Dil şehrinde yaşamak
İslâm tasavvufunda dil
mânasına da gelen insanın gönlü şehre benzetilir. Biz gönül şehrine dil şehri
demeyi tercih ettik. Gönül veya dil, tasavvufî hayatın merkezini oluşturan
mefhumdur. Bütün ulvî faaliyetler gönülde, yâni dil evinde meydana gelir.
Ârifler ve mutasavvıflar
nefsin mertebelerini ve gönül eğitiminin safhalarını şehir sembolüyle de
anlatırlar. Nefs-i emmâre şehri Şeddad’ın binaları gibi Allah’a âsi, gösterişli
ve Kârûn gibi dünya zengini olarak târif edilir. Modern insanın şehri bu.
Cehennemlik huylara sahip; gönülleri dar ve zulmet içindedir. Bu şehre hakikat
güneşi doğmaz.
Nefs-i levvâme şehri nefsinin
kötülüklerinden pişmanlık duyan, gafletten bir nebze sıyrılan, fakat kemâle tam
olarak ulaşmamış olanların şehridir. Nefs-i Mutmainne şehri kalpleri kötü ve
çirkin sıfatlardan arınıp, Allah’ın huzurunda hesap verebilecek seviye gelmiş
ve kalbi huzura kavuşmuş olanların şehridir. Modernliğin azdırdığı ve ifsad
ettiği Beden şehrini bütün varlığıyla terk edenler ve kendini bilenler için bu
şehirden üstün şehirler de var: Nefs-i Râziyye, Nefs-i Marziyye, Nefs-i Kâmile.
(Risâle-i Mahbüb: Nefsin Şehirleri, Muhammed Sâdık)
“AY DOĞMUYORSA YÜZÜNÜZE” GÖNÜL ŞEHRİNE GİDİN
Kalbi kırıklar, idraki
kirliler, ışıksızlar, aşksızlar, ruhu ve kalbi kapkara olanlar! Hz. Mevlâna’nın
hülâsa ettiğimiz sözüyle “Ay doğmuyorsa yüzünüze bir gönül ehlinin kapısına
gidin.” Beden şehrinden kurtulup, gönül ehli mânasına gelen gönül şehrine, yâni
dil şehrine hicret edin, diyor Hz. Pîr. Çünkü “Gönül ve kalp şehri Kâbe ile
eşdeğerdir.” Beden şehrinde yaşayanları asırlar önce ikaz ediyordu: “Gönül
şehrinin suyunu bulandırma ki, durulsun da, orada Ay'ı, yıldızları dolaşır
halde göresin!” (Mesnevî, cilt:2, s. 645)
Yûnus Emre’nin ”Kasdım budur
şehre varam / Feryad ü figan koparam” ve Niyazî-i Mısrî’nin “Var ol hakikat
şehrine / er anda hakikat sırrına” mısralarında varılmak istenen “şehir” gönül,
yâni dil şehridir. “Gönlümüz oldu ulu şâr / o şâr gibi yâ kanda var “ diyen ulu derviş
Yûnus gönlünü mamur ve bayındır bir şehre benzetiyor. Bu şehir aşk ile âbâd
olur ancak. Şehir, ilâhî mânada vahdaniyet mertebesine kadar yükselen gönle
işarettir” (Yûnus
Emre Dîvanı, Prof. Dr. Mustafa Tatçı)
Hacı Bayram-ı Velî Hazretleri
“Nâgehân ol şâra vardım ol şârı yapılır gördüm / Ben dahi bile yapıldım taş u
toprak aresinde” mısralarında şehrin imar edildiğini, kendisi de o taş ve
toprak arasında yapıldığını, gönlünün âbâd, nefsinin tezkiye olduğunu, gönül
şehrinin mânevî terbiyesinden geçerek kemâle ulaştığını anlatıyor.
Şar, şehir demektir. Allah
iki cihan arasında bir şehir yaratmıştır. Bu şehir insanın gönlüdür. Şehir bir
tarafıyla dünyaya, diğer tarafıyla ahrete bakar. Bu sebepledir ki gönül denilen
şehir dünyalık değil, ulvî vasfıyla değerli.
Velî zatın sözüne göre mekân
olarak şehir imar edilip medenîleştiriliyorsa, Allah’ın sırlarına vâkıf olmak
için gönlün de nefs-i emmârenin karanlığından kurtulması lâzım. Maddî şehir
için “taş” ve “toprak” nasıl lüzumluysa;
dil şehrinin inşasında da zikir, sabır, şükür, tövbe, tefekkür, tevekkül gibi aşk
ve îmanı kuvvetlendiren, kalbi ulvî olana yönelten ulvî değerler gerek.
DİL ŞEHRİNİN KAPILARI AŞKTANDIR
Şeyh Gâlib’in dil şehri
modernizmin mağdur ettiği insanlar için şifa yurdudur. Kirlenmiş kalplerini
tezkiye etmek ve hazret-i insan olmak istiyorlarsa bu gönül şehrinin kapısını
çalsınlar. Bu şehrin kapılarının taşları kırmızı yakut, tuğlaları som altın ve
mücevherlerle kaplı ve güneş gibi parlak... Beş kapısı denize bakıyor; beş
kapısı yeşil ovaya. Her kapıda Cebrail Aleyhisselâm gibi büyük melekler
var.
Şeyh Gâlib’in, yâni aşk’ın hüsn’e
kavuşması için kalp kalesi’ne ulaşması gerek. Aşkın hüsn’e kavuşmak için kalp
ülkesine yaptığı zorlu yolculuğunu, yâni mücâhedesini göze alanlar eşref insan
vasfına yeniden kavuşur ve selâmete ererler. Modernliğin canavarlaştırdığı ve
kalpsizleştirdiği insan bu yolculuğa çıkmayı denemelidir. Başka şansı yok. Hüsn
ve aşk, seven ve sevilen’dir. Seven ve sevilen’in gayesi dil şehrinden sonra
hüsn-ü mutlak’a, yâni Allah’ın sevgisine mazhar olacaklardır. (Kuğunun Son Şarkısı, Beşir Ayvazoğlu)
KURTULUŞ DİL ŞEHRİNİ İNŞA ETMEKTE…
Bedene hitap eden modern
şehirler insan cehennemine dönüyor artık. Kurtuluş dil şehrini inşa etmekte…
Dil şehri insanın terbiye edildiği hakikat şehridir. Muhabbetin, ulvî aşk ve
lisanın yürürlükte olduğu güzel bir şehirdir ki, insan eliyle yapılma şehre
benzemez.
Sözün hatmi; beden şehri diye
isimlendirdiğimiz modern şehrin, insanları hâkimiyet altına aldığı bu zamanda
esfel-i safiliğin, yâni sefillerin en sefili, aşağıların en aşağı
derecesine düşen insanlığın kurtuluşu, Şeyh Gâlib’i gönül şehrine ulaştıran
Sühan gibi bir gönül tabibinin, bir insan-ı kâmilin rehberliğinde hüsn ile
aşk’ın bir arada olduğu dil şehrine hicret etmektir.
(ilbeyali@hotmail.com)