevduat olarak  yazılması borç yazımıdır.

O halde  Para= borç= kredi= mevduattırBu eşitlik ekonominin tam bir borç ekonomisi olduğunu gösterir. Bu durumda paranın üretim biçiminden hareketle Bu borcun sürdürülür  olmasının nedeni elbette sorgulanmalıdır. Size telkin edilen şey, sürekli borçlanmanızdır. Demek ki ilk itiraz edilmesi gereken şey; bizim sürekli borçlanmamız olmalıdır.

Paradigma /değersayım anlayışının sorgulanması ve sonra para ile ilgili bu yanlış anlayışın kaldırılmasıdır. Borçlanmak zorunda olmadığımızı kabul ettiğimiz zaman, borçlandığımız şey üzerinde yani para/ölçü  nedir? Kimidir ? Kim ne kadar üretir? Sorularını soracağız. Bu soruların cevabı milli bir zihniyetle alındığında denk bütçe yapmanın kapısı ardına kadar açıldı demektir.

Ancak Borcu borçla ödeme 1975 den beri devam etmektedir. Devletin hem iç hem de dış borç stoku hızla artmaktadır. Bu anlamda ülkemizde iç borç sorunu, dış borç sorunu ile yakından ilişkili parasal sorun vardır. Milletin sürekli aleyhinde işleyen İç borç sorunu, devletin borçlanma yetkisi, borcun miktarı ve gelişimi, borç yönetimi, borcun sürdürülebilirliği ve borcun ekonomik etkileri para sorununun sorunlarıdır. İç dış borçların hepsi uygulanan faizli para politikasına bağımlı olarak üretilmektedir. Bu  faizli para politikalarının bütün ekonomiyi yöneten nitelikteki hamleleri sürekli iç dış borçlanmalara neden olduğu için; devletin, milletin iktisadi bağımsızlığına operasyon olarak algılanmalıdır.

Bu yapının işleyişinin göstergelerine baktığımızda önümüze korkunç bir tablo çıkmaktadır.  Dış borcumuz 412.4 milyar$ Toplam kamu bürüt  borç stoku 853.4 milyar TL Dış borç bürüt stoku GSYH oranı % 49.1...

2017 bütçesi 564 milyar TL.  2018 bütçesi 673 milyara çıktı. 109 milyar bir artış. Bu artışta yüksek bir  pay alan Hazine müsteşarlığının bütçesinin % 26.47 oranında bir artışla 98 milyar olarak belirtilmesi borçlanmayla ilgili bize bir bilgi vermektedir. Türkiye ekonomisinin temel parametreleri borç yapısına bağlanmıştır. Bürokraside  müsteşarına kadar eğitimini bu şekilde alıyor. Bütün ekonomideki çok başlılık sürdürülebilir bir borç politikasını gözeterek hareket ediyor. Çoğu zaman  ekonomideki bu çok başlılığın olumsuz etkileri istikrarsız açıklamalara yansımaktadır.

Bütçe; borç bütçesi, borç ekonomisi ve bir borç tuzağına dönüşüyor. Bu milletin bütçesi denk ne zaman yapılacak? Ya da şöyle soralım; denk bütçenin yapılmasını engelleyen unsurlar, madem ki bizi sürekli borçlandırıyor, bu borçlanma nedenlerinin kaldırılması için yapısal değişimin gerçekleşmesi adına, ekonomide köklü değişim neden yapılmıyor?

 Sürekli borçlanma bütçesinden kurtulmak için; değişimin nasıl yapılacağı bilinmiyor mu? Yoksa istenmiyor mu?

Bilinmiyorsa devlete, istenmiyorsa millete yazık...

Denk bütçenin kurulması için öncelikle borç tuzağından çıkmak lazım. Borçlanma ensturmanlarını sistemsel olarak yeniden bir yapılandırmaya tabi tutarak; ekonominin akışını sağlayan ölçü üzerindeki baskıcı, tekelci faiz üreten yapısı lağv edilmeli. Sisteme  para girişi ters çevrilmeli. Mevcut finans akışı tavandan olup, ölçüye/paraya bir avuç elit bir zümre ulaşabilmektedir. Ölçüye/paraya ulaşmak bütün milletin hakkıdır. Bu hakkın verilmesi için damarlara kanın yayılması gibi, paranın dağıtımı tabana indirilmelidir.

Borç ekonomisinin tepesinde oluşturduğu para yığınını tabana indirdiğinizde mal ve hizmetle ölçüyü/parayı bir denklik zemininde buluşturursunuz. Bu buluşmayla beraber, ölçünün mal ve hizmetle birlikte hareket etmesini sağlarsınız. İşte bu bir dengedir mizandır ve tabanda gerçekleşir. Bu şekilde borç tuzağından çıktığınızda denk bütçeyi oluşturmak artık çok kolay olacaktır.

 Selam ve dua ile...