Doğu Türkistan da Filistin de birdir yüreğimizde
Yanan yüreğimizin bir yanı Doğu Türkistan, bir yanı Filistin… Yüreğimizde iki dindaş kavmin acısı var. Doğu Türkistan, yâni Uygur Türkleri de biziz, Filistinli Müslümanlar da biziz…
İki dindaş kavim Müslüman oldukları için katlediliyor, soykırıma
uğruyor. Kızıl Çin Doğu Türkistan’da, İblis’in devleti İsrail Filistin’de zulüm
yapıyor. İki dindaş kavim için aynı anda haykırmanın vakti şimdi.
“YARATILMIŞLARIN
EN ŞERLİSİ” İSRAİL ÖLÜM YAĞDIRIYOR
“Yaratılmışların
en şerlisi” olan, Hz. Mûsa’ya eziyet eden kavmin elebaşlarından oluşan İsrail
devleti Filistinli dindaşlarımızı dünyanın gözüne baka baka katlediyor. Beyyine
sûresi, 6.âyeti bu şerli ve katil devletin kavmini böyle tavsif ediyor:
“Şüphesiz ki kitab ehlinden ve müşriklerden küfredenler, cehennem ateşindedirler.
Onlar, cehennemde temelli kalacaklardır. Yaratılmışları en şerlisi de işte
bunlardır.”Kendi
dînince yaşayan Mûsevîleri Siyonist İsrail devletinden tenzih ettiğimizi bir
daha beyan ederiz.
Filistinli dindaşlarımızı katleden katil İsrail’i telin ederken,
Doğu Türkistanlı karındaşlarımıza tarihte görülmemiş işkenceler yapan ve
soykırıma tâbi tutan kızıl Çin’i de aynı inanç, aynı öfke, aynı acıyla telin
edelim. Kızıl Çin ki, tarihten bugüne Türk düşmanlığıyla var olmuştur.
İKİ
DİNDAŞ KAVME DE AYNI HASSASİYETİ GÖSTERMEK…
Devlet ve hükümet cephesinden ve sivil kuruluşlardan Filistin
dindaşlarımıza gösterilen hassasiyetin, Kızıl Çin’in zulmünün devam ettiği Doğu
Türkistanlı dindaş ve karındaşlarımıza da gösterilmesini bekliyoruz.
Eskiden böyle bir vak’a olduğu zaman câmiden çıkan cemaat dahi
ülkenin her yerinde aynı anda telin yürüyüşleri yapar ve karındaşları için
toplu dua ederlerdi. Nerede Müslüman Türklük şuuru içinde olduğunu
söyleyen üniversiteler, dernekler, ocaklar? Ölü toprağı mı atıldı üzerlerine?
Nerede milliyetçiyim, mukaddesatçıyım diyen milletvekilleri!
Tarihten bu güne Müslüman Türk devlet ve milletinin şiarı
değişmez. Yüreği bütün dindaşları için aynı hassasiyetle yanar. Bu din
kardeşliğinden dolayıdır ki,Şair
Cahit Koytak’ın “Gazze Risâlesi” adlı yakıcı şiirinde anlatılan Filistinlerin acısına
kim bîgâne kalabilir?
“(…) evet, her gün onlarca defa katlediyor / Filistin’de peygamber katilleri /
her gün onlarca defa Musa’yı / onlarca defa İsa’yı, onlarca defa / Muhammed’i
katlediyorlar / ve yakıyorlar İbrahim’i, fosforlu bombalarla / ama yine aynı
Filistin’de her gün / ve her yerinde yeryüzünün / diriliyor, on günden beri /
onlardan yüzlercesi, onlardan binlercesi… / (…) ben, yeryüzünün yaşlı
şairlerinden biri / taşların, otların, kuşların dilini / çözmüş sanırdım
kendimi / ama Gazzeli çocuklar üstüne / insanların kendi diliyle konuşmaya
başladığımda / titriyor, boğuklaşıyor sesim / (…) ve orada bombalanan
okullardan / yıkılan hastanelerden, yerle bir edilen / vicdanın yıkıntıları
arasından yükselen / katıksız, falsosuz ve Gazze gibi de haklı sesini /
çıkarmakta zorlanıyorum, insan yüreğinin / çıkarsam da, tutturamıyorum rengini,
tınısını/ bir ucu insana, öteki tanrıya varan o sesin / tuttursam da,
duyurmakta zorlanıyorum onu / yeryüzünün öteki çocuklarına (…) sormak geliyor
içimden: biz, bütün bir insanlık / ‘birleşmiş milletler’, birleşmiş mücrimler /
cin taifesi, melek taifesi / şeytan ve Yüce Tanrı / hangi oyunu oynuyoruz bu
tiyatroda / hangi oyunu, onlarca yıldır / hangi oyunu, böyle kan revan içinde?
/bu kadar bebek ölüsüyle / bu kadar çocuk ölüsüyle / bu kadar anne ölüsüyle /
bu kadar seyirciyle / ve bu kadar sessizlikle…”
TÜRK DEVLETİ DOĞU TÜRKİSTANLILARIN
FERYADINA BÎGÂNE KALABİLİR Mİ?
Kızıl Çin tarafından tarihte görülmemiş işkence ve zulme tâbi
tutulan, Ana dili helâl Türkçemizi
konuşan, adları bizim gibi Abdullah, Abdülhamid, Ahmet, Mustafa olan Doğu
Türkistanlı dindaşlarımıza da Filistinli dindaşlarımıza gösterilen hassasiyetin
aynısını göstermek, İslâm’ın sancaktarlık şerefini taşıyan Türkiye’deki
Müslüman Türklere bir vecibedir.
Müslüman Türk karındaşlarının acısını yüreğinde hisseden
Türkiye’deki Türkler, Kızıl Çin’den tarafından toplama kampında hapsedilen Doğu
Türkistanlı şair ve ilim adamı Prof. Dr. Abdülkadir Celâleddin’in esaret
altında yazdığı “Yanarım Yok” şiirindeki feryada bîgâne olamaz ve olmamalıdır:
“Bir köşede yalnızım, sevdiğim yok / Geceleri kara bastı, tılsımım yok / Bu hayattan başka, hiç isteğim yok / Sessizlikte hayaller ezdi, çârem yok /Ben kim idim, ne oldum, bilemedim / Kime deyim yürek sözümü, diyemedim / Belki de feleğin işini sezemedim / Yâre varmak isterim, kararım yok / /Mevsimleri fark ettim çatlaklardan / Hiçbir haber alamadım çiçeklerden / Bu özleyişler geçip gitti kemiklerden / Nasıl yer bu, karârım var, yolum yok”(ilbeyali@hotmail.com)