03 Aralık 2015

Devlet yalnız yaşayan yazar şair ve sanatçıların yanında olmalı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü güzel ve kaliteli programlar icra ediyor.  "Bir Nesli Yoğuranlar" ve “Yaşayan Hatıralar” isimli programlar gerçekten takip edilmesi gereken etkinliklerin başında geliyor. İki programda da, edebiyata ve sanata büyük katkılar yapan, yeni nesillere yol gösteren fikir adamları konuk ediliyor. “Bir Nesli Yoğuranlar” programın kasım ayı konuğu, 63. Yıl kesintisiz yazmaya devam eden gazeteci ve yazar Osman Akkuşak'tı.

Yaşayan kültür adamlarımızdan biri olan Osman Akkuşak'ın hayatı, yazarlığı ve gazeteciliğinin konuşulduğu programın konuşmacıları da önemli isimlerdi. Hepsi Akkuşak'ı yakından tanıyan isimler. Mehmet Nuri Yardım, Gülten Dayıoğlu, Abdullah Işıklar, Mehmed Niyazi, Ahmet Nuri Yüksel, Cezmi Bayram, Hüseyin Emiroğlu, Bekir Tuncer Salihoğlu, ve Halil Gökkaya.

‘Sevgi sevgiyi, itimat itimadı doğurur'

Osman Akkuşak'da gecede hazır bulundu. Çok heyecanlı ve o kadar da mutlu idi. Neredeyse herkese tek tek hoş geldiniz dedi. Konuşma yapacaklarla yakından ilgilendi. Panel esnasında her konuşmacıyı çok dikkatli bir şekilde dinledi. Zaman zaman araya girdi. Teyze kızı Gülten Dayıoğlu kendisini ve ailesini anlatırken gözlerinin dolduğu görüldü. Programda kendisi de bir konuşma yaptı. “Sevgiden daha güçlü bir şey yoktur.” Diye söze başladı ve  ‘Sevgi sevgiyi, itimat itimadı doğurur' sözünü hatırlatarak, şöyle devam etti: “Sevgi çok mühim. Düşmanınıza bile iyilik yaparsanız, onun da dostluğunu kazanabilirsiniz. Müsamaha ve hoşgörü şu an en çok ihtiyacımız olan şeylerden". 

Mehmed Niyazi “Devlet yalnız yaşayan şair ve yazarlara sahip çıkmalı”

Etkinlikte her konuşmacı Osman Akkuşak ile ilgili önemli anılarını paylaştı. Araştırmacı Yazazar Mehmed Niyazi arkadaşı ve sırdaşı Osman Akkuşak'ı anlattığı konuşmasının devamında önemli bir çağrı da yaptı.

Yalnız yaşayan çok önemli şair ve yazarın olduğuna dikkat çeken Mehmed Niyazi, devletin bu isimlere birer asistan görevlendirmesi gerektiğini söyledi. Yaşları geçtiği için yazmakta zorlanan yazar ve şairlerin bu asistanlar sayesinde daha rahat eserler verebileceklerine vurgu yaptı. Hüseyin Emiroğlu da konuşmasında, Mehmed Niyazi'nin teklifini tekrar etti ve asistanlara ilave olarak belediye ya da devlet kurumlarının evde temizlik ve yemek yapabilecek bir yardımcı elemanlarında görevlendirmesi gerektiğini ve bunların en kısa zamanda gerçekleşmesini umduğunu söyledi.

Mehmed Niyazi de, Osman Akkuşak gibi yalnız yaşıyor. Yalnız yaşayan ve hayatını idame ettirmekte zorlanan çok sayıda yazar, şair ve müzisyenlerimiz var. Bu değerlerimizin gururlarını incitmeden dünyadaki son demlerinde mutlu mesut yaşamalarını sağlayalım.

Melda Özata acı bir örnek oldu

Şair Melda Özata önemli bir hikayeci, şair ve müzisyendi. Bir birinden güzel şiir ve hikayeleri var. İstanbul'u bir de onun şiirinden izleyin. İzleyin diyorum çünkü okurken bir İstanbul klipiyle karşılaşacaksınız. Aynı zamanda iyi bir piyano müzisyeniydi. Geçmiş dil kullanıyorum. Çünkü Melda Özata'yı birkaç gün önce kaybettik. Hem de kimsesizler gibi tek başına. Cenazeyi belediye ekipleri kaldırdı.

Melda Özata yıllardır Şile de tek başına küçük bir evde yaşıyordu. Bekir Sıtkı Erdoğan'ın dizi dibinde yetişmiş bir isimdi o. Edebiyat dünyasından Şair Halil Gökkaya burada teşekkür etmek istiyorum. Bekir Sıtkı Erdoğan ölünceye kadar onun manevi evladı gibi oldu. Hala ‘babam' diye hitap eder. Melda Özata'nın da ender ziyaretçileri arasında yine Gökkaya vardı.

Halil Gökkaya Melda Özata'nın hastaneye yatırıldığını duyar duymaz hastaneye koşuyor hatta bir arkadaşını refakatçi olarak görevlendiriyor. Özata da bir gün sonra zaten hakkın rahmetine kavuşuyor. Halil Gökkaya Melda hanımın ölümüne kadar yazmaya devam ettiğini ancak maddi yetersizlik sebebiyle yazdıklarını tam 26 yıldır kitaba dönüştüremediğini söylerken gözleri doluyor. Gökkaya da burada bir çağrıda bulununurken şöyle sesleniyor: “ Sadece Melda Özata'nın değil, bugün Türkiye'de çok sayıda şair ve yazarımızın şiir ve nesir kitapları basılmayı bekliyor. Yayıncılar ‘satmaz' endişesiyle bu kitapları yayınlamıyor. Edebiyatçılarımız ise kendi imkânlarıyla kitaplarını okuyucularına ulaştıramıyorlar. İnşallah, Kültür ve Turizm Bakanlığı bu meseleye el atar, en azından bazı şair ve yazarlarımızın kitaplarını kültür hayatımıza kazandırır. Bu mühim bir meseledir, kanayan bir yaradır.”

Bu değerli isimleri evlerinde işyerlerinde dört duvar arasında yalnız bırakmayalım. Ziyaret edelim. Ellerini öpelim. Onları dinleyelim tavsiyelerini alalım. Ben kimim ki diye çekinmeyin. İnanın kim olduğunuz hiç önemli değil. Ziyaret dönüşünüzde içinizde ayrı bir huzur ve mutluluğun dolaştığına şahit olacaksınız.