Depremin Türkiye'deki Yıkım ve Helak Boyutu
6 Şubat tarihinde yaşanan deprem, Türkiye'nin pek çok ilini etkilemiş ve binlerce yapıda hasara neden olmuştur. Bu yazıda, depremin yıkım boyutunu nüfusa oranla analiz ederek, felaketin büyüklüğünü farklı bir dilde ifade etmeyi amaçlıyoruz.
1. Türkiye'deki
Yıkımın Genel Analizi:
Çevre Bakanlığı verilerine göre deprem bölgesindeki illerdeki 5
milyon 919 bin 872 bağımsız bölüm içinde yer alan 2 milyon 193 bin 209 yapı
incelenmiştir. Bu yapılar arasında 872 bin 59 bağımsız bölüm olan 311 bin 196
yapının yıkılmış, acil yıkılması gereken, ağır ve orta derecede hasar görmüş
olduğu tespit edilmiştir.
2. İl Bazında Yıkım Oranları:
Depremin etkilediği il ve ilçelerdeki yapıların durumu ayrıntılı
olarak analiz edilmiştir. Çevre bakanlığının yaptığı analizlere göre;
• Gaziantep'te;
62 bin 120 bağımsız bölüm içinde 26 bin 262 yapı yıkılmış, acil yıkılması
gereken, ağır ve orta hasarlıdır.
• Kahramanmaraş'ta;
143 bin 350 bağımsız bölüm içinde 55 bin 896 yapı yıkılmış, acil yıkılması
gereken, ağır ve orta hasarlıdır.
• Malatya'da; 131
bin 910 bağımsız bölüm içinde 45 bin 775 yapı yıkılmış, acil yıkılması gereken,
ağır ve orta hasarlıdır.
• Hatay'da; 329
bin 10 bağımsız bölüm içinde 98 bin 527 yapı yıkılmış, acil yıkılması gereken,
ağır ve orta hasarlıdır.
• Adıyaman'da; 84
bin 401 bağımsız bölüm içinde 35 bin 263 yapı yıkılmış, acil yıkılması gereken,
ağır ve orta hasarlıdır.
• Kilis'te; 5 bin
41 bağımsız bölüm içinde 3 bin 40 yapı yıkılmış, acil yıkılması gereken, ağır ve
orta hasarlıdır.
• Elazığ'da; 18
bin 674 bağımsız bölüm içinde 8 bin 54 yapı yıkılmış, acil yıkılması gereken,
ağır ve orta hasarlıdır.
• Adana'da; 22
bin 759 bağımsız bölüm içinde 6 bin 62 yapı yıkılmış, acil yıkılması gereken,
ağır ve orta hasarlıdır.
• Osmaniye'de; 25
bin 850 bağımsız bölüm içinde 11 bin 446 yapı yıkılmış, acil yıkılması gereken,
ağır ve orta hasarlıdır.
• Şanlıurfa'da;
22 bin 464 bağımsız bölüm içinde 12 bin 728 yapı yıkılmış, acil yıkılması
gereken, ağır ve orta hasarlıdır.
• Diyarbakır'da;
26 bin 480 bağımsız bölüm içinde 8 bin 143 yapı yıkılmış, acil yıkılması
gereken, ağır ve orta hasarlıdır.
3. Nüfusa Oranla
Yıkılacak Evler:
Türkiye'nin nüfusu 84 milyon olarak kabul edilsin ve her evde
ortalama 5 kişi yaşadığını düşünelim. Buna göre, Türkiye'deki toplam bağımsız
bölüm sayısı şu şekildedir:
Toplam bağımsız bölüm sayısı = 84 milyon (nüfus) x 1 ev / 5 kişi =
16.8 milyon bağımsız bölüm
Depremin etkilediği bölgelerde yıkılmış, acil yıkılması gereken,
ağır ve orta hasarlı olan yapı sayısı 872 bin 59'dur.
