VF kat sol
VF kat sağ

29 Nisan 2016

Dokunulmazlıkların kalkması siyaseti nasıl etkiler?

Dokunulmazlık teklifi şimdilerde komisyonda hararetli bir şekilde görüşülüyor ve ardından meclise getiriliyor. Eğer kabul edilirse haklarında hukuki soruşturma başlatılmış olan 129 milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılarak hukuken yargılama yoluna gidilecek. 

Türkiye'nin temel sorunlarından birisi hukuk sorunudur ve tarihimiz göstermiştir ki, derin güçler siyaset vasıtasıyla etkili olamadıklarında hemen hukuka başvururlar. Muhalefet de etkili olamadığında ya da hakiki bir muhalefeti yapabilecek beceriyi gösteremediğinde hukuka başvurur. Sözde sivil toplum örgütleri, iktidara baskı oluşturmak için hukuka başvururlar. Çeşitli meslek odaları iktidar istedikleri gibi değilse, ideolojilerine ters bir ideolojiye sahipse hukuka başvururlar. Kadın örgütleri ataerkil sistemle başa çıkmak için hukuka başvurur. Canı sıkılan herkes hukuka başvurabilir. Hukuk modern kurtarıcımız, modern mesihimizdir. AYM günümüzün engizisyon mahkemesi. Daha üst bir mahkeme yok. Cübbeli mesihler şimdi de bizi dokunulmazlıkları kaldırarak Kürt sorunundan kurtaracaklar! Cüppeli mesihler yine Ak Partilileri de yolsuzluk iddialarının gündeme gelip durmasından kurtaracaklar. Herhalde haklarında taciz suçlaması olan milletvekillerinin de yine hukuk icabına bakacak.
Hukukun bu yüce anlam ve önemi tarihi biraz bilenlere ve biz hukuk felsefesi, en nihayetinde felsefe okumuş olanlara açıkçası çok komik geliyor. Biliyoruz ki, şeytanın avukatlığına savunan Hukukçu Verges'in söylediği gibi "suç, yalnızca Zafer suçluyu terk ettiğinde suçtur; onun bayrakları altında yürürken, sadece siyasi eylemlerdir." 
Ya da Robespierre'in şu cümlesini hatırlayın: "Birer asi mi yoksa insanlığın velinimetleri mi olduğumuza zafer karar verecek."
Ünlü Rus yasar Tolstoy'un ünlü romanı Savaş ve Barış'ta kahramanı Bezuhov ise şöyle sorar: "on altıncı Louis'yi suçlu saydıkları için idam ettiler, bir yıl sonra gene birşeyler ileri sürerek bu kez onu idam edenleri öldürdüler. O halde kötü olan nedir, iyi olan ne?" Hukuk siyasetin çözemediği hiçbir şeyi tam olarak çözemez.
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının, bunun neticesinde de milletvekillerinin hapse tıkılmasının ne Kürt sorununun çözümüne ne de yolsuzluk meselesine bir faydası olacağını düşünüyorum. Bu olsa olsa parlementonun işlemesini aksatır ve siyasetin önüne biraz daha set çeker. Şehit aileleri ile sabah akşam yolsuzluk lafıyla yatıp kalkan sol Kemalist çevreyi bir nebze olsun rahatlatabilirsiniz fakat gelecek ne yeni şehitlerin önüne geçebilirsiniz ne de yolsuzlukların. Çünkü bunlar hukukun çözeceği meseleler değil, siyasetin meselesidir; birer sistem, devlet yapılanması sorunudur. 
Cübbeli kurtarıcılarımız önce kendilerini kurtarsınlar: henüz kendilerini, başka bir deyişle de hukukun kendisini kurtaramadılar çünkü daha demokratik, daha çoğulcu daha özgürlükçü, ekolojik bir anayasa henüz yapılmadı. Darbe anayasasıyla baş başayız. Onlar bütün kararlarını askerlerin darbelerini meşrulaştırdıkları bu anayasa çerçevesinde veriyorlar.
Bununla birlikte hukukçularımızın kendilerini kurtarmak istediğinden de ben pek ümitli değilim. Ak Parti yeni bir anayasa ve başkanlık sistemi için hazırlık içinde ve kamuoyuna tasarıyı sunduğunda hep birlikte kamuoyundaki tepkileri izleyeceğiz. Hukukçusundan, akademisyenine, muhalefetinden iktidar yandaşlarına kamuoyunda anayasa taslağının nasıl tartışılacağına hep birlikte şahit olacağız. Bakalım halkın sivil anayasasına -halkın çoğunluğunu temsil eden bir hükümetin anayasasına - ne gibi bir katkıda bulunacaklar!
Geçmiş günlerde darbe hazırlığıyla ilgili yargılamaların neticesini gördük. Aynı hukuk sisteminden önce "Ergenekon varmış", sonra da  "Ergenekon yokmuş", kararının çıktığını gördük. Yarın "Ergenekon var da olabilir yok da olabilir" kararı çıkabilir. İyi de Ergenokon var m yok mu? Bu hukuki yapıdan ve sözümona hukukçulardan bizi kurtarmasını bekliyoruz bu arada. Bütün sorunları elbette hukukçular hallederler. Halbuki hukukçularımız henüz adalet sisteminin siyasal eleştirisini bile doğru dürüst yapmış değiller. Benzemek istediğimiz Batı'da bunu yapmış pek çok hukukçu var. Daha önemlisi hukuk felsefecileri ve siyaset filozofları var. Bizdeki hukuk felsefecileri acaba nerede ve ne yapıyorlar? Gerçekten merak ediyorum.