14 Eylül 2015

Devletin kılcallarında yeni bir virüs: Milli Damar!

Bileşenleri Emniyet ve Yargı olan hatırı sayılır istihbaratçının da bünyeye alınması için çalışmalar yürütülen “Milli Damar” toplantı grubuna eğilmek, maksadı sadece ülke olan gizli ajandasız her gazetecinin görevidir!

Yargı, istihbarat ve emniyet içerisinde, devlet dışı otoritelerden talimat alarak hareket eden gruplar, devlet insicamının bozulmasındaki en önemli etkendir. Birey hak ve hukukunun korunması noktasında önemli olan bu kurumlarda görev yapanların, bağlı oldukları otorite mensuplarına haksız ve hukuksuz imtiyazlar sağlamaları devlet içi çatışmaları da körükler.

Bu ülke CHP'nin arka bahçesine dönüşen yargı düzeninden, Fetullahçıların kurtarılmış bölgesine dönüşen Emniyetten, CIA, MOSSAD gibi yabancı istihbarat servislerinin cirit attığı istihbarattan az çekmedi.

Sonradan amacından saptırılan Ergenekon sürecine ve bir türlü istenilene ulaşamayan Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadeleye yönelik halk desteği bu acı hatıraların kabuki bile tutmayan yaralardan kaynaklanıyor.

Siyasi otorite tarafından, bilerek ya da bilmeyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan özeline hapsedilen Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadele kararlılığının halk nezdinde geniş destek bulmasının sebebi de bu.

Ancak ne olursa olsun siyasi iradenin kararlılıkdaki esnemesi, farklı grupların yeni stratejilerle yeni bir vesayet bloğu oluşturmasının da önünü açar. Ya da mücadele edilen yapının, ‘esnek kararlılık' karşısında önleyici tedbirleri harekete geçirmesini tetikler.

Tam da bu durumu anlatan enteresan bilgiler geliyor uzun zamandır. Soruşturması devam eden Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması ile mücadelede sürecini manipüle eden, tıpkı Ergenekon'da bu örgütün izlediği yol gibi; soruşturmayı amacından saptıracak akim bırakacak hamlelerden söz ediliyor.

İddiaların üzerinde yoğunlaştığı faaliyetlerin merkezinde “Milli Damar” denilen bir grup var. Emniyet ve Yargı'dan kimi isimlerin örgütlendiği millilikten uzak "Milli Damar" diye bir yapı bu!

Milli Damar, Ankara'da Beysukent'te, bir işadamına ait lüks villada belli periyodlarla toplanan üst düzey emniyetçilerle yargı mensuplarının da dahil olduğu bir yapı.

Üstelik bu toplantılarda yer alan grup mensupları, görünürde Fetullahçı Terör Örgütü ile mücadelenin ön safındalar. Ne var ki, derinlemesine bir incelemeye gittiğinizde bu isimlerin ve yapının, Fetullahçı Terör Örgütüyle mücadeleyi manipüle eden, topyekün mücadele yerine deşifre olmuş örgüt mensuplarına yönelerek, uyuyan hücreleri kamufle ettiği gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz.

Biraz daha açayım konuyu… Bugüne kadar yürütülen mücadele sürecinin emniyet ve yargı ayağında, eski bir Fetullahçı İmam olan Kemalettin Özdemir grubuyla ondan sonraki imam olarak deşifre olan Kozanlı Ömer gruplarının çatışmasını yaşıyoruz.

Mesela Ankara'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Yapı soruşturmasında “içi boşaltılan” dosyalarla soruşturmayı sürekli akim bırakmakla suçlanan bir savcının bu toplantılarda ne işi var?

Emniyette yapıyı çok iyi bildiği için soruşturmada etkin birimlerin başında görevlendirilen isimleri “terfi yoluyla” doğuya yollayan, soruşturmanın emniyet ayağında başarılı çalışmalara imza atan amir ve memurlara terfi vermeyen üst düzey emniyetçilerin bu toplantılarda olması garip değil mi?

Ankara Emniyeti'nde, gerek yaptıkları araştırmalar gerekse güven vererdikleri açık ve gizli tanıklarla, ‘Fetullahçı Terör Örgütü'nün belini kıran âmir ve memurları, yasa dışı yollarla fiziki ve teknik takibe alan “özel” olarak kurulmuş ve özel fiziki mekan tahsis edilmiş emniyetçilerin, “Milli Damar” toplatılarıyla ilişkisi manidâr değil mi?

Bileşenleri Emniyet ve Yargı olan hatırı sayılır istihbaratçının da bünyeye alınması için çalışmalar yürütülen “Milli Damar” toplantı grubuna eğilmek, maksadı sadece ülke olan gizli ajandasız her gazetecinin görevidir!

Çünkü bizlerin ve devletin birkez daha aldatılmaya tahammülü yok.