Nüfusa oranla yıkılacak olan yapıların oranı şu şekildedir:
Yıkılacak yapı oranı = (872,059 / 16,800,000) x 100 ≈ 5.19%
4. Afetin Boyutu:
Yukarıdaki hesaplamalara göre, deprem sonucunda Türkiye
genelindeki bağımsız bölümlerin yaklaşık %5.19'u yıkılmış, acil yıkılması
gereken, ağır ve orta hasarlıdır. Bu durum, büyük bir felakete işaret
etmektedir. İnsanların yaşamlarını ve evlerini kaybetmiş olmaları, ailelerin
dağılması, toplulukların yerleşim alanlarının büyük ölçüde etkilenmesi,
ekonomik kayıplar ve sosyal travmalarla sonuçlanan bir helak durumudur bu açık
bir şekilde.
Sonuç:
6 Şubat depremi, Türkiye'de büyük ölçüde yıkıma ve acıya neden
olmuş, pek çok insanın yaşamlarını değiştirmiştir. Nüfusa oranla hesaplanan
yıkılan yapı oranı (%5.19), bu felaketin boyutunu göstermekte ve depremin
ciddiyetini vurgulamaktadır. Bu tür doğal afetlerin etkisini minimize etmek
için, güçlü altyapılar, yapıların güvenliği ve toplum bilincinin artırılması
gibi önlemlerin alınması hayati öneme sahiptir.
On binlerce insan hayatını kaybetmiş, yüzbinlerce binada yapısal
hasar oluşmuş ve yüz binlerce insanın evsiz kalmasına sebep olmuştur. Yaşanan
bu kayıplar, bir daha geri gelmeyecek olan insanların eksikliğini ve değerli
hayatların yerine konulamayacağını acı bir şekilde hatırlatmaktadır.
Depremin milli servete verdiği zarar da oldukça büyüktür. Yıkılan
binalar, iş yerleri, altyapı ve diğer varlıkların kaybı, ekonomik olarak ülkeyi
derinden etkilemiş ve uzun süreli bir toparlanma süreci gerektirmiştir. Bu
felaketin ekonomik sonuçları, birçok insanın geçimini sağlama gücünü ve
işlerini kaybetmesine yol açmıştır.
Depremin neden olduğu yaralanmalar, fiziksel acıların yanı sıra
psikolojik boyutu da önemli bir sorundur. Depremin şiddeti ve sonuçları, birçok
insan üzerinde derin bir travma bırakmış, kaygı ve korkulara yol açmıştır.
Bozulan psikolojiler, toplumun ruh sağlığını etkilemiş ve uzun dönemli destek
ve tedavi ihtiyacını doğurmuştur.
Bu felakette ortaya çıkan denetimsizlik ve yapıların kötü
yapılması, dayanıksız olması gibi sorunlar, olayın boyutunu daha da vahim
kılmaktadır. Depremin bu kadar büyük etkiler yaratmasının temel nedenlerinden
biri, yapıların yeterli denetim ve standartlara uygun inşa edilmemesi, güvenlik
önlemlerinin yeterince alınmamış olmasıdır. Denetimsizlik ve sorumsuzluk, bu
felaketin daha da büyümesine ve daha fazla can kaybına yol açmıştır.
Bu olayda, kimsenin hesap vermemesi ve hesap sormaması da büyük
bir eksiklik olarak görülmelidir. Toplum, böylesine büyük bir felaketin
ardından sorumluların hesap vermesini, benzer olayların önüne geçmek için
önlemler alınmasını beklemektedir. Ancak denetimsizlik ve yapısal sorunların
yarattığı ihmaller, bu beklentinin karşılanmasını zorlaştırmaktadır.
Sonuç olarak, 6 Şubat depremi, Türkiye'nin karşılaştığı en büyük
felaketlerden biridir ve birçok acı olayı içinde barındırmaktadır. Yaşanan
kayıpların yerine konulamayacağı, milli servetin zarar görmesi, ekonomik
sıkıntılar, yaralanmalar ve psikolojik travmalar, denetimsizlik ve yapısal
sorunların derin izler bıraktığı açıktır. Bu felaket, toplum olarak daha
güvenli ve dayanıklı bir gelecek için gereken dersleri almalı ve önlemleri
ciddiyetle ele almalıyız. Güçlü bir afet yönetimi, yapı denetimi ve bilinçli
bir toplum olarak gelecekte benzer felaketlerin etkilerini en aza indirmeliyiz.