02 Haziran 2017

Diyarbekir’in Fethi

Mekke'nin fethinin üzerinden henüz 9 yıl, Hz. Muhammed(sav) vefatının üzerinden 7 yıl geçmişti. Halife Hz. Ömer'in yola çıkarttığı İyaz b. Ğanem ana komutasındaki Halid bin Velid emrindeki 8 bin kişilik İslam ordusu ile Kuzey Mezopotamya'ya doğru ilerliyordu. Ordunun içerisinde Sahabelerden oluşan bin kişinin üzerinde bir kuvvet bulunuyordu.

Cizre fethedilmiş, Amid Kalesi önüne gelinmişti. Bizans İmparatoru Heraklius yönetimindeki bölgede kuşatma beş ay kadar sürmüştü. İyaz bin Ganem, Mardinkapı'yı; Said bin Zeyd, Urfa Kapı'yı; Muaz bin Cebel, Dağ Kapı'yı; Halid bin Velid, Yenikapı'yı tutmuştu.

Fetih tepesinin olduğu yere karargâhlarını kurmuşlar. Yanlarında çölün susuzluğu, ekmeğin kıtlığı, karşılarında aşılması zor surlar vardır. Surlar bütün çabalara rağmen aşılamaz. Kuşatma uzadıkça uzar. Aylar birbirini kovalarken, zaman 639 yılının Ramazan'ına denk gelir. Savaşan askerler oruçlarını ihmal etmez. Onların komutanı olan Halit bin Velid de orucunu her gece çadırına bırakılan ekmekle tutar. Bir gece sahura kalktığında, sahur için bırakılan ekmeği göremez. Ertesi gece de sahurda yiyecek bir şeyi yoktur. Üç gün devam eden bu durum karşısında, ordunun erzakı bittiği için kendisine sahurda bir şey getirilmediğini düşünerek, sahursuz oruç tutar. Sahursuz oruç tuttuğuna göre, asker de aynı şekilde sahursuz oruç tuttuğunu düşünerek, kendisine her sahurda erzak getiren askere “Erzakımız mı bitti?” diye sorar. Asker erzakın yeterli olduğunu söyleyince ‘neden sahurda kendisine üç gündür bir şey bırakılmadığını' sorar. Asker de her gece ekmek bıraktığını belirtir. Durumdan şüphelenen asker, neler olduğunu anlamak için gece sahurda her zaman ekmek bıraktığı yere Halit bin Velid'in ekmeğini bırakır, olacakları gizlendiği yerden beklemeye başlar. Gece çadıra gizlice bir köpek girer. Ekmeği kapıp uzaklaşır. Nöbetçi asker köpeği takip eder. Köpek ağzında ekmekler Diyarbakır'a doğru yönelir. Dicle nehrini geçerek surların altından bir delikten içeri girer. Nöbetçi asker bu deliği keşfetmiştir. Durumu Hz. Halit bin Velid'e bildirir. Köpeğin surlar altından geçtiği delik az daha genişletilebilirse, içeriye askerin sızmasının mümkün olacağı anlaşılır.

Hemen bir plan yapılır. Gece askerler içerisinden seçilecek bir gurup köpeğin geçtiği delikten geçerek, surlardan içeri sızacak, surların kapısını açacak, İslam orduları da açılan kapıdan içeri gireceklerdir. Halid Bin Velid bir gece önce rüyasında oğlu Hz Süleyman'ın şehit olduğunu görmüştür ve oğlunun şehit olacağını bile bile oğlu Süleyman'ın yanına bir gurup sahabe verir. Buldukları küçük bir gediği biraz daha açarak girerler içeriye. Gedik küçüktür. Ancak, yapılacak iş için büyük bir adımdır. Surların içine sızan bu bir gurup asker Sur'un fetih kapısını açarlar. Ancak, kapı açılana kadar, Hz. Süleyman (ra) ve yirmi yedi arkadaşı şehitlik mertebesine erişirler.

Amid feth olunmuştur. İçerde bulunan Melike Meryemi Dara bugün Seyrantepe denen bölgeye doğru açılan bir tünel vasıtasıyla şehirden tüm hazineyle beraber kaçmıştır. Sabah olunca halk yönetim kalesinin düştüğünü fark etmiş korkuya kapılsa da sokağa çıkan tellallar çoktan sulh çağrısı yapmaktadırlar. Dileyen Müslüman olmuş, dileyen fidyesini vermek kaydıyla dininde kalmıştır. Birkaç küçük çatışma olsa da çokca ölen olmamıştır. Şehre vali olarak yaralı da olsa Hz. Sa'saa el Abdi tayin edilmiştir. Ulu caminin üçte biri mescide çevrilmiş, beş vakit ezan okunmaya başlanmıştır. Halk fevc fevc İslama girmiştir.

Diyarbakır'ın fethi sırasında şehit olan Halid Bin Velid'in oğlu Süleyman dâhil, 27 Sahabe bu bölgede, 13 Sahabe ise surların farklı bir yerinde şehit olmuştur. Yaralanan Sultan Sa'sa'nın da 6 ay sonra şehit olmasıyla birlikte, bölgeye toplam 41 sahabe defnedilmiştir. İçerdeki Bizans askerinden de 50 kadar asker ölmüştür.

Diyarbekir bölgesinde farklı zamanlarda ve çatışmalarda şehit olan 541 sahabe defn edilmiştir. O nedenle Diyarbekir Mekke ve Medine'den sonra en fazla sahabenin medfun olduğu kenttir. Diyarbekir bir daha asla İslam toprağı olmaktan çıkmamıştır.