26 Eylül 2016

Dikkat! Yalancı çobanlar ülkeye yön vermesin

Türkiye de herkes her şeyin uzmanıdır. Bilen bilmeyen konuşur. Arada konuşanların bir kısmı hedef saptırır. İnsanları istedikleri gibi düşünmeye yönlendiren tipler da az değildir.

15 Temmuz darbe girişimi neticesinde ortaya dökülen bu tipler ekranları adeta istila ettiler. Yetmedi gazetelere röportajlar veriyorlar. Çünkü onlar bu işin uzmanları!

Türkiye darbelerden çok çekti. Bir Başbakanını ve bakanlarını idama götüren süreçleri yaşadı. Netekim darbe süreçlerinin olgunlaşmasını bekleyip, ülkeyi yuvarlandığı uçurumdan bir tekmeyle aşağı atanları da gördü. Ergenekonlar, Sarıkızlar, Ay Işığı darbe planları hep bu ülke üzerine planlandı. İktidarda bulundukları süreçte hep birilerini tasfiye edenleri yaşadı. Ama hep manipülasyonlara bulandı, durdu. Tıpkı çamura saplanıp vahşi hayvanlara yem olması için sürüklenen zavallılar gibi hep kaderine razı edildi!

15 Temmuz gecesi bu halk makûs talihini değiştirmek üzere meydanlara çıktı, tankların altına yattı. Şahadete uçar adımlarla koştu. Zorla elinden alınmak istenen iktidarını tanklara rağmen, uçaklara rağmen almasını bildi. Bundan sonrada bu hakkını daima kullanacak ve asla böylesi aptalca bir zulme boyun eğmeyecektir. 1 ay boyunca meydanlarda, kışla önlerinde, Meclis önünde, TRT ve daha bir çok kurumun önünde tutulan nöbetler bunun en dinamik şahididir.

Bir hikaye anlatılır bilirsiniz, Vaktiyle bir köyün küçük bir çobanı varmış. Küçük çoban koyunlarını bir dağın eteğine götürür orada otlatırmış.

Bir gün koyunlarını otlatırken çobanın canı sıkılmış. Ne yapsam da eğlensem? Diye düşünmüş. Aklına bir fikir gelmiş. Yerinden fırlamış köye doğru koşmaya başlamış. Köye varınca:

Yardım edin! İmdat! Kurtlar koyunlara saldırıyorlar diye bağırmış. Köylüler ellerine kazma ve küreklerle koşmuşlar. Etrafta kurtları aramaya koyulmuşlar. Bir yandan da çobana soruyorlarmış:

– Hani nerede?

-Nerede kurtlar?

Çoban kahkahayla gülmeye başladı.

– Çok sıkıldım. Bu olay biraz eğlenmek için uydurdum demiş.

Köylüler hem şaşırmış hem de öfkelenmişler. Söylenerek köye dönmüşler.

Birkaç gün sonra çoban yine koşarak köye gelmiş. Köylülerden yine yardım istemiş. Köylüler bu kez hemen inanmışlar. Çoban:

– Gerçekten kurtlar geldi. İnanın diye bağırmış. Köylüler yine yardıma koşmuşlar. Meğer çoban yine oyun yapıyormuş. Kurt falan yokmuş.

Ertesi gün çobanın sürüsüne gerçekten kurtlar saldırmış. Bunun üzerine küçük çoban var gücüyle köye koşmuş. Olanları anlatıp yardım istemiş. Fakat köylüler bu kez anlattıklarına inanmamışlar. Çoban gözyaşı dökmüş. Yalvarmış. Yine de köylüler oralı olmamışlar. Olan köyün koyunlarına olmuş, çoban yaptığıyla kalmış, köylüler üçüncü defa gelen çobanın söylediklerine inanmayıp koyunlarını kaybettikleriyle yanıp tutuşmuşlar. Ama nafile giden geri gelmemiş.

Medyada gezen yalancı çobanlar var. Evet, bu ülkede darbe her zaman bir tehdittir. Bunu göz ardı etmek daha büyük bir tehdittir, lakin dün darbe planlayanlar bugün başkalarını kötüleyip darbe korkutuculuğu yapıp halkı manipüle ediyorlarsa durup biraz daha düşünmek lazım. Bu delikte bir defa daha ısırılmak akıllıca olur mu?

Siz, siz olun aklınızı bu medya kahramanlarının manipülatif yön vermeciliğine kaptırmayın. Yeni bir darbe eski mevkilerini kapmak için gelen güruh tarafından yapılırsa o zaman ah vah ederiz de kurtuluşumuz olmaz. Bu ülke hazır Ergenekonculardan ve Fetö'cülerden kurtulmuşken yeniden onların tuzağına düşmesin…

Hani biz uyaralım da…