29 Kasım 2017

Dokuz ışığın 100. doğum yılı

Alparslan Türkeş doğumunun 100. yılında anılırken, bir kez daha hatırlanmalıdır ki başbuğ çapındaki kişileri hatırlamanın ve anmanın en doğru yolu fikirleri ve mefkûreleriyle düşünmektir. Başbuğ'u bu manada düşünmek, Dokuz Işık içinde ifade ettiği ilkeler bağlamında ülküsü ve davası bağlamında anmakla mümkündür.

Dokuz Işık'a, kendi siyasi perspektifi yanında, bir tarih metafiziği olarak bakacak olursak, kökeni Türk-İslam tarihi olan, süreci bu tarihin içindeki bütün müktesabattan muhtevasını kazanan bu yaklaşımın nihayet amacını Alparslan Türkeş'in sözlerinden öğrenelim: “Amacımız, millî sınırlarımızın içinde yaşayan yurttaşlarımızı, hiç bir ayırım yapmaksızın, din, mezhep ve ırk farkı gözetmeksizin kucaklamak, sevmek, insanca yaşama şartlarına kavuşturmaktır. Millet ve ülke bütünlüğümüzü bölücü, her türlü sınıfçı, mezhepçi ve ırkçı sistemlerin amansız düşmanıyız... Sınıfçı sosyalizme, kapitalizme, bunların birer sapması olan komünizme, faşizme ve nasyonal sosyalizme karşıyız. Başka milletlerin bir kültür ve tarih ürünü olan bu yabancı ideolojilerin Türk devlet felsefesinde yeri yoktur.” 

Türk milliyetçiliğinin ötekisi burada açıkça görüleceği üzere milletimizi bugün de etkileyen sorunlardır. Ötekisi bir başkası değil değersizliğin bizatihi kendisidir. Bu bakımdan Türkçüğün ırkçı veya faşizan görülmesi büyük haksızlık olacaktır. Tam tersi günümüzün ideolojik, mezhepçi ve etnik kuşatmaları içinde bu yaklaşım daha da anlam kazanıyor.

Dokuz Işık görüleceği üzeri dün olduğu gibi bugün de cari meselelerimize temas eden genel bir çerçevededir. Ülkücülüğün bir mefkûre ve tarih metafiziği olarak Dokuz Işık'ta kalb-i selimi/kökeni milliyetçilik ve ülkücülük, akl-ı selimi/süreç ilimcilik, toplumculuk, halkçılık, gelişmecilik, köycülük, endüstricilik ve teknikçilik zevk-i selimi/amaç hürriyetçilik ve şahsiyetçilik ve ahlakçılık ile oluşturur dense yanlış olmaz. Başbuğ'un bu çerçevede, “Gaye olarak düşündüğümüz şeyi evvela belirtmek ve ondan sonra bu gayenin gerçekleşmesini sağlayacak yolları görüşmek isabetli olacaktır. Gaye Türk milletini, insanca usullerle, en kısa yoldan, kendi gücüyle ayakta durabilecek, kuvvetli, müreffeh, mutlu, hak ve şereflerine sahip bir millet hâline getirmek ve modern uygarlığın en ön safına geçirmektir.” sözlerine bugün katılmayacak pek kimse yoktur sanıyoruz.

Peki neler demişti Başbuğ?

Milliyetçilik, Türk milletine karşı beslenen derin sevginin ifadesidir. Kalbinde başka bir ırkın gururunu taşımayan ve kendisini samimî olarak Türk hisseden ve Türklüğe adayan herkes Türk'tür. 

Her şeyden önce Türk milletinin ahlâkta, maneviyatta, insanlık duygularında en yüksek seviyede bulunması, yaşaması ve ilimde, teknikte dünyanın en ileri gitmiş varlığı hâline gelmesi ve ekonomik açıdan kalkınmış, tarımını modern tekniğe göre geliştirmiş ve modern sanayii kurulmuş, refahlı bir toplum hâline gelmesi, Türk toplumu için bir Türk milliyetçisinin düşüneceği ülkünün esaslarından mühim bir kısmını teşkil etmektedir.

Ahlâk her şeyin esasıdır. Ahlâkı olmayan bir toplumun hiçbir işi başarılı olamaz ve o toplumda hiçbir şey iyi bir durumda bulunamaz. Fakat ahlâkçılığın dayandığı birtakım temeller vardır. Bizim ahlakçılığımızın dayanacağı temeller şunlardır : Türk ahlâkı, Türk geleneklerine, Türk ruhuna, Türk milletinin inançlarına uygun olacaktır. Türk ahlâkı, hiçbir zaman insan ruhuna aykırı olmayacak, inançlarımızla da bağdaşan bir takım temellere dayanmış bir ahlâk olacaktır. 

Türk milleti için uygun gördüğümüz yönetim sistemi de “Hürriyetçi demokrasi” sistemidir. Bu bakımdan demokratik nizamın korunması, geliştirilmesi ve demokratik nizam içinde halkın desteğinin sağlanması Dokuz Işık görüşü için başlıca esastır. Hürriyetçilik ilkesiyle beraber Halkçılık deyimini de kullanmaktayız. “halkçılık” deyimiyle kastedilen şudur: Her şeyin halkla beraber, halk için olması ve halka doğru olması ve halk tarafından olması. Halkın yaşayışını paylaşarak, halkın yükseltilmesini birinci plânda düşünerek, halkın dertleriyle yoğrularak halkla el ele iş birliği yapmak suretiyle halk için ve halk tarafından her hareketin düzenlenmesi ve yürütülmesi fikrini kastetmekteyiz. Halka rağmen hareket etmeyi doğru ve uygun bulmamaktayız. Türk milletinin yükselişi, milliyetçilik ülküsünün siyasî hareket olarak gelişmesi her şeyden önce “halk demokrasi”sinin Türkiye'de yaşatılmasına. ve geliştirilmesine bağlıdır. 

Kalb-i selim-i ve akl-ı seliminden esas bazı yaklaşımlar sunulan Dokuz Işık bir kesimin siyasi vizyonu olmanın ötesinde bugün iri, diri ve bir olmamızın esas kaynaklarından biri haline gelmiştir, daha da gelmelidir. 100. Doğum yılında anılan Başbuğ Alparslan Türkeş'i anlamak ve anmanın en doğru yoludur.