30 Ekim 2015

Diyarbekir ve Peygamber sevgisi

İnsan Allah'ın yaratıp yeryüzüne gönderdiği ve kendisine çeşitli nimetler bahşedilmiş, Eşrefi Mahlûkat (Mahlûkatın en şereflisi) canlıdır.

İnsan tarih boyunca Allah'a kul olmak noktasında kontrolünü kaybedebilmiş, asi olabilmiştir. Bu asilik üzerine Allah'u Teâlâ'da O'nu uyarmak üzere Peygamberler göndermiştir. Bazı rivayetlere göre bu Peygamberlerin sayısı yüz yirmi dört bin, bazı rivayetlere göre iki yüz yirmi dört bindir.

Hazreti Âdem'in çocukları olan ve Kabil'in Habil'i öldürerek, insanlık tarihinde ilk kara sayfayı açmasından günümüze insanoğlu birbirini öldürmüştür. Yeryüzünü kana bulayan savaşlar bazen bir incir çekirdeğini dahi doldurmayan sebepler dolayısıyla çıkmıştır. Aslında olan insanın Allah'tan uzaklaşması ve gelen peygamber öğretilerinin unutulması sorunudur.

İnsan, Allah adına, Allah'ı unutmayı tercih etmiştir. Allah'ın peygamberleri aracılığıyla gönderdiği buyruklar yine insan tarafından heva ve hevesine kurban edilmiştir. Doğruyu gösteren Peygamberler “Allah, bize senden daha güçlü ve zengin birini gönderemedi mi?” sorusuna muhatap kılınarak ötekileştirilmiştir. Din (İslam) hep, öteki olmaya mahkûm edilmiştir. Oysa Allah her hâl-u kârda nurunu tamamlayarak İnsanlara bir ders vermiştir. İnsan akletmemiş, anlamamış, görmemiş, görememiştir.

İnsanlık artık idrakinin son aşamasına gelince Hatem'ul Enbiya Hazreti Muhammed Mustafa, son peygamber olarak gönderilerek, bir daha peygamber gönderilmemiştir. İnsanlığın Kemale erdiği, Allah tarafından bir daha peygamber gönderilmeyerek ifade edilmiştir. Allah insanın bilgi, birikim, görgü olarak artık ayakta durabileceğini ona anlatmak için son kitap olarak Ku'an'ı, peygamber olarak ta Hz. Muhammed'i seçerek yol gösterme işini sadece Kutsal Kitab olan Kur'an'ı Kerim'e bırakmıştır. O'nda insan için gerekli tüm bilgiler de mevcuttur. Hz. Peygamber(SAS) vefat etmeden bir süre önce verdiği bir hutbede “size iki şey bırakıyorum, bunlara sımsıkı sarılırsanız, yanlış yola girmezsiniz”. Bunlar Allah'ın kitabı ve Resulullah'ın sünnetidir; deyip işaret ve orta parmaklarını birleştirerek onların da ne kadar birbirini destekleyici ve birbiri için önemli olduklarını ifade etmiştir.

İnsan, kendini yaratan Allah'ı bilmemek veya görmemek için çokça çaba sarf ediyor. Onun öğretilerine ve öğretilerinin sahiplerine düşmanlık etmeyi görev addeden güruhlar dahi oluşmuş durumda… Avrupa'da ki karikatür krizleri ekseninde dünya ayağa kalkmıştı. Birçok ülkede şiddet olayları dahi olmuş, bazı insanlar hayatlarını kaybetmişlerdi. Türkiye de ayağa kalkmış Peygamberine sahip çıkmıştı. Diyarbakır bu ayağa kalkışın en güçlü şeklini dünyaya göstermiş İstasyon Meydanında 1 milyon insan “Lebbeyk ya Resullallah” nidalarıyla Peygambere tekrar biat ettiklerini ifade etmişlerdi. Aralarında her siyasi partiyi destekleyen bu muazzam kitle tek bir taşkınlık dahi yapmadan bu Peygamber ve Sahabe şehrinden İslam'ın peygamber sevgisini dünyaya duyurmuştu.

Son karikatür krizi bir zihniyet değişimi gösteriyor gibi görünse de Diyarbekir Peygamber sevgisini yüreğinde taşıyan bir kent olarak olduğu yerde duruyor. Bu toprakların altında Peygamberler, sahabeler yatıyor. Yürüdüğümüz her adımda bir peygamberin ayak izi var, bir sahabenin mezarı var. He sokakta bir sahabe torunuyla karşılaşabiliyoruz.

Birileri yanlış yaptı diye kimse Diyarbekir'e farklı bakış açısıyla yaklaşmamalı. Yüreği Allah ve Peygamberle yanan bu yürekler Allah ve Peygamberi için daim ayağa kalkmaya hazır ve nazırdırlar. Yanlış yapanlardan beriyiz. Zira biz Allaha gönül vermiş, peygamberini son derece seven naif bir ümmetiz.

Allah yüreğimizdeki Allah ve Peygamber sevgisini arttırsın, bizi kendine kul, Resulüne hakkıyla ümmet olma şuuruna eriştirsin.

Selam İle…