18 Aralık 2015

Devrimcinin isyanı Allah'a karşı isyandır!

Ünlü Alman filozof Eric Voegelin, "Devrimcinin isyanı Allah'a karşı isyandır" diyor. Eric Voegelin bir Almandı ve Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki Kurşunlu Camiinin son günlerdeki harap ve viran halini görmemişti.

Görmemişti fakat çağının canını zor kurtardığı vahşi faşizmini, daha doğrusu Nasyonal Sosyalizmini ve insanları köleleştiren komünizmini yakından tecrübe etmişti. Voegelin'in de ifade ettiği üzere Fransız jakobenizmi ve devrimciliği başta olmak üzere bu türden bütün jakoben ideolojilerin özelliği devrimci olmaları ve bu devrimciliklerinin de öncelikle Allah'a karşı devrimde kendisini belli etmesidir. İnsanın isyanının Allah'a karşı isyanda tezahür etmesidir. Her türlü dinsel, geleneksel kozmos, dünya ve insan anlayışını yıkarak yerine, Akıl, ırk veya sınıf temelli bir gerçekliği adeta bir Tanrı gibi geçirmeleri bu ideolojilerin temel özelliğidir.
"Evim yanaydı caminin yerine oğul. Allah'ın evini yakmışlar. Kur'an yakmışlar. Kur'an yakılır mı? Allah koymasın..." Diyarbakır'ın Sur yöresinde dokuz günlük sokağa çıkma yasağı bir süreliğine kaldırıldığında bize Osmanlı'dan miras olan Kurşunlu Camisi'ne gidip PKK'nın yaptığı tahribatı gören yaşlı bir teyzenin göz yaşları içinde yanındakilere Kürtçe söylediği sözler bunlar. Kurşunlu Camisi'nin içinde ağlayarak dolaşan teyzeler aslında Allah'a isyan edenlere "isyan" ediyorlardı. Devrimcinin Allah'a isyanına karşı isyan ediyorlardı. Kendilerine cedlerinden miras kalmış camiye sahip çıkıyorlardı.
Diyarbakır ve diğer bölgelerde, "Yaşasın devrimci halk savaşımız!" diye slogan atan YDG-H nin hendeklerinde kendisini gösteren PKK'nın isyanı Allah'a, Peygamber'ine ve Kur'an'a, Allah'ın evi olan camiye, Allah'ın askerlerini yetiştirecek olan Kur'an öğretilen eğitim kurumlarına öncelikle isyan ve arkasından da saldırıdır.

Çünkü PKK ve resmi ideolojisi hem faşizmden hem de komünizmden devşirilmiş, Fransız jakobenlerinden de jakobenizmi devralmış, bir yandan Kürt milliyetçiliğini Tanrı katına çıkarırken diğer yandan devrimciliğe giden yolda komünizmin bütün örgütlenme ve direniş araçlarını benimsemiştir. Burjuvazi karşısında ezilen proletarya yerine Türk devleti altında ezilen Kürt halkını koyan PKK devlete savaş açarken, Kürt halkının devlete ve Türk kardeşlerine olan bağlılığını perçinlendiğini düşündüğü Allah'ına, Peygamber'ine, Kuran'ına ve dinine de savaş açmıştır.

Hendeklerdeki direnişin halka rağmen (sözde) halk için sürdürülmesi, halkın gündelik yaşamına kastedilmesi bunun en önemli göstergelerinden birisidir.
Ama Diyarbakır'daki camiyi dolaşan Kürt teyze "evim yanaydı caminin yerine oğul" diyerek PKK'nın bu ideolojik ezberini bozmaya devam ediyor ve edecek. Çünkü o Kürt teyze Ramazan'da o camide oruç tutup namazını kıldı. Çocuğunu o camiye yolladı. Orası onun eviydi. Allah'la arasına ne PKK ne de başka bir şey girebilir. Batı'nın artık kendisinin bile utanıp çoktan rafa kaldırdığı ideolojilerle kafası bulanmış Kürt elitlerinin bunu anlamaları zor. "Evim yanaydı caminin yerine oğul" dediğinde o teyzenin ne söylediğini anlamaları zor.

Caminin teyzenin evinden neden daha önemli ve değerli olduğunu onlar anlayamazlar. Anlamak istemezler. Kur'an o bölgedeki dindar insanların hayatlarının grameri. Suruç'ta kitlesel olarak sokağa dökülüp devlete direnmek yerine yörelerini terk etmeyi seçerek göçeden insanlar PKK'nın cami yakacak ve bunu da devletin üstüne atacak kadar şeytanileşen yüzünü İslam'a olan inançlarıyla derinlerinden hissediyor ve PKK'nın hakim olması halinde bu şeytani yüzün inançlarına nasıl kastedeceğini çok iyi biliyorlar. PKKnın kanlı hareketine hızla insan devşirebileceği tek merci ise ideolojiyle kafası bulanmış dinlerinden geleneklerinden bir haber ya da dine ideoloji gözlükleriyle bakan onu öyle anlayan gençler.
Diyarbakır'da hendekler aslında polise doğru değil, camiye doğru kazıldı. Direniş önce Allah'a karşı direniş. Solun Türkiye'de kazılan bu hendeklere kendini siper edip canla başla onları meşrulaştırmaya çalışması beni hiç şaşırtmıyor çünkü Voegelin'in sözü onlar için de geçerli.

Sol ideoloji, burjuvaziyi şeytanlaştırırken, kiliseyi, dini de şeytanlaştırır. Zaten Tanrı Feuerbach'ın da dediği gibi insan zihnindeki bir illüzyondur. Kurgudur. Gerçekliği yoktur. Marx'ın dediği gibi insanlığın afyonudur. Ama unutulan ya da devrimci Elitlerimizin unuttukları, görmedikleri bir şey var:  Marksizm de devrimcilik de maalesef bizim aydınlarımızın ve devrimci Kürt hareketine inanmış Kürt elitlerimizin afyonu!